Mirat Haber Ajansı
2015 BM araştırmasına göre, dünyanın 2030’da yaklaşık 8,5 milyarlık bir nüfusa sahip olması bekleniyor. Bu, sadece 15 yılda yaklaşık yüzde 15’lik bir artış. Hindistan, dünyanın en kalabalık ülkesi olacak ve Çin’i geçecek, nüfus bilimciler ayrıca Sahra altı Afrika’da belirgin bir nüfus artışı tahmin ediyor. Yakında dünyanın en genç toplumlarına ev sahipliği yapacak. On yılın sonunda mega kentlerin sayısı iki katına çıkabilir ve insanlığın yaklaşık üçte ikisi şehir merkezlerinde yaşayacak.
2030 yılına kadar gezegendeki bir milyardan fazla insan 65 yaşın üzerinde olacak. Bunun nedeni, daha uzun yaşam beklentileri ve dünyadaki yaşam standartlarının iyileşmesi. Ancak dünya nüfusunun olgunlaşması gerçek siyasi muammalara neden oluyor. Avrupa hükümetleri halihazırda yaşlı bakımı için artan maliyetler, azalan nüfusun sonuçları ve azalan iş gücü ile şekillenen bir gelecekle boğuşuyor. Bu uzun vadeli zorluklara yönelik siyasi çözümler, boş kalan işleri doldurmak için insanları ülkelerine göç etmeye teşvik etmek ve işçi verimliliğini artırmak için sosyal korumaları zayıflatmayı içerebilir. Bu arada, batıdaki aşırı sağ hareketler, anti-feminizmi, azalan doğum oranlarına karşı koymak için atılan bir çığlık olarak görüyor. Çin’in otoriter liderliği de kararından dönmeye hazırlanıyor. Tek çocuk politikasını kaldırmışlardı. Hem Çin hem de Hindistan hâlihazırda bulunan geniş genç nüfusunu yeterli eğitim, sağlık hizmeti ve iş imkânlarıyla desteklemek için mücadele ediyor.
Çöküş mü geliyor?
2030 aynı zamanda, dünyamızın yakın gelecekteki çöküşü konusunda uyarıda bulunan iklim bilimciler için önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor. İki yıl önce, Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli, 2030 yılına kadar karbon tüketimine bağlı atıklar konusunda bir çözüm bulunmazsa dünyamızın iklim felaketinin eşiğine geleceği konusunda uyardı. Sayısız hükümet, ekonomilerini karbondan bağımsız hale getirmek için iddialı planlar yürürlüğe koydu. Gelişmekte olan dünyada yükselen orta sınıfın talepleri, karbondan arındırma çabalarına bir meydan okuma olabilir. Kuzey Kutbu’ndaki eriyen buzullar uyarı olarak düşünülmekten uzak yeni ticaret kapıları ve el değmemiş kaynakların sömürülmesi için yollar açıyor.
Bilim insanları bu arada, dünyayı saran hava olaylarının sayısının artacağını tahmin ediyor. Geçtiğimiz on yıl, küresel siyasete bakış açımızı değiştirdi. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki mevcut kutuplaşma, önümüzdeki yıllarda yaşanandan beter bir anayasal krizin habercisi olabilir. Avrupa Birliği’nin entegrasyon projesi çökebilir ve Afrika’da, serbest ticaret bölgesi haline gelmesi için plan can çekişiyor. Liberal demokrasinin amansızlığına dair kesin yargılar çoktan geride kaldı. Tek partili ve otoriter devletler hala gelişirken, demagojik popülizm ve aşırı sağ milliyetçilik dünyanın büyük demokrasilerinin çoğunda güçlenmeye devam ediyor. Hak grupları, bir zamanlar sağlıklı olan demokrasilerin aşınması ve hükümetin siber gözetiminin yarattığı özgürlük ve mahremiyete yönelik yeni tehditler konusunda uyarıyor. Sağlam liberal dünya düzeni vizyonları, büyük güç rekabetinin geri dönüşü üzerine rafa kaldırıldı. Bu rekabet 2030 yılına kadar küresel ekonomiye yaklaşık 16 trilyon dolar ekleyeceği tahmin edilen araştırma ve yapay zekâ gibi teknolojilerin kullanımı üzerindeki yeni yarışı da içeriyor.
Diğer Dünya haberlerini aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
https://www.mirathaber.com/kategori/dunya/
https://www.mirathaber.com/kategori/orta-dogu/