İslâm kadınının olmazsa olmaz iki büyük görevi vardır. Önem sırasına göre Namaz ve İslâmi ölçülere göre uygun giyinme anlamında Tesettür.
İmam Hatiplerin sayısı artmakla birlikte ruhu sönüyor. Bu sebeple görünürde tesettür korunuyor gibi ise de namaz kılanlarda azalma devam ediyor.
Ülkemizde namaz kılmayan tesettürlüler var olduğu gibi İslami ölçülere göre tesettürlü olmayan fakat beş vakit namaz kılan kadınlarımız da vardır.
Katıldığım erkekli kadınlı etkili bir televizyon programında ara verildiğinde, geçmekte olan akşam namazını kılmak üzere bulabildiğim müsait köşeye yöneldim. Orada katılımcılardan giyimi İslâmi ölçülere pek de uygun olmayan S.T.yi namaz kılarken gördüm. Nasıl mutlu oldum bilemezsiniz.
Yeri geldi değinelim; namaz kılmamak büyük günahlardan olduğu gibi uygulanması gereğine inanıldığı halde gereğince örtünmemek de tövbeyi gerektiren günahlardandır. (Bak. Nûr 24/31) Hem namazsızlık ve hem de tesettürsüzlük ise, İslâmî imanı kemiren ve âhiret azabını örgüleyen iki etkili ve Covid-19’dan daha tehlikeli iki büyük felakettir. Acilen tövbe edilmesi gerekir.
Deneyimli ve başarılı bir gazeteci olan Sevim Gökay’ın 48 yaşında hastalıktan öldüğü haberini Hürriyet’te okudum. Başı ve göğüs nahiyesi kısmen açık fotoğrafı ile birlikte verilen ölüm haberini okuyunca, benzeri görüntüler ve haberlerle sık sık karşılaştığımız için rahmet bile okumadan geçiştiriverdim.
Sevim Gökay meğer İmam Hatipli imiş.
Ahmet Hakan’ın Hürriyet’teki yazısını okuyalım:
Ahmet Hakan’ın 15 Ocak 2021 Tarihli Yazısı
“ Rahmetli Mehmet Ali Birand’ın 32. Gün programından aradılar beni. “Aykırı imam-hatipliler” diye bir tartışma yapacaklarmış. Beni de aralarında görmek isterlermiş.
Teklifi kabul ettim. Ve bir de öneri de bulundum. Dedim ki:
“Sevim Gözay var. O da imam-hatipli… Onu da davet edin.”
Tamam” dediler. Sevim de kabul etti. Ve o programda Sevim’le birlikte imam-hatipliler konusunda konuştuk.
Sevim Gözay, çok güzel, çok olumlu, çok anlayışlı bir imam-hatip konuşması yaptı programda.
“Ben imam-hatipte neler çektim neler” edebiyatına zerre kadar tenezzül etmedi, geçmiş günlerine ateş püskürmedi, tam tersine gayet anlayışlı, gayet olumlu, gayet şefkatli bir yaklaşım sergiledi.
Bu nedenle…BEKLENEN VERİMİ ALAMADILAR BU AYKIRI İMAM-HATİPLİDEN.”
Ahmet Hakan’ın yazısını okuyunca yüreğim sızladı. Gözyaşlarımı tutamadım. Ölümü öncesinde yaşadığı hastalığın günahlarına kefaret ve manevi derecesinin yükselmesine vesile olması için dualar ettim. İmam hatiplilik ruhuna sahip çıkan Sevim Gözay kardeşimize, dua etmeyecek ve duyarsız kalacak değildik ya.
Ahmet Hakanın yazısında ki BEKLENEN VERİMİ ALAMADILAR BU AYKIRI İMAM-HATİPLİDEN kaydı yok mu? Beni 28 Şubat 1997’nin hemen öncesi ve sonrasına götüren bu kayıt, Sevim Gözay kardeşimizin imanını koruduğunun Ahmet Hakan’ın kalemiyle sunulan belgesidir.
Bir çok programlarına katıldığım için iyi bilirim. Mehmet Ali Birand’ın 32. Gün programında, mesleğinde başarılı tesettürsüz imam hatipli Sevim Gökay’dan beklenen İmam Hatip aleyhine kıyam etmesiydi. Beklenen ve aleyhte kullanılabilecek olan açığı vermemek imam hatiplik bilincinin korunduğunun ve İslâm’a imanın muhafaza edildiğinin göstergesidir.
Erbakan Hocanın, özgürlük karşıtlarınca laikliğe aykırılık ve meydan okuma olarak algılan meşhur iftar programına bendeniz de katıldığım için program sonrasında, televizyon kanalları katılımcılardan biri olarak beni programlara davet ettiler.
Aldığım ve katıldığım davetlerden biri de Soner Yalçın’ının hazırladığı ORADAYDIM belgeseliydi.
Çekimi Taksim’de bir otel odasında yaptık. Ben “Hocamızın iftar davetine,
onaylamadığım halde katıldım,” diyerek söze başlayınca, aradıklarını
buldukları zannıyla beklenti içine girdiler. Niçin onaylamadığımı, beklemedikleri
bir gerekçeyle şöylece açıkladım:
– Ülkemizde hâlâ baskıcı, dışlayıcı ve ötekileştirici laik yasalar ve zihniyetler
egemendir. Demokrasi özürlüsüyüz. Bu iftar yemeğinin hazmedilemeyeceği
ve istismar edileceğini tahmin edebildiğim için tasvip etmemiştim.
Gelişmeler yanılmadığımı kanıtladı.
Benim böylesi açıklaman onları tatmin etmedi. Abartmıyorum, bekledikleri cevabı alabilmek için evirip çevirip aynı soruları bana defalarca sordular. Ama beklediklerini bulamadılar.
Okuyucularımızın kendisine dua etmesi ricasıyla İmam Hatipli Sevim Gözay’ı bir daha rahmetle anarken bu vesileyle İmam Hatip müfredatında bir devrim yapılması, namaz ve tesettür terbiyesine de ihtimam gösterilmesi gereğine işaret edelim.
Bu gün Sevim Gözay, yarın Ali Rıza Demircan ve diğer günlerde okuyucularımızın her birine ölüm gelip çatacak, ama ne gam!
Hayatın da, Ölümün de, Kabrin de, Cennet’in de, Cehennem’in de sahibi alemlerin Rabbi olan Allah’tır. Biz Ona, Onun öğrettiği şekilde yöneliriz:
“Allah bana yeter. O ne güzel vekildir; ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır. Ondan başka hiç bir ilah yoktur. Yalnızca ona güvenip dayandım. O gökleri de yeri de de içine alan Büyük Arş’ın Rabbidir.” (Tevbe, 9/129; Hac, 22/78)