islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4868
EURO
36,2376
ALTIN
2.961,79
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Elde Kur’an varken?

Elde Kur’an varken?
14 Şubat 2021 08:54
A+
A-
İlhan ORAL

Açıkça ifade etmek gerekirse, Kur’an, hiçbir mezhebin, hiçbir tarikatın hatta hiç kimsenin babasının çiftliği değildir. Hiç kimsenin çıkar malzemesi de değildir.

Evet, elde Kur’an gibi bir delil varken ve bütün beyan ve hükümleri ilk gün ki gibi taze iken ve her derde deva iken bugün ki zillet, perişanlık ve tutarsız halimizin hiçbir bahanesi, mazereti ve yanlış yorumu olamaz. Bunların hepsi tümden bâtıldır. Bunun başka yorumu yoktur. Yapılan yorumlar hakikat bazında indî mülahazalardır ve delilsizdir, Kur’an’a aykırıdır. Hatta Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e iftiradır. Bunun delili de halimizdir.

Celîl ve Cebbar Allah Teâlâ beyanlarında açıklamalar yapar; “İyi bil ki, halis din ancak Allah’a aittir.” (39/3), “Her kim Peygambere itaat ederse muhakkak Allah’a itaat etmiş olur.” (4/80), “Sonra Biz, resullerimizi ve müminleri güven ve kurtuluşa erdiririz. Böylece müminleri kurtuluşa erdirmek üzerimize düşen Hak’tır.” (10/103), “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk (lider kadro) olsun. İşte kurtuluşa erenler ancak onlardır.” (3/104), Kâfirler de birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz, size verilen görevi, dost olarak yardımlaşmazsanız, yeryüzünde fitne ve büyük fesat yayılır; küfür hâkimiyeti zuhur eder. (Enfal:8/73) Bu ilâhî uyarıcı beyanlardan sonra, gelen ayetleri iyice okuyup Kur’an ifadesi ile “tedebbür” edebilenler, doğruyu idrak etmiş olurlar.

Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra ayrılık çıkarıp ihtilâfa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük azap vardır. (Âli İmran:3/105), Şüphesiz onlar, dinde tefrikaya düşüp param parça oldular. Ey Resûlüm, sen hiçbir şeyde onlardan değilsin. Onların işleri ancak Allah’a kalmıştır. Sonra onlara ne yaptıklarını haber verecektir. (En’am:67159), Başka her olumsuzluktan geçerek O’na tam bağlanın, O’na karşı gelmekten sakının, namazı kılın! Ve asla dinlerini parça parça edip kendileri de öbek öbek olan o müşriklerden olmayın! Öyle ki her grup, kendi yanındaki kabullerle böbürlenip sevinir. (Rûm:30/31,32) “Dini hep birlikte beraber tatbik edin ve ayrılığa düşmeyin.” diye Allah, dinden (tevhid esasından) Nûh’a tavsiye ettiğini ve sana vahy ettiğimizi; bir de İbrahim’e, Mûsa’ya, İsâ’ya tavsiye ettiğimizi, sizin için şeri’at yaptı. Müşriklere, kendilerini davet ettiğin bu tevhid dini ağır geldi. Allah ona, dilediklerini seçecek ve ona dönüp itaat edenleri hidayete erdirecektir. (Şûra:42/13) İşte bu ilâhî beyanları uygulamayanlar, elbette sorguya çekilip cezalandırılacaklardır.

Bugün okumuş Müslümanlar bile sosyal medyada, ilgilerini çeken görüntü ve hikâye adına ne bulurlarsa habire paylaşma yarışı yapıyorlar. Buna rağmen “Kur’an hizmeti” denince ilgilenene az rastlanıyor. Onlarda da hizmete katılacak istek, himmet ve irade, derin dondurucudan çıkmıyor. Faiz gibi bir haram hakkında kıyam etmemek Kur’an ruhuna ve tebliğ esasına tamamen aykırıdır. Hazreti Âdem aleyhisselam ve zevcesi Havva ile beraber yedikleri yasak meyveden dolayı cennetten kovuldular. Bizim inancımızda bir lokma haram yiyenin kırk gün duası kabul edilmiyor. Bu gerçeklerle, bugün hiç kimse yüzleşmek istemiyor. Böylesi bir dönemde kulaklarımızı, gözlerimizi ve kalplerimizi uyarıya açmalıyız:

Ey Peygamber! Rabbin tarafından sana indirileni tamamen tebliğ et. Eğer tebliği tam yapmazsan, Allah’ın verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz Allah, kâfirleri hidayet etmez. (Maide:5/ 67) Evet siz, Kur’an tebliği yapmadan “İstanbul sözleşmesi kaldırılsın” diye diye kapı kapı dolaşırsanız Kur’an’ı tebliğ için zaman bulamazsınız. Kaldı ki, Kur’an gibi bir hazineye değer vermek istemeyenler acaba, “bu meş’um projeyi mi destekleniyor? Allah ise kullarını uyarıyor.

Ey Mü’minler! Peygamber, size hayat verecek olan şeri’at emirlerine, sizi dâvet ettiği zaman, Allah’a ve Rasûlüne icabet edin. Bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz muhakkak toparlanıp ona varacaksınız. (Enfal:8/24) Gelin bu hikmet ve hayat dolu olan çağrıya uyarak, gelecek nesillerimize Kur’an sistemini sunacak âlimler yetiştirmeye ağırlık verelim. Yakın vadede Kur’an eğitimi ile aileyi biz kurtarmaya çalışalım. Tabii laik düzene boyun bükmeden! Çünkü laik düzen, zaten aileyi, aile yapan dinimize düşmandır.

Evet, Kur’an elde iken “büyük cihad” şarttır. Esselamu aleykum.       

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.