Prof. Dr. Ali Seyyar
40 yıl önce ileride papa olacak olan bizzat Joseph Ratzinger (XVI. Papa Benedikt) tarafından rahip olarak takdis edilen papaz Anselm Bilgri, uzun yıllar Bayvera Andechs manastırında keşiş ve yöneticilik yaptıktan sonra 2020 yılının Aralık ayında Katolik mezhebinden ayrıldıktan hemen sonra papazların evlenmeleri konusunda daha liberal görüşleri olan Eski-Katolik Kilisesine geçiş yaptı.
Hayatı boyunca Katolik Kilisesine sadakat göstermiş olan 67 yaşındaki Hıristiyan din adamının Katolik Kilisesine yönelik olarak yıllardan beri yapmış olduğu en büyük itirazı, papazlara getirilen zorunlu bekârlığın ortadan kaldırılmasına yönelik olarak papa tarafından herhangi bir girişimde bulunmaması yönündedir. Bu yasağa göre Katolik din adamlarının evlenmeleri ve aile kurmaları mümkün değildir.
Eski-Katolikler, öz eleştiride bulunarak, Kilisenin hayatta kalabilmesi ve yeni papazların yetiştirilebilmesi için, özellikle zorunlu bekârlığın kaldırılması konusunda reforma gitmesini istemektedir. İtikadî boyutuyla Eski-Katolikler ile Roma-Katolikler arasında pek bir fark bulunmamaktadır. Her iki mezhep mensupları da teslis doktrinine inandıkları için, Tanrı’nın Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tan yani üç ilahî unsurdan oluştuğuna inanır. İslâm açısından “Kutsal Teslis” bağlamında peygamber Hz. İsâ’ya hem tanrısal, hem de insanî bir vasıf yüklemek, tevhit inancına aykırı Bâtıl bir inançtır.
Eski-Katolik Kilisesinin (Mezhebinin) kurulması ise, 1870 yılında I. Vatikan Konseyinin almış olduğu kararlara itiraz neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu konseyde bir dogma olarak papanın dokunulmazlığı/yanılmazlığı kabul edilmiştir. Böyle bir kararı reddeden Eski-Kilise mensupları, kadınları da papaz olarak kabul etmekte ve zorunlu bekârlığa karşı çıkmaktadır. Ne var ki bu Kilise, eşcinsellerin evliliği dâhil her türlü evliliği meşru olarak görmektedir. İşte bu sebepten dolayı Almanya’da ün yapmış olan papaz Anselm Bilgri, bu mezhebin itikadî görüşlerini benimsemiştir, çünkü kendisi de açıkça itiraf ettiği gibi eşcinseldir.
Almanya’da sadece 15 bin mensubu olan Eski-Katolik Kilisesi, Hıristiyanlık içinde küçük bir mezhep olmakla birlikte Anselm Bilgri, kendisini bu cemaat içinde huzurlu hissediyormuş. Çünkü bu mezhep, papazların kadınlarla evlenmesine karşı çıkmadığı gibi eşcinsel evlilikleri de onaylamaktadır.
Dieter Reiter, 3 yıl önce yayınladığı “Tüm Sevgimize Rağmen” (Bei Aller Liebe) isimli kitabında Katolik Kilisesinin zorunlu bekârlık uygulamasından niçin vazgeçmesi gerektiğini açıklamaktadır. Buna göre Katolik papazların tahminî olarak üçte birisi papa tarafından yasak ilan edildiği halde heteroseksüel ilişki içinde, üçte birisi ise homoseksüel ilişki içindedir. Papazların sadece üçte biri, evlenmeme yasağını gönüllü olarak uygulayabilmektedir. Dieter Reiter gibi Katolik papazların ekseriyeti, sadece papaz-kadın ilişkisi için değil eşcinsel birlikteliklerin de Kilise tarafından dinen onaylanmasını ve bunların haram olmaktan çıkarılmasını talep etmektedir.
Aslında resmen talep edilen bu istek, günlük hayatta gayri resmî olarak da olsa gizlice uygulanmaktadır. Bu doğrultuda kendisi de eşcinsel olan papaz Dieter Reiter, gerek kadın (lezbiyen), gerekse erkek (gay) eşcinsellerin dinî nikâhlarını kilisede organize edemese de evlerinde veya belediyelerin evlenme dairelerinde kıymış olduğunu itiraf etmektedir.
Papazlar, Neden Cinsel Tacizci veya Eşcinsel Olur?
Anselm Bilgri’nin “Deutsche Presse-Agentur” haber ajansına verdiği bilgilere göre zorunlu bekârlığı uygulayabilen Katolik papazların sayısı gittikçe azalmakta ve papazlar arasında cinsel sapkınların yanında cinsel taciz ve istismar hadiseleri de her geçen gün artmaktadır.
Hakikaten papazlar tarafından erkek çocuklara yönelik cinsel taciz ve istismar vakıalarını ortaya koyan 2018 tarihli bir Kilise raporuna göre 1946-2014 yılları arasında Almanya’da 1.670 Hristiyan din adamı, 3.677 olayda çoğunlukla erkek çocuklara karşı suç teşkil edecek boyutta cinsel tacizde bulunmuştur. Raporda olay tarihinde çocukların ortalama yaşı 13 olduğu ve her altıncı olayın da bir tecavüz ile sonuçlandığı belirtilmektedir. Bizzat Kilise tarafından kayıtlara geçen bu resmi vakıaların ötesinde örtbas edilen birçok olayın da olduğu düşünülmektedir. Kilise, çocuk istismarı ile papazların evlenme yasağı arasında halen bir münasebetin olabileceğine dair bir tezi kabul etmek istememektedir. Halbuki gercek hayatta birçok papaz, cinsel arzularını bastırma konusunda sorunlar yaşamakta olduğu artık gün yüzüne çıkmaktadır.
Bu bağlamda evlenme yasağına uymakta zorlanan ve(ya) cinsel dürtülerini kontrol altında tutamayan papazlara sosyal ve psikolojik danışmanlık hizmetleri veren cinsel terapist Joachim Reich’e göre Kilisede görevli din adamlarının sadece % 10’u gerçek anlamda cinsel perhiz uygulayabilmektedir. Papazların ekseriyeti, cinsel arzularını az veya çok gizli olarak, kendi ismini ve mesleğini saklayarak tatmin etmektedir. Papazlar için haram ilan edilen evlilik kurumu, birçok din görevlisi için büyük bir sorun olmaktadır. Cinselliğini tabiî yollarla yaşayamayan birçok papaz, bundan dolayı hem mesleğini gönülden ifa edememekte, hem de tabu ilan edilen cinselliğe karşı bastırılmış duygularla çarpık bir tutum ve tavır sergilemektedir. Bu durum, cinsel arzularını gizlemek durumunda kalan papazların duygu bozukluğuna bağlı olarak bir gün gayri meşru cinsel saplantıların içine girmelerine sebebiyet vermektedir.
Evlenme yasağı (zorunlu bekârlık) ile çocuklara yönelik cinsel istismar arasındaki bağın varlığını, iki Avustralyalı bilim insanı tespit edebilmiştir. Her ikisi de zamanında papaz olan Peter Wilkinson ve Desmond Cahil’in Melbourne Üniversitesi adına yaptıkları araştırmaya göre Katolik Kilisesinde toplumun diğer sosyal kesim ve kurumlarından daha fazla görülen çocuk istismarının kaynağı sistemle ilişkilidir. Buna göre sistemle ilişkili iki sebep bulunmaktadır: Bunlardan birincisi papazlara uygulanan evlenme yasağı, ikincisi, buna bağlı olarak Kilisenin uhdesinde olan yetimhanelerin bekâr papazlar tarafından yönetilmesi. Vardıkları sonuç, çok çarpıcıdır: Sosyal hizmet kurumlarında ve yetimhanelerde yetişen kimsesiz çocuklar, özellikle psiko-sosyal yönden cinsel mukavemet gösteremeyen papazların idaresi altında olduğu sürece büyük risk altındadır. Diğer yandan alt kademelerde bulundukları için evlenme ruhsatı alan köy papazlarının bulunduğu yurtlarda cinsel istismar vakıaları daha az görülmektedir.
Bu sebepten dolayı olacak ki Katolik Kilisesinin güvenirliği toplum nezdinde iyice azalmaktadır. Alman Piskopos Konferansının verdiği bilgilere göre sadece 2019 yılında Kiliseden ayrılanların sayısı 273 bini bulmuştur.
Ezcümle: Katolik Kilisesinin papazlar için uyguladığı zorunlu bekârlık, fıtrata aykırı olduğu için, papazların önemli bir kesimi cinsel perhiz konusunda zafiyet göstermeleri bir yana, bastırılmış cinsel dürtülerini gizlice masum çocuklara yansıtmaları ile gayri ihtiyari olarak bu eylem biçimini alternatif bir cinsel tatmin yöntemi olarak tatbik eder hâle getirilmiştir. Kısacası, bozulmuş olan Hıristiyanlık ve bu bağlamda Katolik Kilisesi, zorunlu bekârlık uygulamalarıyla hem cinsel taciz olaylarının, hem de eşcinselliğin ortaya çıkmasının müsebbibidir.
Papaz Anselm Bilgri’nin gençlik yıllarından beri eşcinselliğini gizlice yaşamış olduğu gerçeği de bu tezimizi âdeta doğrulamaktadır. 12 Mart 2021’de kendisinden 27 yaş küçük olan erkek nişanlısı ile alenî olarak evlenme kararı vermiş olan bu papazın resmî nikâhını Münih Belediye Başkanı sosyal demokrat Dieter Reiter kıyacaktır. Daha sonra Eski-Katolik Kilisesinde de dinî bir âyin tertiplenecektir. Din bozulursa, din adamları da bozulur ve en nihayetinde toplum da bozulmaya başlar. Ne mutlu bizlere ki C. Hak, biz Müslümanlara kıyamete kadar hiç bozulmayacak bir din göndermiştir. İslâm, Kur’ân ve Sünnetiyle tek Hak din olarak meydan okumaya devam edecektir.