Rahmetle andığım anacığımın özel gayreti ile Hafız olmamın da bereketiyle Kur’ân-ı Kerîm’i devamlı okudum ve anlamaya çalıştım.
Ali Rıza Demircan
Rahmetle andığım anacığımın özel gayreti ile Hafız olmamın da bereketiyle Kur’ân-ı Kerîm’i devamlı okudum ve anlamaya çalıştım.
Sabah Namazı Cemaati ve Kur’ân Okuma
Boğazda oturuyorum. Cemaati olduğum yanıbaşımızdaki târihi Emirgan camisinde İmam-Hatibinin ikramıyla sabah namazlarını kıldırdığım oluyor. Birkaç gün önce sabah namazını kıldırırken Kur’ân’ın geçekleşecek büyük hakikat olan Kıyamet’i ve sonrasını konu alan 69. Hâkka sûresini okudum.
Kur’ân’ın söz ve mana olarak Allah’ıın Kitabı olduğuna inanıp da sabahın derin ve bereketli sessizliği içinde mânaya aşına olarak tefekkürle okunacak Kur’ân’dan etkilenmemek mümkün mü?
Bu sûredeki anlatıma göre ölüm ötesi hayatımızda gerçekleşecek Büyük Sorgulama Günü’nde sorgulanışımız akabinde Amel Kitabı/Hayat filmi sol tarafından verilecekler şöylece vahlanıp sızlanacaklar:5 Kitabı sol tarafından verilenlere gelince; “Keşke kitabım elime verilmeseydi. 26 Hesabımın ne olacağını keşke bilmeseydim. 27 Keşke ölümümle her iş olup bitseydi. 28 Malım bana bir fayda sağlamadı. 29 Kudretim, saltanatım yok olup gitti / karşı koyma gücüm elimden kayıp gitti.” 30 Böyle kimseler için şöyle denilecek: “Tutun onu bağlayın, 31 ve sonra onu cehenneme atın. 32 Sonra kendisi gibi suçluların bağlandığı, uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincire vurun. 33 Çünkü o büyük olan Allah’a inanmadı 34 ve ihtiyaç içinde olanları yedirip içirmek için hiçbir istek ve kararlılık duymadı. 35 Bundan dolayı onun bugün candan yakın bir dostu da yok.
Feryada dönüşecek iç sızılarının sebebi yakalanıp bağlanarak yakıcı Cehennem azabına sevk edilecek olmalarıdır. Çünkü onlar Büyük olan Allah’a inanıp güvenmeyen ve yoksulları doyurmaya yönelmeyen ve teşvik etmeyen tiplerdir.
Gafletimiz
Gaflet ettiğimiz hakikat budur. Medya programları, sinema ve dizi filmlerine bakınız. Faizci bankacılığın egemen olduğu sömürücü ekonomik faaliyetleri izleyiniz. Siyasilerin düzeysiz ihtilafları ve konuşmalarını kulak veriniz. Ve de kendi hayatımıza nazar ediniz.
Yeniden diriltilerek hesaba çekileceğimize, Cennet’le mükâfatlandırılacağımıza ya da Cehennem azabıyla cezalandırılacağımıza yürekten imanın yönlendirici izlerini göremiyoruz.“Keşke ölümümle her iş olup bitseydi. Malım bana bir fayda sağlamadı. Kudretim, saltanatım yok olup gitti / karşı koyma gücüm elimden kayıp gitti.”
diyerek karanlık hasretler içinde kıvranacağımızı hiç düşünmüyoruz.
Dünyamız, ölüm sonrası hayata ve sorgulamasına inanmayan insanlardan adaleti ve merhameti ve diğer insanlık erdemlerini nasıl bekleyebiliriz?
Sabah namazından sonra eve döndüğümde ilgili âyetlerin tefsirlerini okurken Halife Harun Reşid’in ölümü öncesinde seçtiği kefenine bakıp konumuz olan Hâkka sûrsininin 28-29. âyetlerini okuduğunu öğrendim, sızlandığını okudum:Malım bana bir fayda sağlamadı. Kudretim, saltanatım yok olup gitti / karşı koyma gücüm elimden kayıp gitti.”
Ben de kendime “Ali Rıza hoca, hocalığına değil, Allah’ın rızası için yapabileceğin amellerine, toplum yararına olacak eylemlerine güven. Derin hasretler içinde sızlanır konuma gelmeden yapabileceğin hayırlara yönel, “ demekten kendimi alamadım.
Hamd olsun büyük olan Allah’ın yaratıcımız ve yaşatıcımız olduğuna iman sorunumuz yok ama Ona güven problemlerimiz var. Bunun içindir özellikle toplumsal ilişkilerimizde İslâmî çizgide karar kılamıyor, sapmalar gösteriyoruz. Fakirleri önceleyen sosyal adalet atılımlarını kişisel menfaatlerimiz kadar kutsallaştıramıyoruz.
Allah cümlemize kendi sevgisini ihsan buyursun, “Malım – Mevkıim Bana Fayda Vermedi” sızısının yürekleri dağlayacağı Gün gelmeden gafletten arınanlardan kılsın.