Tunus’taki siyasi kriz, geçtiğimiz Pazar günü Tunus Devlet Başkanı Kais Saied’in kendisinden ordu ile birlikte iç güvenlik güçlerinin genel komutanı olarak bahsettiği konuşmanın ardından tırmanışa geçti.
Tunus’taki siyasi kriz, geçtiğimiz Pazar günü Tunus Devlet Başkanı Kais Saied’in kendisinden ordu ile birlikte iç güvenlik güçlerinin genel komutanı olarak bahsettiği konuşmanın ardından tırmanışa geçti.
Tunus’taki siyasi kriz, geçtiğimiz Pazar günü Tunus Devlet Başkanı Kais Saied’in kendisinden ordu ile birlikte iç güvenlik güçlerinin genel komutanı olarak bahsettiği konuşmanın ardından tırmanışa geçti. Üç cumhurbaşkanlığı (cumhurbaşkanı, parlamento ve hükümet) arasında aylarca süren anlaşmazlığın ışığında, siyasi analistler Tunus’ta darbe riskinin var olduğu konusunda uyardılar. 16 Ocak’ta Başbakan Hichem Mechichi, daha sonra parlamento tarafından onaylanan bir kabine değişikliği duyurdu. Ancak Saied, hükümetin yapısındaki değişikliğin Mechichi’nin kategorik olarak reddettiği “ihlaller” tarafından gölgelendiğini düşünerek, yeni bakanları görev yemini etmeye davet etmedi. Hükümet, Parlamento Başkanı Rached Ghannouchi, Tunus’un Kalbi partisi (30 sandalye), Al-Karama Koalisyonu (18 sandalye) ve Tahya Tounes (10 sandalye) liderliğindeki Ennahda Hareketi (parlamentodaki 217 sandalyeden 54’ü) tarafından destekleniyor. Hiçbir siyasi partiye mensup olmayan üniversite profesörü Saied, 23 Ekim 2019 tarihinde beş yıl süreyle göreve başladı.
Tunuslu aktivistler, Saied’in son Mısır ziyaretini eleştirerek, mevcut Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah El-Sisi’nin savunma bakanıyken Mursi’ye karşı bir darbe yaptığını söyleyerek eleştirdiler. Sisi, 2011 yılında Cumhurbaşkanı Zine El Abidine Ben Ali’yi deviren Tunus’taki halk devrimine yönelik düşmanlığını da dile getirdi. Mısır ziyaretinin ardından yaptığı konuşma muhaliflerine bir savaş ilanı gibi geldi. Analistler ayrıca, kendi kurallarını empoze etmek için güvenlik aygıtına bel bağlayanlar da dahil olmak üzere önceki hiçbir başkanın Saied gibi açık tartışmalara doğrudan ve açık bir şekilde dahil etmediğini söylüyorlar. Başkanın yetkileri tekeline almaya, anayasayı ve dini metni yorumlamaya çalıştığını iddia ediyorlar. Cumhurbaşkanının güvenlik güçlerinin en yüksek komutanı olduğuna ilişkin açıklamasının, özgürlükleri ortadan kaldıracak yeni bir diktatörlüğün yolunu açtığını söylüyorlar.