islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4768
EURO
36,3253
ALTIN
2.957,23
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Herkesin helalliğini kazanan bir hükümdar: Nuşirevan

Herkesin helalliğini kazanan bir hükümdar: Nuşirevan
18 Mayıs 2021 11:13
A+
A-
Prof. Dr. Ali Seyyar

Özellikle ekonomik sıkıntılara bağlı yoksulluk ve sefaletin yaygın olduğu olağanüstü dönemlerde devlet yöneticisi olmak, kolay bir iş değildir. Bir de bunun üzerine pandemi gibi salgın hastalıklar söz konusu olduğunda işler daha da zorlaşır. Hayat pahalılığı devam ettikçe halk, belirli bir zaman sonra şikâyetlerini artırır. Sosyal adaleti tesis etmek gayesiyle devlet, bu durumda ihtiyat akçesi dâhil bütün malî kaynaklarını seferber etmek zorundadır. Kasada para olmadığında ise son çare olarak devlet, yoksulluğu ve açlığı önlemek adına borçlanmak mecburiyetindedir.

Devletin birikmiş borçlarından dolayı yeni borçlanmaya gitmesi dahî imkânsız hâle gelmiş ise işte o zaman psiko-sosyal ve ekonomik kıyametin kopması yakındır. Yöneticiler, israf ve savurganlığa prim vermemiş ve halklarıyla birlikte azamî derecede sosyal fedakârlıkta bulunmuş ise zorlukta olan halk da devletin içinde bulunduğu bu aciz durumuna anlayış gösterir ve millî dayanışma ruhu ile haklarını helal edebilir. Nitekim tarihte halkına düşkün böyle örnek devlet adamları görülmüştür.

Bunlardan birisi, Peygamber Efendimizin (sav) dünyaya geldiği yıllarda İran Sasani İmparatorluğu’nun başında 49 yıl hükümdarlık yapmış olan ve sosyal adaletiyle tanınan Nuşirevan’dır. Gerçi Nuşirevan, Müslüman değildi. Ama buna rağmen Peygamberimizin (sav), Müslüman olmadan ölmesine üzüldüğü temiz bir şahsiyetti. Hz. Muhammed’in (sav) “Ben âdil bir sultanın zamanında doğdum” hadisindeki söz konusu hükümdarın, Nûşirevân olduğu düşünülmektedir.

Şu kaderin cilvesine bakınız ki Hz. Ömer, Sasanî devletini yıkıp İran’ın fethini tamamladığında Nûşirevân’ın Türk soyundan gelen üç kızı da esirler arasında bulunuyordu. Özel muamele gören bu kızların üçü de daha sonra kendi istekleriyle Müslüman oldu ve sahabilerin çocuklarıyla evlendi. Böylece Nûşirevân’ın kızlarının tabiinden olması nasip oldu.

Nûşirevân, Nasıl Âdil Bir Lider Olabilmiştir?

Bir hükümdarın vicdanlı ve âdil olması, bazen danışmanların akıl, zekâ, cesaret ve ferasetleri ile mümkün olabilmektedir. Bu doğrultuda Nûşirevân’ın şu hikâyesi dillere destandır: Nuşirevan, bir av sonrası dinlenmeye çekilmiş ve baykuşların ötüşünü işitmiş. Vezirine seslenmiş: Ey vezirim! Şu kuşların dilinden anlıyor olsaydık da konuştuklarını bilseydik…” Bunu bir fırsat bilen veziri, şöyle cevap vermiş: “Sultanım! Ben kuşların ne dediklerini biliyorum. Eğer müsaadeniz olursa ve beni bağışlar iseniz bu kuşların neler konuştuklarını size bildireyim.”

Nuşirevan, şartına razı olarak cevabını merak etmiş. “Efendim; Bu kuşlardan bir tanesi diğerinin kızını oğluna istiyor. Öbürü ise işi biraz naza çekerek, senin oğluna kızımı veririm fakat başlık parası olarak bir harabe isterim diyor. Bu böyle deyince kızı oğluna isteyen gayet memnun bir şekilde başımızda Nuşirevan gibi bir hükümdar varken ben sana bir değil on tane bile harabe veririm…” Vezirin bu anlamlı tercümesi üzerine Nuşirevan, hiçbir şey diyememiş ama halkını ihmal ettiğinin bilincine varmış. O andan itibaren ahvalini değiştirmiş, ölünceye dek hakkı üstün tutmuş ve halkının bütün ihtiyaçlarını karşılamış.

(Nûşirevân’ı tahtında gösteren bir minyatür (Firdevsî, Şâhnâme, İÜ Ktp., FY, Nr. 1406, vr. 193)

Nûşirevân, Neden Gülümseyerek Ruhunu Teslim Etmiştir?

Hükümdar Nuşirevan, ölüm döşeğine yatmış ve evlâtlarını toplayıp onlara vasiyetini anlatmak isterken, içlerinden biri: “Baba, senin derdine hiçbir çare bulunmaz mı?” demiş. Nuşirevan, düşünmüş ve şöyle demiş: “Her derdin bir çaresi vardır. Benim derdimin devası ise, viranede öten baykuşun etidir. Eğer ülkemde bir harabede öten baykuş bulur, bana getirirseniz derdimin çaresi bulunmuştur.”

Bunun üzerine evlatları, ülkenin her köşesinde bir virane bulmak ümidiyle aramaya başladılar. Fakat ne kadar aradılarsa bulamadılar. Çünkü hükümdar, milletine o kadar hizmet etmişti ki, ülkenin hiçbir yerinde, kendi hâline terk edilmiş bir virane bulunmuyordu. Hükümdarın çocukları, babalarına üzülerek bir virane bulamadıklarını söylediler. Memleketinde hiç muhtaç kimse bırakmamış olan Nuşirevan, bu sonuca çok memnun olmuş ve gülümseyerek, gönül huzuru ile ruhunu teslim etmiştir.

Nuşirevan, vefat ettiğinde vasiyeti üzerine tabutu bütün memleketi dolaştırılarak, kimin hakkı varsa alsın diye tellal bağırtılmıştır. Devlet, bu imkânı vatandaşına verdiği halde tebaadan hiçbir kimse çıkıp da “Ben şundan dolayı hakkımı helal etmiyorum” veya “Benim Nuşirevan’dan şöyle bir alacağım var” dememiştir. Ne mutlu o âdil ve duyarlı devlet adamlarına ki, halkına zulmetmemiş, zulmetmemiş olduğu gibi halkının sosyal-refahını düşünmüş, geride ne bir mazlum, ne de bir yoksul bırakmış ve öldüklerinde bütün yurttaşlar onlara haklarını içtenlikle helal etmiş. Ne mutlu o devlet adamına, ne mutlu o halka.

Kaynaklar:

  • Halil Sercan Koşik, Nûşirevân-ı Âdil’in Hikmetlerini İçeren Mensur Bir Nasihat-Nâme.
  • İbrahim Sıddık İmamoğlu, Büyük Dinî Hikâyeler, Osmanlı Yayınevi; 1980.
  • İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan’dan Kıssalar ve Hisseler, Muallim, Yayınları, İstanbul, 2014.
  • Mesut Mezkit, Devlet Yönetimi ve Entelektüel Akıl-İştişâreden Kaçıp Safâhata Dalmak.