Yeni gelen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla 2020 yılında 289 bin 389 önleyici, 83 bin 47 koruyucu; 2021 Nisan sonu itibarıyla ise 82 bin 730 önleyici, 17 bin koruyucu tedbir kararı alındığını açıkladı.
Yeni gelen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla 2020 yılında 289 bin 389 önleyici, 83 bin 47 koruyucu; 2021 Nisan sonu itibarıyla ise 82 bin 730 önleyici, 17 bin koruyucu tedbir kararı alındığını açıkladı.
AA – TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık başkanlığında toplandı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, komisyona yaptığı “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele” başlıklı sunumunda, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün 2014 yılında gerçekleştirdiği Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’nın verileri ile kadına yönelik şiddete ilişkin uluslararası istatistikleri paylaştı, değerlendirmelerde bulundu.
Bakanlığının, şiddetin önlenmesine yönelik politikalar belirlediğini belirten Yanık, şiddetin çatışma ve sorun çözme yöntemi olarak algılanmasının, erişkinlik döneminde şiddet uygulamanın temel motivasyonlarından biri olduğunu vurgulayarak, çocukların bunu bir sorun çözme yöntemi olarak öğrenmemelerinin önemine işaret etti.
Yanık, 2020 yılında kadına yönelik şiddette en yüksek oranın yüzde 23 ile Kenya’da, en düşük oranın yüzde 1 ile İspanya’da görüldüğünü, Türkiye’de bu oranın yüzde 8 olduğunu bildirerek, “Dünyada kadına yönelik cinsel şiddet oranında da Kenya ilk sırada. Ülkemizde bu oran yüzde 5.” diye konuştu.
Türkiye’de 2020-2021 döneminde Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddet Olayları Kayıt Formu üzerinden belirlenen verileri de paylaşan Yanık, “2020 beraberinde bir akut dönemi de ifade ediyor. Pandemi sebebiyle oluşan ve alışkanlıkları bir anlamda değiştiren, şiddeti oransal olarak değilse bile yoğunluğunu biraz daha artıran bir dönemden bahsediyoruz. Ocak 2020 itibarıyla 19 bin 582 olan sayı, şubat-martta tolere edilebilir sayılarla artarken Nisan 2020’de ciddi bir düşüş gösteriyor. Sonra tekrar artmaya başladığını görüyoruz. Pandeminin etkilerinin, nisanda hayata tutunma çabası devam ederken, sonrasında o stresin oluşturduğu ciddi yükselmeyi görüyoruz. Daha sonra tekrar pandemi öncesine ilerlediğini görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Yanık, Türkiye’de herhangi bir tedbir kararı bulunmadan gerçekleşen kadın cinayeti sayısının 2020’de 235, 2021 Nisan sonu itibarıyla ise 85 olduğunu bildirdi. Tedbir kararı bulunmasına rağmen cinayete maruz kalan kadın sayısının 2020 yılında 32, 2021 Nisan itibarıyla 10 olduğunu anlatan Yanık, “2020’de, mücadelenin çok yoğunlaştığını, KADES, ALO 183 gibi doğrudan mağdurların kullanabilecekleri enstrümanların artmasıyla beraber sayıda da yüzde 21 oranında azalışı görüyoruz.” dedi.
2020 yılında işlenen kadın cinayetlerinin, illerdeki kadın nüfusa göre oranlarına ilişkin de bilgi veren Yanık, “Sivas’ta maalesef yüzde 18,9 ile en yüksek oran… Bilecik yüzde 18,6 ile devam ediyor. 2020 yılında kadın cinayeti vakası gerçekleşmeyen 20 ilimiz, Ardahan, Artvin, Bartın, Bayburt, Bitlis, Bolu, Erzincan, Gümüşhane, Hakkari, Karaman, Kırıkkale, Kırklareli, Kilis, Sinop, Şırnak, Tokat, Trabzon, Tunceli, Yalova ve Zonguldak. Bu da bizim için bir teselli sebebi.” ifadelerini kullandı.
Bakan Yanık, 2020 yılında kadın cinayetlerinde maktul-fail arasındaki yakınlık durumunun önemine işaret ederek, 128 vakada eski veya mevcut eşin fail olduğunu bildirdi.
Erken evlilikle mücadele konusunda bir karışıklık yaşandığına işaret eden Yanık, erken evliliğin 16 yaşın altındaki bireyler için söz konusu olduğunu, 16 yaş üzerindeki vatandaşların yasal olarak evlenmelerinin mümkün olduğunu söyledi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün “ısrarlı takibin tek başına münferit suç olarak tanımlanması” konusundaki açıklamasını aktaran Yanık, bugün bu konuda bir çalışma yapacaklarını belirtti.
Koruyucu ve önleyici tedbir kararlarının önemine de işaret eden Yanık, kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla 2020 yılında 289 bin 389 önleyici, 83 bin 47 koruyucu; 2021 Nisan sonu itibarıyla ise 82 bin 730 önleyici, 17 bin koruyucu tedbir kararı alındığını açıkladı. Yanık, “Aile fertlerinin pandemi koşullarında mekansal olarak birbirlerine mecbur kalmalarıyla oluşan bir şiddet ortamı diyebiliriz.” diye konuştu.
Derya Yanık, şiddetle mücadelede temel sorunları “6284 sayılı Kanun’un uygulama birliğinin sağlanamaması, kurumsal kapasite eksiklikleri, risk odaklı ve vaka bazlı çalışma eksikliği, şiddet mağduruna yönelik rehberlik ve destek hizmetlerinin geliştirilmesi gerekliliği ve şiddet uygulayana yönelik hizmetlerin kurumsallaşmamış olması” şeklinde sıraladı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Yanık, Bakanlığının şiddetin önlenmesine yönelik hizmet birimlerine ilişkin bilgi verirken, şunları kaydetti:
“Şiddet Önleme ve İzleme Merkezimiz 81 ilimizde mevcuttur. 7 gün 24 saat esasıyla faaliyet gösteriyorlar. ŞÖNİM’lerden hizmeti açıldığı tarihten Nisan 2021 sonuna kadar ülke genelinde 702 bin 734 kadın, 56 bin 454 erkek ve 97 bin 515 çocuk olmak üzere 856 bin 703 vatandaşımız destek aldı. Bakanlığımızın 112, belediyelerin 32, Göç İdaresinin 3 ve sivil toplum kuruluşunun 1 kadın konukevi olmak üzere toplamda 148 kadın konukevimiz var. 2 bin 755’i Bakanlığımızın olmak üzere bunların toplam kapasitesi 3 bin 576.”
Derya Yanık, kadın konukevlerinde barınanların yüzde 62’sinin kadın, yüzde 38’inin çocuklardan oluştuğunu belirterek, kadın konukevlerinde şiddet nedeniyle barınma oranının yüzde 49,5, sosyal ve ekonomik yoksunluk nedeniyle barınmanın ise yüzde 50,5 olduğunu bildirdi.
İhtisaslaşmış kadın konukevleri bulunduğunu da ifade eden Yanık, Ankara, İstanbul ve İzmir’de ihtisaslaşmış kadın konukevi bulunduğunu; bu yılın ilk yarısında Bursa, Antalya, Adana, Malatya ve Diyarbakır, ikinci yarısında ise Denizli, Eskişehir, Samsun, Mersin ve Gaziantep’te açılmasının planlandığını açıkladı.
İçişleri Bakanlığınca hayata geçirilen KADES’i, 2021 Nisan sonu itibarıyla 2 milyon 226 bin 465 kişinin indirdiğini, 125 bin 47 ihbar yapıldığını kaydeden Yanık, bu ihbarlar sayesinde hayati tehditlerin önüne geçildiğine işaret etti. Yanık, “KADES, hükümetimizin kadına yönelik şiddetle mücadele için son yıllardaki en önemli icraatlarından biri.” dedi.
Kovid-19 salgını sürecinde Bakanlığının hizmetlerine ilişkin araştırma sonuçlarını da paylaşan Yanık, “Pandeminin şiddete etkisini ölçmek bakımından ‘Salgın öncesinde de şiddete maruz kalıyor muydunuz?’ sorusuna ‘Evet şiddet görüyordum.’ diyen maalesef yüzde 87, ‘Hayır görmüyordum.’ diyen yüzde 7, ‘Kısmen görüyordum.’ diyen yüzde 6. ‘Maruz kaldığınız şiddet salgın döneminde arttı mı?’ dediğimizde ‘Hayır artmadı.’ diyen yüzde 53, ‘Evet arttı.’ diyen yüzde 32, ‘Kısmen arttı.’ diyen yüzde 15.” şeklinde konuştu.
Komisyon Başkanı Öznur Çalık da kadına yönelik şiddeti gerçekleştiren erkeklerin neden şiddeti bir çözüm aracı olarak gördüklerinin de araştırmalarda yer almasını istedi. 9. Eylem Planı içerisine hem kadının güçlendirilmesi hem de kadına yönelik şiddetin önlenmesi bağlamında ayrı bir hedef konulması gerektiğini söyleyen Çalık, nüfusu 100 binin üzerinde olan ilçelerde de konukevi açılmasını önerdi.
İYİ Parti Ankara Milletvekili Şenol Sunat, kadın cinayetleri konusunda İçişleri Bakanlığı ve sivil toplum örgütleri verilerinin neden farklılık gösterdiğini sordu.
CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, erkeğe uygulanan şiddete ilişkin de İçişleri Bakanlığının bazı verilerinin bulunduğunu belirterek, “Ben eve geç geldiği veya şort giydiği için şiddet uygulanan erkek hiç duymadım.” ifadesini kullandı.
Bakın Yanık’ın, cinayet gerçekleşmediğini belirttiği illerin bazılarında kadın cinayetleri işlendiğine yönelik veriler bulunduğunu da savunan Taşcıer, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çekilmesine yönelik kararı da eleştirdi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel ise kadına yönelik şiddetin önlenmesi için hizmete sunulan uygulama ve hizmetlerde Türkiye’de konuşulan Kürtçe ve Ermenice gibi dillerin de yer alması gerektiğini söyledi.
AK Parti Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir de şiddetin öğrenilmesine ilişkin erkeklerin “öğrenilmiş çaresizlik” modelini benimsemesinde annelerin rolünün önemine işaret ederek, bunun ayrı bir araştırma konusu olması gerektiğini belirtti.
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Türkiye’nin, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini eleştirerek, bu kararın 42 milyon kadını Cumhuriyet öncesi döneme götürdüğünü savundu.
AK Parti Denizli Milletvekili Nilgün Ök, şiddetin ailede ve okulda öğrenildiğine işaret ederek, “Kız veya erkek fark etmiyor, eğitim hedef olarak Eylem Planı’na konulmalı. Şiddete başvuran hem ailede hem okulda cezalandırılmalı.” diye konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in kadına yönelik şiddete ilişkin son araştırmanın 2014 yılında yapılmasını eleştirmesi üzerine Bakan Yanık, bu tür araştırmaların bilimsel gerekçelerle 10 yılda bir yapılması gerektiğini vurguladı.
Bakan Yanık, diğer programı nedeniyle komisyondan ayrılmak zorunda olduğunu, milletvekillerinin kendisine yönelttiği soruları Komisyonun daha sonraki bir toplantısında yanıtlayacağını belirtti.
Bu arada toplantıya katılan CHP ve HDP’li milletvekillerinin “İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula” yazılı mor maske taktığı görüldü.