islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4868
EURO
36,2376
ALTIN
2.961,79
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Anlamsızlıklar içinde anlam aramak

Yüce rabbimiz insanı yaratırken en güzel şekilde “eşrefi mahlûkat” olarak yaratmış, ona yeryüzünde iki tane de önemli görev ve sorumluluk yüklemiştir.

Anlamsızlıklar içinde anlam aramak
1 Haziran 2021 08:54
A+
A-

Şaban Doğan

Yüce rabbimiz insanı yaratırken en güzel şekilde “eşrefi mahlûkat” olarak yaratmış, ona yeryüzünde iki tane de önemli görev ve sorumluluk yüklemiştir. İnsanın bu görevlerinden birincisi yeryüzünü imar etmek, ikincisi ise kendisine ibadet ve itaatte bulunmak…

İşte bu görevleri yerine getirirken de insan, hayatına anlam katsın, anlamsızlıklar içinde boğularak anlamsız ve lüzumsuz bir hayata sürüklenmesin, dünya ve ahret hayatını mahvetmesin diye de kılavuz niteliğinde kutsal kitaplar göndererek isyana düşmemesi için tedbirler almıştır.

Ancak nisyan içinde olan insan, nisyanını rabbinden başlatmıştır. Hal böyle olunca da,  “Dünya hayatının oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu” zanneden ve nankörlükte sınır tanımayan insan, yaratılış gayesinde ki anlam ve değeri yitirmiş, anlamsız hayatının içinde anlam aramak gibi bir gaflete düşmüştür.

Vah ki vah!

Dünyanın en saçma olgusu olsa gerekir, anlamsızlıklar içinde anlam aramak… Seküler hayatın sahte sihri ve büyüsüne kapılan insanoğlu, bir taraftan modern ve ilerici(!) bir hayat arzusuyla yanıp tutuşurken, İslam gibi asıl anlam ve değer bulacağı kıymetlerini de unutuvermiştir. Günümüz insanı, dünyevileşme sevdasını öyle ileriye taşımıştır ki, ayeti kerimenin tabiri ile “ Heva ve heveslerini ilahlaştırmaktan[1] da geri durmamıştır. İşte o ilahlaştırdığı şeylerin içinde hayatın anlamını bulmaya çalışarakta hayatının en büyük yanlışını yapmaktadır. Yüce rabbimiz bu konuda bizleri şöyle uyarmaktadır:

“Onlar, dünya hayatını sevip âhiret hayatına tercih ederler. İnsanları Allah yolundan uzaklaştırmaya ve o dosdoğru yolu eğri büğrü göstermeye çalışırlar. İşte onlar pek derin bir sapıklık içindedirler.” [2]

Dünya ve dünyalıklara gölünü kaptıran insan, işte bu keşmekeşlik içinde mutluluğu aramakta, şu ayeti kerimede de bildirildiği gibi hayatın anlamını yanlış adreslere sormaktadır:

“Onları böyle bir yola iten sebep, ancak dünya hayatına gönül verip onu âhirete tercih etmeleridir; Allah da, artık küfürde kökleşmiş o inkârcılar güruhunu doğru yola erdirmez.”[3]

Peki, doğru adres neresidir?

Aslında doğru adresi yukarıda verdiğimiz ayeti kerimeler bizlere açık ve net bir şekilde sunmaktadır. Frekanslarımızı ahret hayatına ayarlamamız ve hayatımızın merkezine Kur’an ve Sünneti koymamız, anlamsızlıklardan sıyrılarak hayatın anlamını bulmamıza, yaşamamıza ve mutluluğu yakalamamıza vesile olacaktır.

21. Asrın insanı mutsuzdur. Mutsuzluğunun sebebi ise, belki farkında olarak belki de olmayarak hayatını anlamsız kılan her şeye sahip çıkması, o anlamsızlıklar içinde anlam aramasıdır.

Haydi, o zaman gelin sizlerle küçük bir deney düşünelim. Ben buna deney dedim ama siz küçük bir hayal yolculuğu da diyebilirsiniz.

Bir orman bulalım veya bir dağ. O dağ bizim için gönlümüzü rahatça açabileceğimiz gönül dağımız olsun.  Çıkalım tepesine ve mutsuzluğumuzu anlatalım o gönül dağına… Dertlerimizi haykıralım hep birlikte. Mesela şöyle diyelim o gönül dağına:

“Çaresizim ey gönül dağı! Mutsuzum ey gönül dağı! Yüce rabbim bana öyle güzel ve geniş bir gönül verdi ki, ben o gönlü haramlar ile doldurdum. Yüce rabbimin bana emrettiği ibadetleri dikkate almadım ve hatta öteledim. Dünya hayatımı da anlamlı olan senin koyduğun kanun ve nizamlar ile değil de, Seküler ve hümanist ilkeler doğrultusunda şekillendirdim. Çocuklarıma ve eşime, senin koyduğun nizama muhalif yaşamayı ilericilik ve modern olarak gösteren anlamsız bir hayat nizamını benimsettim. Geçici dünya hayatı için dur durak bilmeden çalışırken, sonsuz ve ebedi olan ahret hayatını unuttum. Öyle bir an geldi ki unuttuğumu bile unuttum.”

İşte bunları söylediğimiz zaman bu dağa, bizi ne kapitalizmin kurucusu Max Weber, ne sosyalizmin kurucusu Karl Marks, ne komünizmin kurucusu Friedrich Engels, ne de pozitivist düşüncenin temellerini atan Comte duyacaktır.

Ama bu gönül dağına haykırdıklarımızı duyacak biri vardır. O da Allah (cc)’dür. Şu unutulmamalıdır ki yüce rabbimizin bizler için koyduğu nizam, “insanın dünya ve ahret mutluluğu” için konulmuştur ve mükemmel ötesidir. Bu mükemmelliği yaşamak ya da yaşamamak insanın kendisine bırakılmıştır. Yani anlamlı bir hayat sürmek veya anlamsız bir hayatın içinde yoğrularak anlam aramak insanın kendi elindedir.

Hayat insan için bir hicrettir aslında… İnsanın gönlünü kötülüklerden arındırarak iyilik ülkesine yani İslam’a hicret eylemesidir. Ancak böyle anlam kazanacaktır insan hayatı. Gönlünü temizlemeyi başaramayıp hicret edenler ise, kötülükler ülkesine varacaktır hiç şüphesiz. Hayatına anlam kazandırmak için uğraşmayan ya da mutluluğu hümanist yaklaşımlarda arayanlar, şeytanın ülkesine hicret eylemiş demektir. O şeytanın ülkesinde yaşamayı tercih edenler, ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, hayatlarını ve ahretlerini anlamlandıramayacaklar, anlamsızlıklar içinde dünya ve ahret hayatlarını daha da anlamsızlaştıracaklardır.

Selam, saygı ve muhabbetlerimle….

                                                                                         


[1] Furkan Suresi 25/43

[2] İbrahim suresi 3. Ayet

[3] Nahl suresi 107. Ayet

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.