Vallahi Billahi Diyerek Yemin Eden Ateist
Ateişt olduğunu söyleyen, sözlerini pekiştirmek için de Vallahi Billahi diyerek tam bir mantık sefaleti sergileyen bilimsel akıl yoksunu kâfir Celal Şengör, kamera önünde arkadaşı İlber Ortaylı’nın derin bilgisi ve bilgeliğini övmek için de onun hakkında “Dipsiz Kuyu Pezevenk” der. Böylece dil etiğinden yoksun olduğunu da gösterir.
Celal Şengör’ün Dil ve Edep Yoksunluğu
Meğer ona göre yeni ve faydalı bilgileri ve fikirleri arkadaşlarına sunan çok bilgili tipler de “pezevenk” olarak nitelenebiliyormuş.
Celal Şengör, böylece “pezevenkliğin” yeni bir türünü örneklendirince dikkatlerimizi çekti.
Kendi varlıkları yanı sıra, yeryüzündeki sanat harikası canlıların ve evrendeki muhteşem galaksilerin Yaratıcı olmaksızın var olduğuna inanan materyalist akademisyenlerin gavurca şarlatanlıklarına tanık olmuştuk, ama pislik yedirtmeyi doğal gören, bilgili ve bilge arkadaşını “pezevenklikle” niteleyerek öven dil ve edep yoksunu Cehennemlik kâfir ateist örneğini de Celal Şengör’de gördük.
( İslam inanç esaslarına göre her ateist kâfir olup kâfir olarak ölen her bir kişi de Cehennemliktir. Bu ifadelerimiz aşağılama değil yalnızca tespittir, Bak. Al-i İmran 3/91)
celal şengör’ün ilber ortaylı’ya ”dipsiz kuyu pezevenk” demesi …
https://senviki.com › celal-sengor-un-ilber-ortayli-ya-di…
Mirat haber olarak batıllardan hareketle hakkı, edepsizliklerden hareketle ahlakî değerlerimizi aktarmayı ilke dindiğimiz için gündeme gelmişken İslâm açısından “pezevenklik” ve de “arkadaşa ihsan” konusuna değinmek istiyoruz.
“Pezevenk,” zina türü evlilik dışı cinsel ilişkilere aracılık eden kadın satıcısıdır, moda ve modern tabirle “seksüel prodüktör” dur. Halk dilinde ona kavat da denir. Kavatlık zinaya aracılık olarak azim bir çirkinliktir. Haram bir işlemdir.
Kavatlık, Yüce Kitabımız Kur’ân’ın kaçınılmasını emrettiği Fahişeler/cinsel çirkinliklerden (En’âm 151) olup Nûr süresinin 19. âyetine göre de dünyada cezalandırılacak suç, âhirette tecziye edilecek günahtır:
“ İslam Dini’ne iman edenler arasında Fâhişe’nin (cinsel çirkinliklerin) yayılmasını sevip isteyenler için dünyada da âhirette de can yakıcı ceza/azap vardır. (Fâhişe’nin yasaklanması ve faillerine ceza verilmesinin gerçek sebebini) siz bilmezsiniz ama Allah bilir. ”
Kavatlık laik yasaların bazılarında örneğin TCK 227 ye göre de suçtur:
“…Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanması, fuhşa teşvik sayılır…”
Zinanın kendisini değil aracılığını suç kılan laik yasalarda bile yasaklanması kavatlığın pislik boyutunu göstermektedir.
“Pezevenkliğin” geleneksel türünü bilirdik. Modern”pezevenkleri” de yeni tanımaya başladığımızı söyleyebiliriz
Şöhret yapmak uğruna her gün erotik pozlar veren ar damarları çatlamış üryan veya yâri üryan karıların kendileri; Reyting uğruna bu tür karıların çeşit çeşit resimlerini üstelik onları “cüretkâr görüntüler veren sanatçılar” şeklinde tanımlayarak basan medya mensupları ve sahipleri; aşağılık çıkarları için erotik sahneleri içeren sinema veya dizi filmlerinde rol alan sözde sanatçılarla bu filmlerin yapımcıları ve sahipleri modern “pezevenkleri” örneklendirmektedir.
Yüce Rabbimiz hayat kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurur:
“ Hayatınızı emirleri ve yasaklarına göre yaşayarak Allaha ibadet edin ve Ondan başka hiçbir varlığa asla – yaratıcılık ve yasa koyuculuk türünden – ilahlık yakıştırmayın. Anne-babanıza, yakın akrabanıza, yetimlere ve muhtaçlara, kendi çevrenizden olan komşulara ve yabancı komşulara, yanınızdaki-yakınınızdaki arkadaşa, yolcuya ve yönetiminiz altında olan esirlere – işçilere “karşılıksız yardımda bulunarak, güzelce davranarak ve Allah görüyor bilici içinde ilişkiye girerek” ihsanda bulunun. Doğrusu Allah böbürlenerek küstahça davrananları sevmez.” (Nisa 4/36)
Açıkça anlaşılacağı üzere, Rabbimizin bu buyruğu ile karşılıksız yardım edilerek, güzelce davranılarak ve Allah görüyor bilinci içinde ilişkiye girilerek ihsanda bulunulacak insanların bir bölümünü de sürekli ilişkiler içinde olduğumuz arkadaşlarımız oluşturmaktadır.
Âyette yer alan ve Arkadaş olarak meâllendirilen kelimenin orijinali SAHİB’tir. Sürekli beraberliği ifade eden bu kelime yalnızca insanlar için kullanılır. Kişinin eşi, sahibi/arkadaşı olarak görülebileceği gibi sürekli olarak beraber bulunduğu yol, iş, sanat vs. insanları da arkadaşlarıdır.
Nedense ana baba, akraba ve komşuya ihsana ver verilirken arkadaşa ihsanı gereğince konu edinmiyoruz. Oysaki onlar da önemlidir ve onlarla ilişkilerimiz fasılalı da olsa süreklidir.
Arkadaşlara ihsanın bir türü de onları arkasından hayırla ve güzel sözlerle hayırla anmaktır. Rabbimiz şöyle buyurur:
“ Allah’ın rızasını kazanmak için harcamalar yapın. Canlarınızı kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İnsan çevrenize ihsanda bulunun. Hiç şüphesiz Allah ihsanda bulunanları sever.” (Al-i İmran 3/195)
***
Bizim yerli kâfirlerimiz de diğerlerinden farklı galiba. Baksanıza Fatih Altaylı’nın arkadaşı Çelal Şengör bile hayırlı bir yazı yazılmasına vesile oluyor.
Bu yazı hiç iyi olmamış.
Birini bir defa kullandığı için kınadığınız hatta hakaret ettiğiniz kelimeyi defalarca tekrarlamak ne demek oluyor.
Ne diyeyim…
Allah size akıl fikir versin. Allah’ın dinini kendi çıkarlarına, siyasi emellerine ve birilerine yaranmak buradanda menfaat nüfuz elde etmek isteyenlere Allah’ın Kitabında neler yazıyor? Birazda onlara değinseydiniz keşke.