Vakfımız Ardev’de ziyaretçilerimiz eksik olmaz. Ziyaret amacıyla gelenler olduğu gibi özel taleplerine aracı olmamız için gelenler de vardır. Çok az da olsa yazdıkları kitaplarını sunup okumamızı isteyenler ve görüşlerimizi rica edenler de olur. Olur da ilmi kanaatlerinizi kabulleneler ise çok çok daha azdır.
Bir süre önce ziyarete gelip kitabını bırakarak kanaatlerimizi rica eden ve bunun için defalarca telefon eden M.K. kardeşimizin kitabını gözden geçirdim. Bu kardeşimiz her hangi bir konuyu İslâm zaviyesinden bakarak inceleyebilecek konumda değil. Ama acı olan bu gerçeğin farkında olmamasıdır.
Kardeşimiz kitabında bütün hastalıkların günahlarımızdan kaynaklandığını açıklamaya çalışmakta, farklı günahların değişik bedeni hastalıklara sebep olacağın dile getirmektedir.
Her bir günah bedenî bir hastalığa sebep olmasa da her bir hastalığın bir ölçüde günah nitelikli işlemlerden kaynaklanabileceği doğrudur. Hangi bedenî hastalığın hangi günah işlemine dayandığını bilmiyorsak da ümitsizliğe dayalı üzüntü, içki, zina ve eşcinsellik gibi günahların sebep olacağı bedenî hastalıkları büyük ölçüde biliyoruz. Ama Allah’a ortak koşma, yalan, kibir, aldatma zulüm, cimrilik, sınır tanımaz ihtiras, gösteriş, israf, ümitsizlik gibi insanlığı çökerten manevî hastalıkların değil kesin sebeplerini bilmek, hastalık olduklarının bile farkında değiliz. Bunların sebep olabileceği bedenî hastalıklarla ilgili ise hiç bilgimiz yoktur.
Bu vesile ile ifade edelim. Biz ruhi hastalıkların suç-günah nitelikli sebepleriyle birlikte, bedeni hastalıklarımız ve suç-günah vasıflı sebepleri üzerinde ilmi çalışmalar yapılarak tıbba yeni bir alan açılma gereğine inanıyoruz. Çünkü asrımız tıbbının kendisini çıkmaza sürüklediği görülebilir bir gerçektir.
Hastalıkların Babalarımız ve Dedelerimizin Günahlarından Geldiğini Savunmak
Buraya kadar tamam da, kardeşimiz hastalıklarımızın kendi günahlarımız yanı sıra ninelerimiz, dedelerimiz, babalarımız ve annelerimizin günahları sebebiyle de geldiğini savunmaktadır.
Pek çok ayet, örneğin Şûra 30, hastalık dahil uğradığımız pek çok musibet ve de başarısızlığın bizzat kendi ellerimizle yaptıklarımızdan kaynaklandığını bildirmektedir:
“Başınıza gelen ( başarısızlık, iflas, kaza ve hastalıklar gibi) herhangi bir musibet kendi ellerinizle yaptıklarınız sebebiyledir. Kaldı ki Allah yaptıklarınızın çoğun da affeder.” (Şûra 42/30)
Ne var ki hastalıklarımızın bizzat işlediğimiz günahlardan kaynaklandığı gibi kişisel hatalarımız olmaksızın da gelebilir. Rabbimiz bizleri denemeye uğratacağını bildirerek bu hakikati açıklamaktadır:
“ Biz sizi biraz korku, biraz açlık ve biraz mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmeyle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele! ” (Bakara 2/155)
Suç ve Cezası Kişiseldir
Kur’ânımızda suçların/günahların kişisel olduğu, kişi ancak kendi aleyhine olacak şekilde günah/suç işleyebileceği, yalnızca kendisinin suçuna /günahına eşdeğerde ceza göreceği açıklanmaktadır. Daha açık biri anlatımla hiç bir kişi başkasının suçunu günahını yüklenmez, yüklenemez:
“ Kimse, kimsenin günah yükünü taşıyacak değildir. Kendi yükü ağır gelen kimse, onu taşımak için başkasını yardıma çağırırsa, yakını da olsa, bu kimse o yükün hiç bir parçasını taşıyamaz. O halde gerçekten sen, görmedikleri halde, Rablerinden saygılı korku duyanları ve namazlarına dikkatli ve devamlı olanları uyarabilirsin ve şunu bil ki, kim günah kirlerinden arınırsa, ancak kendisi için arınmış olur. Sonunda dönüş Allah’adır.” ( Fatır 43/18)
Bu durum dünyada geçerli olduğu gibi âhirette de geçerlidir. Secde sûresinde şöyle buyrulur:
“ Ey İnsanlık! Rabbinize karşı sorumluluğunuzu hatırlayın! Dahası ne anne babanın çocuğunun, ne de çocuğun anne babasının cezasına uğratılmayacağı bir günün dehşetinden sakının! Unutmayın ki Allah’ın vaadi gerçekleşecektir: şu halde bu dünya hayatı sizi asla ayartmasın; dahası, aldatıcının hiçbir türü sizi Allah (hakkındaki asılsız düşünceler) ile aldatmasın. (Lukman 31/33)
Gerçekler apaçık ortada iken astrologların yıldızların harekelerinin hayatımıza etki edeceği iddiaları gibi bu kardeşimizin babalarımız ve dedelerimizin suçları ve günahlarının hayatımıza etki edeceği ve bizi hastalıklara mahkum edeceği iddiası da Kur’ân ile çelişmektedir. Konuyu bir örnekle açalım:
Evlilik dışı birliktelikten doğan çocukla evlik içinde doğan çocuk arasında bedensel bir fark olmadığı gibi ruhsal sağlık bakımında da fark yoktur. Zira zina ürünü çocuk tertemizdir. Çünkü onun bir günahı yoktur. Asıl büyük günah insanı işlemediği suçların/günahların sorumlusu veya mahkumu kılmaktır.
Devam edecek