İlk Türk boylarından günümüze kadar gelen mimari eserler sayesinde birçok sanat dalını en muhteşem halleri ile incelemek mümkündür. Geleneksel Türk mimarisinde yalnızca işlevsellik değil estetik de oldukça ön planda tutulmuştur.
İlk Türk boylarından günümüze kadar gelen mimari eserler sayesinde birçok sanat dalını en muhteşem halleri ile incelemek mümkündür. Geleneksel Türk mimarisinde yalnızca işlevsellik değil estetik de oldukça ön planda tutulmuştur. Bu sebeple mimari yapılar yalnızca mimarların eserleri olmaktan daha fazlasına sahiptirler. Örneğin Mavi Camii adıyla da bilinen Sultan Ahmed Camii’nin şöhreti yalnızca mimarı Sedefkar Mehmed Ağa’nın sayesinde değildir. Aynı zamanda camiyi süsleyen binlerce çiniyi yapan, taşları muhteşem desenlerde oyarak şekillendiren, ağaçları bambaşka şekillere büründürerek kapıları yapan yüzlerce usta sanatçının eseridir. Tüm bu süslemelerin, geometrik formların, oymaların birer anlamı olması bu eserleri daha da anlamlı ve derin hale getirmektedir.
Türk Mimarisi denilince akla gelen ilk isimlerden olan Mimar Sinan da kendinden önce gelenlerin yaptığı gibi, tasarladığı yapıların inşasını birçok sanatçı ile birlikte yapmıştır. Eserlerinde kendi imzası şeklinde kullandığı mimari ögelerin yanında birtakım figürler de bulunmaktadır. Bu figürlerden en meşhuru baykuştur.
Yunan mitinde; bilgelik tanrıçası Athena, resimlerde ona eşlik eden bir baykuşla tasvir edilir. Bundan dolayı baykuşun zekâyla güçlü bir ilişkisi olduğuna inanılır ve tanrıların bir elçisi olarak kabul edilir. Yine Yunan mitolojisinde baykuş, Demeter’e kurban edilir, kutsal bir varlık olarak görülür. Ayrıca Yunan kültüründe sikkelerin bir yüzünü Athena’nın başı, diğer yüzünü ise, tanrıça için kutsal bir kuş olan baykuş figürü süslemiştir.
Eski Çin’de doğan çocukların göğe kurban olarak sunulması söz konusudur. Özellikle kız çocukları, gök tanrının temsilcisi veya kızı denilen gök gürültüsü ile ateş unsurunun simgelerinden sayılan baykuşa yem olarak verilirdi. Günümüz Çin toplumunda baykuş felaket getiren bir kuş olarak görülmektedir.
Türk dünyasında, Altay Türkçesinde, “bay” kelimesi zengin, “baykuş” kelimesi ise, kutsal kuş karşılığında kullanılırdı.
Türk tarihinde kuşa “ongon” adı verilmiş ve her topluluğun bir ongonu olmuştur. Örneğin baykuş, Bayat boyunun simgesi olarak seçilmiştir. Keskin görüşlü, geceleri uyumayan ve etrafı gözlemleyen bir kuş türü olan baykuş, erdemin ve bilgeliğin de sembolü olmuştur. Sezgileriyle ön plana çıkması onun “bilge baykuş” olarak da anılmasını sağlamıştır.
Mimar Sinan’ın eserlerinde kullandığı baykuş figürünün hangi anlama atıfta bulunarak kullandığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak Türk kültüründe yeri oldukça derin olan bu simge eserlerindeki mukarnaslarda, bazen kubbelerde görebilmek mümkündür.