Bir ekonomi anlayışı sürekli borçlanma modeli üzerinde kurgulanmışsa, oluşturduğu sonuçlar sürekliliği ile beraber yüksek ekonomik tahribatı beraberinde getirerek toplumun tüm katmanlarına iner. Sorun kaynağı, temel çözüm hareket noktası görülüp kararlılıkla üzerine gidilmediği sürece, kaçınılmaz kötü sonuca doğru ilerlersiniz.
Sorunun olduğu her yerde mutlak manada bir çözüm kümesi vardır. Önemli olan bu çözüm önerilerinin, çıkış yollarının farklı bir paradigmayla bakılarak gerçekleştirilmesidir.
Ak Parti YEP açıkladıktan sonra, karşıt görüşlerin ekonomistleri, eleştirilerini yaparken 117 milyar faize karşı olarak bir karşıtlık şeklinde eleştirilerini yapmadılar. Onlar zaten faizci bir ekonomik öğretinin savunucuları olarak; kimi IMF davet etti, kimi Merkez Bankasına dokunma dedi, kimi doları durdurmak için yüksek faizleri önerdi. Velhasıl hepsi faizci.
Başka bir ifadeyle faizi ekonomiden dışlayamayıp, Türkiye’nin faiz ensturmanı ile içte ve dışta sürekli bir borçlanma modelini önerdiklerini konuşmalarında sık sık dile getiriyorlar. Devletin bir avuç faizciye, sömürü bankacılara faiz ödemesi, halkın sürekli borçlanması gerçekte onlar için önemli değildir. Eğer önemli olsaydı bu büyük adaletsizliğe itiraz ederlerdi. İnançları buna müsait değildir. Bu olumsuzlukların temel kaynağı faize itiraz etmezken, siyasetini de yaparak hükumete çakmak için kaldıraç olarak kullanıyorlar.
Bunların önerileri, tek bildikleri kesinlikle halkın ve devletin sürekli borçlanmasına yöneliktir. Çünkü bunların ekonomiye iman ediş biçimi; Merkez Bankası özel şirket olarak dilediği gibi sistem içinde para yaratabilirken, devlet bunu yapamaz. Devlet; bankalara borç veren Merkez Bankasının parasını bankalardan faizle borçlanarak almalıdır.
Faizci sistemin ekonomisini tatbik eden bankacılıktan gelen Ufuk Söylemez, Sebahattin Önkibarın Alternatif Programında; hükumetin yanlış yaptığını, bizi hiç dinlemiyorlar gibi serzenişlerde bulunuyorlar. Bu arkadaşın ve benzerlerini hükümet dinlese ekonomi daha kötüye gideceğinden şüpheniz olmasın. Bunların söylediği hiç bir çözüm yoktur. Ekonomiye imanları da sürekli borçlanma modeli çarkını benimser niteliktedir.
Ak parti’nin ekonomi kurmayları da faizci ekonomik yapının sürdürülebilir borç modelini benimseyen ekonomistlerdi. Babacan, Şimşek de böyleydi. Eski siyasi yapının iktisadi modelinin tek tip aynı şarkıyı söyleyen, küresel finanscıların çizdiği öğretileri halka dayatan kişilerdi.
Artık siyasi yapıdaki değişim gerçekleşti. Yeni Ekonomik Programa sadakatsızlıkla Berat Albayrak şimdi suçlanıyor. Asgari ücrete beklenenin üstünde zam yapılması, sosyal yardım alanlara, devletin elektrik yardımı, Borçlu kredi kartlılarının( takibe düşmemiş) piyasada oluşmuş faizden çok düşük faizle yapılandırılması, MB dan beklenen 37 milyar gibi bir gelirin hazineye aktarılması, açıklanan YEP aykırı olduğu yönde eleştiriler milletin lehine konuşan insanlar değil. Onların derdi, hükumetin bu hamleleri seçimlere yönelik oya tahvil edilmesi endişesidir.
Biz ise hükumetimizi eleştirdiğimizde, onların baktığı açıdan bakmıyoruz. Eleştirilerimizin merkezinde; tercih edilen politikaların milletin ve devletin aleyhinde olup olmadığı konusudur. Onlarınsa, mevcut ortodoks ekonomi politikalarına uygunluğudur. Biz eleştirilerimizi yapıcı nitelikte olarak, çözüm önerilerini de sunuyoruz. Faizcilerin saldırıları gibi ne bir uslubu tercih ediyoruz nede böyle bir amacımız var.
Tüm yazılarımızda, konuşmalarımızda amacımızı çok net biçimde ortaya koyuyoruz. O da faizle sömürülen devletimizin ve milletimizin bu zilletten kurtarılmasıdır. Bu sadece bir temenni değildir. Ak Parti tercihlerinde biraz faizcilik biraz muhafazakarlık olarak ortada kalınca her iki kesimden de eleştiri alıyor. Birileri tam faizci ol, küresel finans sisteminin tetikçisi IMF teslim ol diyor. Bizse tam milli ol diyoruz.
Hükumetimiz terörle mücadelede attığı sonuç alıcı kesin adımlar gibi, ekonomide ‘’ekonomik stratejik koruma kurumu’’ ile bu adımı ekonomi alanındada atmalıdır. Mevcut ekonomik düzeneği faizle saldıran ekonimik bir terör organizasyonu görmeden, tedbirlerin ve yeni iktisadi kuram çalışmalarının da başlaması mümkün değildir.
ABD başkanı Trump; Türkiye’nin PKK/PYD’ye karşı operasyon hazırlıklarına karşı Türkiyeyi tehdit ederek’’ Kürtlere saldırırsa ekonomik olarak Türkiye’yi mahvedeceğiz’’ diye açıklama yaptı. ABD’nin aslında çekilmediği, üslerini daha derinlere yerleştirdiği, PKK/PYD terör örgütünü kürtler olarak nitelendirerek, tüm kürtlere Türkiye’nin saldırıyor imajı oluşturduğu şeklinde şeytani bir algı oluşturmaya çalıştığı açık. Burada önemli olan şu; bu tehdidi daha önce yapılmış ve bağımlı olan ekonomimiz çok ağır biçimde etkilenmişti.
Şimdi Türkiye erken davranmalıdır. Operasyonunda stratejik zaman uygunluğu ne zamansa onuda yapmalıdır. Ancak teröre askeri operasyon yapılırken, ekonomiyi iyide denetim altına alarak saldırı şeklindeki tüm hamlelere müdahale etmelidir. Ekonomik savaş, tedbirlerle başlamalıdır.
Ekranlara çıkıp sadece karşıt görüşlük duygusu ile saldıran faizci model savunucularının bürokrasideki öğrencilerine de dikkat edilmelidir. Çoğu mesajlar bürokrasiye onların üzerinden veriliyor.
Ekonomik model konusunda artık Türkiye yol ayrımındadır. Kenevir konusundaki hükumetimizin attığı olumlu adımlar gibi; YEM( Yeni Ekonomik Model) uygulaması kaçınılmazdır.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi