Daha önce kadın sporcularımızla ilgili değerlendirmelerimiz olmuştu. Bunların bir kısmı, kadın sporcuların giysilerinin İslam’ın örtünme kurallarına aykırılığı sebebiyle yapılan temelde haklı eleştirilere uygulanan linç sebebiyle savunma amaçlı olmuştu. Bu defa konuya doğrudan girmek istiyorum.
Önce şu gerçeği tesbit edelim: Biz jakoben laikliğin hayatımıza egemen kılındığı bir toplum düzeni içinde yaşıyoruz. Eğitimden, ekonomiden ve hukuktan modern biçimiyle küfür-şirk fışkırıyor. İslam’a göre bir çok yönüyle zulüm olan bu düzenden şikâyet edenimiz de yok. İmanlarımız tehlikede ama umursamıyoruz.
Siyasilerimiz İslam dışı uygulamanın içinde. Müsiat ve Askon üyelerimiz dahil iş adamalarımızın çok büyük çoğunluğu bankalardan faizle borçlanan modern dilenciler olarak ortada dolaşıyor. Çocuklarımız veya torunlarımızın bir kısmı yarı üryan olarak ormanlarımızdan beter mânen yanıyor.
Bilgi ve bilinç yoksulluğuna dayalı utanmazlığımıza bakmadan bir yerde bir başarı gördüğümüzde hemen ciddi Müslüman kesiliyoruz. Kendimizi ve onayladığımız sistemi yereceğimiz yerde başarılı kızlarımız üzerinden nefret saçıcı eleştiriler yapıyoruz. İstisnalarımız bir tarafa, münafıkça bir tutum içindeyiz.
Aldıkları madalyalardan ötürü kadın boksörlerimizi ve diğer kadın sporcularımızı tebrik ediyorum.
Olimpiyatlarda madalya almak öyle sıradan çalışmalarla kazanılacak başarılar değil. Büyük emekler verilmiş. Bunları görememek hamakattir.
Buraya kadar tamam. Ama toplumsal olaylardan hareketle İslamî yaşam ölçülerini öğretmek ve hatırlatmak konumunda olan bizler bu gibi vesilelerle sporcuları dahil kadınlarımızı cinsel obje olmaktan çıkaracak ve onlara asalet kazandıracak olan tesettürü gündeme getirmeyelim mi? Sporcuların şahıslarını konu edinmeden testtürsüzlüğe değinmeyelim mi?
Tesettürlü olarak yapılabilecek olsa bile örneğin insanın en aziz organı olan yüzünü darbeleten, ölüm ve sakatlık tehlikesi içeren boks sporunun onaylanamayacağını dile getirmeyelim mi?
İslam boks, pankreas, motosiklet yarışları ve hayvan döğüştürmeleri dışında hemen hemen bütün spor dallarını onaylar.
Bak:
Tesettür gibi boks konusunu da defalarca yazdık. Bunlardan birini sunuyorum:
TRT 1 de bir Şampiyon diye bir dizi başladı. Dizi filmin kahramanı Şampiyon bir boksördür. Şampiyonluğunu, yumruklarıyla ölümüne sebep olduğu şampiyon bir boksörü mağlup ederek kazanmıştır.
Şampiyon filmi doğal olarak İslâmî duyarlılığı olan insanların “ Bu spor dalı caiz midir? “ sorusunu gündeme taşımıştır.
Sabah namazlarını Emirgan camiinde kılar ve bazen de kıldırırım. Bir sabah namazını kıldırırken Araf sûresinini 89. âyetini de içine bir bölüm okumuştum. Bu âyette Hz. Şuayb Peygamberin dilinden şöyle bir dua yer alır:
“…Rabbimiz, sınırsız bilgisiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz de Allah’a güvenmişiz. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçek olan neyse onu ortaya çıkar. Çünkü hakkı ortaya çıkaranların en hayırlısı sensin.”
O sabah emniyet mensubu Dünya şampiyonu boksör Kemal Sonunur da namazdaydı. Ben yukarıda anlamı sunulan duayı içeren ayeti namazda okuyunca duygulandı ve maziyi çağrıştırdı. Namazdan sonra ayak üzere yaptığımız sohbette şöyle dedi:
Ben de kendisine, o dönemde sizinle görüşebilseydik ‘ Ben de size mânen güç kaynağı olacak bir dua öğütlerdim, ‘ dedim ve şöylece devam ettim:
Kemal bey sarsıldı ve itiraz sadedinde bir şeyler söyleyince bazı açıklamalar yaptım. O açıklamaları daha sonra Fetvaiste isimli sitemde sorulan soruya cevap olarak verdim. Şimdi sizlere bu cevabımı sunuyorum:
Bismillah… Sporlar üzerinde çalışma yapan bir insan olarak boksa caizdir diyemem. Haram olduğunu da söyleyebilirim. Çünkü Peygamberimiz “Sakın ha yüze vurmayınız.” buyurarak kesin bir yasak getirmiştir. (Müsned 4/447)
Peygamberimiz değil insanların yüzüne vurulmasını hayvanların yüzüne vurulmasını, yüzünden dağlanmasını ve hayvanların dövüştürülmesini bile yasaklamıştır.
Yüz Kur’ân dilinde insanı temsil eder. (A.İmra, 3/106,107) İnsan denilen müstesna varlığın yüzüne vurulması hiçbir şekilde onaylanmaz. Kaldı ki boksta bir tür işkence edilerek yüzlerin ne hale getirildiğini hattâ beyin kanaması ile felçlere ve de ölümlere sebebiyet verildiğini biliyoruz.
14 asırlık İslâm Medeniyeti’nde özetlediğimiz gerekçelerle olacak boks benzeri bir spor, hatta harp sporuna dahi yer verilmemiştir.
Bu tür sporlar karşı tarafa zarar vermeyi amaç haline getirerek insanın ruh dünyasını da etkileyebilir ve onu acımasızlaştırabilir. Kaçınılmasını öğütlerim.
Ali Rıza DEMİRCAN
pankreas organ ismi spor dalı değil.