İTÜ Meteoroloji Mühendisi ve Afet Yönetim Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu:
“Doğa kaynaklı tüm afetlere yönelik çocuklara eğitim verilip; anaokulu ve ilköğretim seviyesinden başlanarak öğretilmelidir. Yeri geldiğince, beden eğitimi, müzik ve resim dahil tüm derslerde afetlere karşı korunma bilincini vermemiz gerek”
AA – İTÜ Meteoroloji Mühendisi ve Afet Yönetim Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, doğa kaynaklı tüm afetlere yönelik çocuklara eğitim verilmesi gerektiğini belirterek, “Yeri geldiğince, beden eğitimi, müzik ve resim dahil tüm derslerde afetlere karşı korunma bilincini vermemiz gerek.” ifadelerini kullandı.
İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji açıklamasına göre, dünyada her yıl birbirinden farklı doğal afetler yaşanıyor ve bu afetler toplumlar üzerinde birtakım etkiler bırakıyor. Çocuklar ve ergenler bu afetlere doğrudan maruz kaldıklarında ya da bu olaylardan haberdar olduklarında olumsuz etkilenebiliyor. Bu etkiyi yaşayan bireylerin, daha önce gözlenmeyen davranışları göstermesi ya da farklı duygu durumları içinde olması olası ve normal bir durum.
Açıklamada görüşlerine yer verilen İTÜ Meteoroloji Mühendisi ve Afet Yönetim Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, öncelikli olarak doğru afet bilinci oluşturulmasının önemli olduğunu belirterek, “Doğa kaynaklı tüm afetlere yönelik çocuklara eğitim verilip; anaokulu ve ilköğretim seviyesinden başlanarak öğretilmelidir. Yeri geldiğince, beden eğitimi, müzik ve resim dahil tüm derslerde afetlere karşı korunma bilincini vermemiz gerek. Bilimsel ve kapsamlı şekilde doğayı tanımak, olası tehlikelerini bilmek ve neler yapılabileceğini öğretmek şart.” değerlendirmesinde bulundu.
Doğal afetlerin çocuklar ve ergen bireyler üzerindeki fiziksel, sosyal, davranışsal ve psikolojik olumsuz etkilerinin azaltılabilmesi için ise İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Rehberlik Bölümü, ailelere şunları tavsiye etti:
“Toplum olarak bilinçli davranılmalı ve doğru kaynaklardan bilgi paylaşımında bulunulmalıdır. Özellikle sosyal medyada dolaşan olumsuz görselleri, yanlış bilgileri, çocuğun görmemesi için önlemler alınmalıdır. Gençlerin ve çocukların bilgi ve deneyimleri, yetişkinlere göre daha sınırlı olduğu için daha çok korkabilir ve daha olumsuz etkilenebilirler. Yapılan konuşmalarda dikkatli olmak, faydalıdır.
Yaşanan afetle ilgili çocuk ve ergenlerin gelişim düzeylerine uygun olarak, doğru bir şekilde açıklama yapılmalıdır. ‘Bir daha doğal afet olmayacak’ yerine ‘doğal afetler ülkemizde olabilir ama bizler tedbirlerimizi alacağız ve doğal afetlerin etkilerini en aza indireceğiz’ mesajı verilmelidir. Doğal afetlerle karşılaşıldığında neler yapılması gerektiği ile ilgili aile toplantıları yapılmalıdır. Doğal afetler esnasında neler yapılması gerektiği hakkında bilgi sahibi olan çocukların afet anında süreci yönetmesi kolaylaşacaktır.”
İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Rehberlik Bölümü’nün tavsiyeleri arasında şunlar da yer aldı:
“Çocuğunuzun beden sınırlarına dikkat ederek fiziksel temasınızı artırın. Yaşı kaç olursa olsun güvende hissetme ihtiyacı olan çocuğunuzla temas kurun ve sevginizi gösterin. Ayrıca çocukla daha önce zor zamanlar yaşadığında onlarla nasıl başa çıktığı konusunda sohbet etmek, başa çıkma yöntemlerini vurgulamak; psikolojik dayanıklılığını geliştirmek konusunda destekleyici olacaktır. Çocukları ve ergenleri duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri için teşvik edin. Yaşadıkları duyguları tarif edilebilmeleri için onları destekleyin.
Eğer yaş olarak küçük ise yaşadığı duyguyu resmetmesini isteyin. Çocukların duygularını açıklaması zaman alabilir; onları zorlamayın, konuşması için ısrarcı olmayın, sakin ve anlayışlı yaklaşın. Çocuklarla beraber gelişim düzeylerine uygun oyun oynamak, resim yapmak, onlara hikâye ve masal anlatmak onları rahatlatabilir ve duygularını daha kolay ifade etmelerini sağlayabilir. Afet sonrası rutinlerinize dönmeye çalışın. Günlük düzeni koruyarak çocuklara yaşına uygun sorumluluklar vererek hayata uyum sağlamalarını destekleyin. Bu durum, sürecin geçtiğini hissettirerek güven verir.”
Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Çocuklarda ve ergenlerde bazı belirtilerin afet sonrası kısa süreli olarak görülmesi doğaldır. Bu belirtilerin daha sonradan azalarak yok olması beklenir. Eğer belirtiler azalmıyor ve şiddetini arttırıyorsa mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. Bu belirtiler şunlardır: Ebeveynden ayrılmak istememe, okula gitmek ya da arkadaşlarıyla zaman geçirmek istememe.
Nedensiz bedensel şikayetler; Karın ağrısı, baş ağrısı, baş dönmesi, ateş, kusma gibi. Kendinden küçük yaştaki çocukların davranışlarını gösterme (bebeksi konuşma, parmak emme gibi). Uyku düzeninde bozulma, kâbus görme, uykuda çığlık atma, yatağını ıslatma. Yorgunluk ve halsizlik. Çabuk öfkelenme. Dikkatini toplamada güçlük, aşırı hareketlenme, huzursuzluk. İçine kapanma, kayıplara aşırı bağlanma, kolayca ağlama. Yaşanan afetle ilgili günlük hayatı etkileyen korkular.
Yaşanan bu durumun geçici olduğunu kabul etmek, süreci en az hasarla atlatabilmek için önemlidir. Çocuğunuzu destekleyebilmeniz için kendi duygu ve düşüncenizin farkında olmalı ve kontrolü en azından çocukların yanında korumaya çalışmanız gerekmektedir. Unutmayın ki çocuğunuz sizin her davranışınızı izliyor ve sizi örnek alıyor. Eğer durumla başa çıkmada zorlanıyorsanız uzman desteği almayı ihmal etmeyin.”