islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5366
EURO
36,1636
ALTIN
2.956,01
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

İSLAMİLİK ÜZERİNE

İSLAMİLİK ÜZERİNE
20 Ağustos 2021 08:00
A+
A-

Prof. Dr. Mustafa TEKİN

Son dönemlerde aktüel olaylar üzerine yapılan yorumlar, özellikle islamilik konusunda zihinlerin ne kadar karmaşık olduğunu gösterdi. Bu karmaşıklığı çözümleyebileceğimiz en aktüel olay Afganistan’dan Türkiye’ye gelen mülteciler ve Afganistan’da Taliban yönetiminin ülkede tümüyle iktidarı ele geçirmesi.

 Afganistan 1970’li yılların sonunda Rusya ile savaşmaya başladı. Dokuz yılı aşkın süren savaşın sonunda, Afganlılar Rusya’yı dize getirdiler. Fakat ülkenin kendi içindeki iktidar savaşı ve iç sorunlar o günden bu yana devam etmektedir. Aslında Batı dışı toplumların maruz kaldığı sömürünün bir şekilde göründüğü ülkelerden birisidir Afganistan.

Modern ve post modern kolonyalizm başta Müslüman toplumlar olmak üzere üçüncü dünya denilen ülkelerin muvazenesini ciddi anlamda bozmuştur. Özellikle post kolonyal süreç, bu Müslüman ülkelerde iç savaş, ekonomik sömürü ve dışarıdan güdümlü yönetimlerle devam etmektedir. Nitekim Yemen, Tunus, Mısır gibi ülkelerde bu güdümlü yönetimler, aynı zamanda ekonomik bölüşüm ve refah konusunda kendi insanlarını ezdiler. Diğer birtakım ülkelerde ciddi zulümler yaşandı ki, büyük oranda insan hakları ihlallerinin derinliğini tanımlamaktadır.

Tüm bunlar karşısında Müslüman toplumlarda gelişen reflekslerde belirleyici olan birkaç nitelik görünür olmuştur. Bunlardan ilki, modern Avrupa devletlerinin sömürge politikaları ile bunların Müslüman toplumlardaki içsel uygulamaları reaksiyoner tavırları ortaya çıkarmıştır. Bu reaksiyoner tavırlar Taliban’dan Işid’e kadar hareketler içinde gözlemlenmektedir. İkincisi, bu hareketler Müslüman toplumlarda iki ana referans üzerinden söylem üretmektedirler. Bunlar İslami ve milliyetçi (Ya da ulusçu) söylemlerdir. Aslında bu söylemler Müslüman toplumların dışarıdan gelen sömürgeci tavırlara karşı elindeki imkânları ifade etmektedir.

Fakat İslam ilik söylemi reaksiyoner tavırlarla birleşince, Müslüman toplumların sömürgecilikle baş edecek araçlarını tümüyle elinden almıştır. Tarihsel sürece bakıldığında gerek Müslümanların gerekse batılıların geçmişte dünyayı kuşatabilmesi ancak bilgi ve düşünce üretimi ile mümkün olmuştur. Bir başka deyişle, insanlık sorunlarının entelektüalite ile halledilmesi yoluna girilmiştir.

Bugüne bakıldığında sömürgeci süreçleri yaşamış Müslüman toplumların buradaki “yenilgi” ve “dünyaya yetememe” gibi negatif duyguları bir şekilde islamilik görüntüsü altında güç gösterisi ile telafi etme yoluna gittiklerini görmekteyiz. Nitekim Taliban yönetiminin iktidarı kazanması sonrasında ellerinde silahlarla dünyaya verdikleri fotoğraflar, zaten batılıların İslam’a dair negatif söylemlerini doğrulamaktadır. Diğer yandan ülkeden kaçmaya çalışan Afganlı insanların uçak pistindeki görüntüleri, Taliban’ın yönetimde bir rızadan ziyade kaygı ürettiğinin göstergesidir.

Diğer Müslüman ülkelerde Taliban yönetimine dair iki refleks geliştiğini görmekteyiz. Birincisi, Taliban yönetimini negatifleyen söylemler. İkincisi de, aslında çoğu zaman reaksiyoner bir tavırla Taliban’ın İslamiliğini savunanlar. Türkiye’de buna yönelik geliştirilen söylemler, aslında toplumumuzun farklı sorunlara yaklaşımındaki tipik resmini vermektedir.

Kendi ülkesinde yaşamak istemeyen ve daha iyi yaşam şartları aramak üzere göç eden Afganlılar, Taliban yönetimi için iyi bir resim değildir. Güvenlikten, beslenme ve iyi yönetime kadar bir dizi sorunla ilgili Taliban yönetimi geçmiş tecrübesinde iyi bir resim verememiştir.

Bir ülkede yönetime en geniş halk kesimlerinin katılımı, rıza üretimi barış için önemlidir. Ancak Müslümanlar bu içeriği ıskalayarak demokrasinin haram olup olmadığını tartışmaktadırlar. Bir ülkede herkes için kanun karşısında eşitlik ve adalet elzemdir. Fakat Müslümanlar islamiliği adalet üzerinden değil elbiseler ve görüntüler üzerinden tartışmaktadırlar. Dolayısıyla bir ilkeden hareket ederek meselelere yaklaşım berhava olmaktadır. Nihayetinde mevcut verilere göre uyuşturucu üretimi ve ticaretinde Afganistan’ın önde geldiği bilinmektedir. Şimdi burada hangi ilkeden bahsedeceğiz?

Müslümanların sömürgecilik ve Batı karşısındaki yenilmişliklerini biliyoruz. Bunu gerçekle örtüşmeyen güç fotoğrafları ve şekilci islamilik görüntüleri ile telafi etmeye çalıştıkları ortadadır. Hâlbuki Batı ile başa çıkabilmenin yolu, insanlık değerlerini yeniden etkin kılabilecek bir entelektüalite ve pratik üretmekten geçer.       

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.