Sabah Gazetesi yazarı Melih Altınok 06 Eylül 2021 tarihli ilginç yazısında aşı karşıtları için söylenenleri yerici bir üslupla şöylece dile getirdi:
“Kategorik aşı karşıtları için söylenmeyen kalmadı.
Hatta yalnızca onlar için değil…
Aşıyla ilgili şüpheni dile getiriyorsan, mRNA teknolojisinin mucidi Harvardlı bir profesör bile olsan Uludağ İlahiyat mezunu Ahmet Hakan tarafından bilim düşmanı, yobaz, lümpen ilan edilebilirsin.
Ya da güven vermeyen resmi istatistiklerden huylanıyorsan…
Sonuçları ve yan etkileri hâlâ sağlıklı bir aşı takip sistemiyle kayıt altına alınmayan sıvılariçin “görüp beklemek istiyorum” diyorsan…
Düz dünyacılarla ya da envai çeşit uçukla birlikte “aşı karşıtı” diye bir potaya atılıp linç edilmeyedavetiye çıkartmış oluyorsun.
Bir de konuşulmayanlar var…
Geçenlerde biri Brezilya’da 6’ncı dozunu olurken yakalanmış!
Bizim buralarda da sayıları hiç az değil…
Aşıların bulaşmayı engellemediğini üreticifirmalar da söylediği halde”Ben oldum siz de olacaksınız“diye kafa ütülüyor,hakaretler savuruyor,tehdit ediyorlar…
Fatih Altaylı gibi, “Ben enayi miyim, siz de enayi olacaksınız, adam olacaksınız” türünden samimi faşizan hüzünlerini dillendirenler hadineyse de…
Pandemide yüzlerindeki “muhalif” maskesini vestiyere asıp, “Devletin biyoiktidarının kestiği parmak acımaz” diye söylenmeye başlayan bağımlı devrimcilerin hali gerçekten içler acısı.
Tek savunmaları ise, “aşı olan koronayı daha hafif atlatıyor” iddiası…
Dolayısıyla, aşı olmayıp hastanelerdeki yükü arttırmaya kimsenin hakkı yokmuş.
Aralarında “kul hakkına girer” diyen bile var.
Belli ki birinci ve ikinci dozu olup üçüncüyü olmayanın da resmi olarak “aşısız” kayıtlarageçtiğinden bihaberler.
Sinovac üstüne bir doz da BioNTech’ten sonra yoğun bakımlık olanların hikayelerini duymamışlar…
Zira “zihinsel konforlarını” bozacak diye bilmekten, duymaktan korktuklarını düşünmek istemiyorum.
Çünkü korku en güçlü bağımlılıktır…
İlerledikçe kimini külliyen aşı karşıtı yapar kimini de aşı müptelası.
***
Mucidi, çok değerli bir yöntem olan PCR’ın ne yazık ki pandemilerde çalışmadığını söylüyormuş.
Boş verin, delidir deli… Baksanıza Nobel almış, fazla zekadan, normaldir…
Turisten PCR istenmiyormuş.
Misafirperver milletiz, idare edin.
İyi de aşılı da virüsü bulaştırıyor, onu ne yapacağız Sayın Bilim Kurulumuz?
Hangi mantıkla bu uygulamayı Sağlık Bakanlığı’na tavsiye ettiniz?
Madem tehlike bu kadar büyük… Ya aşılı diye PCR istenmeyen yolcu hastaysa? Uçağa temiz PCR testini ibraz ederek binmiş sağlıklı aşısızı feda etmiş olmuyor musunuz?
İnanın, bundan sonra göstereceğiniz istatistiklerde “hep aşısızlar pozitif çıkıyor” falan derseniz kimseyi inandırmazsınız.”