Op. Dr. Ünzile GİRİŞGİN
Jinekolojik masaya muayene için çıkan hemen hemen her hastam ”Keşke kadın olmasaydık, erkeklere bir şey olmuyor, ne rezillik varsa biz kadınlarda, ay Allah’ım nefret ediyorum şu masadan, kadınlık çok zor doktor hanım!” der dururlar.
Kadın olarak yaratıldığım için Yaradanım’a her daim hamd ettim.
Zor mu kadın olmak?
Cahiliye toplumlarında her daim çok zordur kız çocuk olmak, kadın olmak, yalnız yaşamak durumunda kalmak ya da dişi enerjinin kötüye kullanımı ile karşılaşmak, kandırılmak, aldatılmak gerçekten çok ağır yüktür kadınlarımız için.
Kimse kimsenin taşıdığı yükü bilmez. İnsanın insana zulmettiği yerdir bu dünya hayatı.
Erkekler için de hiçbir şey kolay değil aslında. Yüce Yaratıcının erkeğe yüklediği mesuliyet, adalet ve gayret çok çok daha ağırdır. Bunu çok az erkek başarabildiği için bugün dünyada ne hak ne hukuk ne sevgi ne de sıhhatli yaşam kalmıştır.
Kadın olmak aslında çok kolaydır. Anne olmak, regl, lohusalık ve insanı terbiye etmenin yükünü taşımak cennetle müjdelenmeye vesile olduğu için kadınlarımız mutludurlar. Eskiden daha da mutluydular Çünkü kadınlara duyulan sevgi ve hürmet fazlaydı.
Bugün dişi enerji daha çok cinsel enerji ve seks kaynağı gibi telakki edildiği için kadınlar ne anneliği ne de cinselliği doyumlu yaşayamıyorlar.
Dişil enerji hayatın her alanını kuşatır. Sevgi ve merhamet yüklüdür. Fedakârdır. Sevimli ve neşelidir. Dişil enerjisi yüksek olan kadınlar her yere, herkese pozitif katkı sunarlar. Enerjik ve mutludurlar. Daha sabırlı ve daha yapıcıdırlar.
Yüce Yaratıcımızın kadınlara verdiği böylesine muhteşem güzellikteki dişi enerjinin kullanımındaki incelikler toplumların huzur ve geleceğini de belirliyor aslında. İlimle, ibadetle zenginleşen dişil enerji çevresindeki her kişiye şifa sunar. Kocası, evlatları, akraba ve halkı için berekettir.
Prof. Dr. Münir Derman “Kadın nefsin vahdetinden yaratılmıştır. Sen bunun ne kadar kutlu bir makam olduğunu bilir misin? Kadın Allah’ın Hay esmasının yeryüzündeki tezgâhıdır. Bu makam erkeklere verilmemiştir. Kadınların Allah katındaki değerini eğer erkekler hakkı ile bilmiş olsalardı her gece hanımlarının ayaklarının altını öpmeden uyumazlardı. Kadınların haklarından korkup, titremeyen ve üzerine kadınların ahını alarak yaşayan erkekler bilselerdi ne çok şey kaybediyorlar ve yüzleri hiçbir daim gülmeyecek bunu yapmazlardı.
Maalesef kadınların çektiği acılar, döktükleri gözyaşları acaba sosyal yaşamdaki bunca sıkıntı ve ters giden işlerin de sebebi olabilir mi?
Kadınların öldürülmesi, kız çocuklarına yapılan negatif yaklaşımlar ne erkeklere ne de topluma hayır getirmiyor.
Kadınlarımız kendi dişil enerjilerini bastırmak, erkeklere karşı kendilerini erkek gibi güçlü olmaya mecbur kaldıkları için östrojen hormonunun, cazibeli yaratılmış bedenin, naif ruhun ve hassas kalbin dünyevi nimetlerinden mahrum kaldıkları gibi istemeden, fark edemeden uhrevi nimetleri de kaçırabilirler.
Netice olarak erkekler eril enerjinin hak ve hakikat için kullanımına muvaffak olamadıkça kadınlarımızın dişi enerjiye sahip çıkması ve doyasıya kadın gibi yaşamaları da imkân dâhilinde görünmüyor.
4 çocuk annesi olup çok ağır bir mesleği yürüten bir kadın olarak kendimi ve kızlarımı dişi enerjinin yansımaları ve bütünlüğü içerisinde yaşama yolunda emek versem de ne kadar başarılı olduğumu bilmiyorum.
Mutluyum. Rabbim bana bu cinsiyeti layık görmüş ve ben O’na şükrederim. Dişi enerjiyi ev ortamında baskılamayalım. Kız çocuklarımızı doğduklarına pişman edecek şekilde korkutmayalım. Sevgi cimriliğini terk edelim. Biz kadınlar sevgi, ilgi olmadan yaşayamayız. Hüzün bizim enerjimizi kırar. Kimseye hayrımız olmaz.
Kadının isteksiz ve mutsuz olduğu, kadının acı çektiği toplumlar acı çekmeye mahkûmdur. Adı ister Avrupa, ister ABD, isterse Türkiye olsun.
Allah zulmedenleri sevmez ve zulüm yıkıcıdır. Oysa dişi enerji hayat verir, can verir.
Erkeklere tepki olarak kendi dişiliğimizden vazgeçmemiz, kendimizi zorla güçlü göstermeye çalışmamız hem bedenimize hem de ruhumuza zarar veriyor. Pek çok ruhsal problemle karşı karşıya kaldığımız gibi meme ve yumurtalık hastalıkları da aşırı hüzün ve travmalarla bağlantılı bulunmuş.
Elimizden geldiğince birbirimize güzellikler sunmaya ve sıkıntılarımızı azaltmaya çalışmalıyız.
Sevgi ile kalın, sağlıklı yaşayın inşallah.