islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4889
EURO
36,2751
ALTIN
2.961,54
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

YENİ ÖĞRETİM YILI BAŞLARKEN ÜNİVERSİTELERİMİZDE GERİYE DÖNÜŞ TEHLİKESİ

YENİ ÖĞRETİM YILI BAŞLARKEN ÜNİVERSİTELERİMİZDE GERİYE DÖNÜŞ TEHLİKESİ
10 Eylül 2018 15:04
A+
A-

İnsanı yaratıp bir duyguyu, bir düşünceyi ifade etme yeteneği ile donatan ve ona bu yeteneğini kullanmayı öğreten Yüce Allah’tır. Rahmân Suresinin bu ilk ayetlerine göre öğrenmek de öğretmek de esas itibariyle ilahi kaynaklıdır.

Hz. Peygamber de “Ya alim ya ilim öğrenen ya dinleyen veya [bunları] seven ol. Sakın beşincisi olma; yoksa helak olursun!” buyurur. Şu halde İslam nazarında eğitim-öğretim insanoğlunun gerçekleştirmekle sorumlu olduğu en kutsal faaliyetlerdendir. Çünkü insanlığın ve toplumların hukuki, iktisadi, idari, siyasi ve hatta askeri bakımdan gelişmesi buna bağlıdır. Bilgi güçtür, ilerlemenin anahtarıdır; medeniyetler onunla kurulur, tarihe onunla müdahil olunur, Dünya onunla idare edilir. Gerçeğin bu yüzünü farkeden milletler ilköğretimden yükseköğretime kadar pek çok eğitim kurumu kurmuşlardır. Eskiden olduğu gibi, günümüzde de bu kurumların güçlü hale getirilmesi ve zirvede yer alması için kıyasıya bir yarış yapılmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde yükseköğretimin ulaşmaya çalıştığı bir zirve vardır. Temel hareket noktası hantallığı önlemek olan bu yürüyüşte sürati sağlayan ne varsa ondan yararlanılıyor. Bu amaçla, sistemler devlet merkezlilikten vatandaş merkezliliğe, Hoca merkezlilikten öğrenci merkezliliğe, oradan da interaktif sisteme, sınıf geçme sisteminden ders geçme sistemine, iki sömestrden üç ve hatta dört sömestre, oradan da yıl boyu eğitim modeline doğru evriliyor. Üniversiteler akademisyenlerinin iyi yetişmesi için türlü türlü programları devreye sokuyor. Üniversite Liderleri arı oğulu gibi çalışıyor, kurumlara ivme kazandırıyor, Dünyanın en gelişmiş Üniversiteleri içerisinde yer alabilmek için küresel yarışlarda öne geçme taktikleri uyguluyorlar.

Bize gelince, yıllardır demode ve atıl bir sistemi yürütmeye çalıştık. Sonra Devlet yetkilileri uyandılar, durumu ve onun doğuracağı tehlikeyi farkettiler, Üniversitelere yön vermeye çalıştılar. Fakat eski hantal sisteme alışmış olan Hocaları bir türlü aşamadılar. Üniversitelerimizde önemli bir yekuna tekabül eden bu Hocalarımız keyiflerinden ve rahatlarından ödün vermek istemediler, eskiyi ufak-tefek düzenlemelerle muhafaza etmede ısrarcı oldular.

Mesela, Devletimiz yaz okulu imkanı getirdi; onlar buna şiddetle karşı çıkıyorlar, bir dönemlik (üç ay) dersin bir buçuk ayda öğrenilemeyeceğini söylüyorlar, bunun yerine bütünleme sınavını öneriyorlar. Bu arkadaşlarımız itirazlarında başarılı da oluyorlar, bulundukları Üniversitelerde yaz okullarını kaldırtıyorlar, en azından öğrencinin başka bir Üniversiteden ders almasını engelliyorlar. Dahası, bu arkadaşlarımız öğrencinin alttan-üstten ders almasını da bir türlü kabullenemiyorlar, bunu mümkün olduğunca zorlaştırıyorlar, sınıf geçme sistemini fiilen geri getiriyorlar, başarılı öğrencinin önünü tıkamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bütün bunları da Devlet iradesine rağmen yapabiliyorlar. Halbuki yaz okulu öğrencinin eğitim-öğretimden ilgisini koparmamasını sağlar, ders saati olarak normal dönemle aynıdır, sadece belli miktarda ders alabileceği için öğrencinin derse yoğunlaşması daha yüksek düzeyde geçekleşir. Fakat istismar ederseniz istismara da açıktır. Ne var ki, aynı istismar kapıları normal dönemler için de açıktır. Ders geçme sistemi için de benzer şeyler söyleyebiliriz.

Bu gerçeklere rağmen pek çok Hocamız şu veya bu bahaneyle ıslah yolunu değil de ihlak yolunu tercih ettiler, zaman zaman aktif dirençler gösterseler de asıl dirençlerini iktidar yanlısı görünerek sergilediler, ilişkilerini kurumları geriletme yönünde kullandılar, hâlâ da öyle yapıyorlar. Oysa unutulmamalıdır ki, yenilik problemleri de beraberinde getirir. Moliere’in dediği gibi, “Güçlükler, başarının değerini artıran süslerdir.” Yiğitlik, problemleri görmezden gelmek değil, o süsleri takınmak, problemlerin üzerine giderek sistemi revize etmek ve Dünyanın önüne geçme stratejileri geliştirebilmektir. Aksi halde eğitimde yol alamayız, Dünya ile rekabet edemeyiz.

Yenilik karşıtı arkadaşlarımız yeniliğe gitmemek suretiyle problemlerin çıkmasına engel olmak istiyorlar. Yani rutinden başka iş yapmazsak sorun da çıkmaz havasındalar. Evet, bir açıdan doğru söylüyorlar; iş yapmazsanız ne başınız ağrır ne de rahatınız bozulur. Ama bu bir çözüm değil; ne kadar cilalarsanız cilalayın, rahmetli dedemin zamanındaki eski model otomobil benim ihtiyaçlarımı artık karşılamıyor, bana masraftan ve israftan başka bir katkı da sağlamıyor. Aynen bu metaforda olduğu gibi, Yükseköğretimin ancak beyin konforunu ve rahatını bozan fedakârların omuzlarında yükselebileceğini anlamamız gerekiyor.

Bizim artık geriye dönüş gibi bir lüksümüz yok. Atalarımızın dediği gibi, “Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı. Mevlânâ’nın yıllar ötesinden seslendiği gibi, “Dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” Rahmetli Erbakan Hocanın sık sık söylediği gibi, “Denemiş denenmez.” Biz geçmişten ders alırız, lakin denenmişle vakit kaybedemeyiz. Başarılı öğrencinin önünü tıkayan uygulamaları ise iyi niyetle bağdaştıramayız, aksine eğitim-öğretimimizin ve Büyük Medeniyet Yürüyüşümüzün önünde engel olarak görürüz.

Ülkemizdeki icranın en zirvedeki sorumlusu Sayın Cumhurbaşkanımız ve Bakanlar Kurulu’dur. Eminim, ellerinde Dünyadaki gelişmeleri gösteren raporlara sahiptirler. Şimdi bekleyip göreceğiz, Üniversitelerimizde yenilikleri devam mı ettirecekler, yoksa eskiye dönüşe müsaade mi edecekler?

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.