islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4847
EURO
36,2367
ALTIN
2.960,31
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

15 Temmuz şoku’nu değerlendirmek

15 Temmuz şoku’nu değerlendirmek
15 Temmuz 2017 07:09
A+
A-

15 Temmuz, hatıralarda kolay kolay silinmeyen bir gün.  O gün, insanların  normal hayatına bir müdahale yapılmıştı. Hayata, düşünceye ve  yaşama kararına bir  müdahale.. Bu müdahaleyi yapanlar, siyasi  bir gerekçeyle  ve güç  kullanarak bu müdahaleyi yapıyorlardı. Çünkü, dayanacakları  makul ve mantıki bir gerekçeleri yoktu.

Bazı düşünceleri veya anlayışları beğenmeyebilir ve onlara katılamayabilirsiniz. Ama, onları yok sayamaz ve hele  onların yaşama haklarını ellerinden alamazsınız.. İşte 15 Temmuz darbesine sebep olan mantık, böyle bir mantıktı. Yani, dayatmacı ve başkalarına söz ve yaşama hakkı tanımayan bir düşünce.. Siyasi ve sosyal tarihimiz, aslında bu  tür uygulamalara yabancı değil.

15 Temmuz, devletin içine sızmış; haktan ve dinden yana görünenlerin dine yakışmayan ve hatta dini dışlayan bir örgüt mantığıyla müesseselere hakim olup, ruh ve zihinleri prangaya vurma çabasının bir ürünüydü.  Bu düşüncenin içinde; marksistler, kapitalistler, faiz lobileri, bazı sosyal demokratlar, bazı kürtçüler, lezbiyenler, homoseksüeller ve İslamı anlamamış bir kısım ham müslümanlar vardı.

Bütün bu grupları, tek bir hedefte toplamak; ancak uluslararası bir projenin ürünü olabilirdi. Nitekim, 15 Temmuz gecesi ve sonrası, Avrupa ve Amerika’nın önde gelen sözüm ona araştırma ve yayın kuruluşları, bu darbenin ve oyunun ne kadar içinde olduklarını gösterdiler.

Olayı, uluslararası planda gerçekleştiren gelişmeler; daha sonraki  Avrupa’nın önce İslam, daha sonra ise Türkiye karşıtı  tavırları, yasakları ve teröristleri koruyucu  anlayış ve politikaları ile daha da belirgin hale geldi. İslamafobia ve Anti-Turkey  hedefe koyulmuştu.

Büyükada’da gizli toplantılar, Fetö’yü koruyan CIA’nın eski patronları, İsrail ve Yahudi lobisi ve daha sonra, Fetö Kumpanyası’nın  Amerikan siyaseti, Avrupa Üniversiteleri ve Yahudi kolejlere yaptığı bağış ve mali desteklerin ortaya koyduğu “dinler diyaloğu” ideali!..

Bütün iç ve dış düşmanların hazırladığı tezgah, 15 Temmuz’da halkın geleceğini, istikbalini ve imanını  muhafaza etme fedakarlığı ve kararlılığı ile  işlemedi.  Ama arkasında nice şehitler ve gaziler kaldı.  Bunun yanında, dünyaya da  gelmiş geçmiş  “en büyük halk hareketi” olarak önemli bir mesaj verildi.  Bütün diktatör ve onların destekçileri, bu mesajı  aldılar.

Aslında biz de sosyal bilimciler olarak şaşırdık ve çözülmeye başlayan sosyal bünyede, böyle bir “diriliş refleksi”nin olabileceğini tahmin edememiştik. Ama, ilahi kader; bizim bilmediğimiz nice dinamikleri hareket geçirmiş, onu farkettik.

Şu anda, İslam dünyasının “Müslüman görünümlü Vaiz ve hocalar” ile, nasıl bir beyin yıkama planının içine sokulduğunu hayretle izlemekteyiz. Emperyalizm, artık metodunu değiştirmiş ve toplumları, halkın dilini  konuşan  din adamları ile yozlaştırmaya başlamıştı. Sadece Türkiye’de değil, bütün İslam topraklarında, bu tür “sahte dini kurtarıcılar” üretilerek, halkın dini hassasiyetlerini istismar edilip, yeni tuzaklar ve yalanlar ile “sun’i bir dünya”yı  empoze etme çalışmaları yürütülüyor.

Özellikle, bu sahte kurtarıcılara bağlanıp, onu bilinçsizce takip ederek, kendilerini ona feda edenlerin önemli kısmı, doğrudan hainlik yapmamalarına rağmen hapishanelerde bulunmaktadır. Ve bu durum, bana göre “mağduriyetten önemli bir pay çıkarma” projesinin de bir parçasıdır. Dolayısıyla bu konu, ilgililerce dikkate alınmalıdır.

Bütün bu gelişmeler içinde, çuvaldızı kendimize batırarak; nasıl oldu da, önemli ve kilit noktalara gelen bu insanlar, bir felaketin senaryolarını rahatça hazırlayabildiler diye düşünmek önemli.

Halen, Uluslararası  ajan ve araştırma merkezlerinin kurguladığı ve planladığı bu örgütsel harekelere nasıl karşı çıkacağız sorusu, bana göre en önemli  konudur.

Bunun için de, birbirimizi severek ve değer vererek cümlesiyle başlamak istiyorum. Her türlü menfaat, siyasi rant, kişisel ikbal ve parti mantığı ile olaylara bakıp, kişileri “taraftarlıkları rozetleri ile değil”, kalpleri ile benimseyen bir anlayış, bizi bize  bağlayacak ve güçlendirecektir. Elbette ki, kendi inanç, ahlak ve kültür değerlerimizin rehberliği ile..

Allah, bir daha bu millete 15 Temmuzlar yaşatmasın..

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.