Hayat kitabımız Kur’an-ı Kerim, genel olarak mü’min erkek ve kadınların vasıflarını; “Namazlarında huşu içinde olanlar, boş ve faydasız şeylerden yüz çevirenler, zekât vazifelerini yerine getirenler, iffetlerini koruyanlar, emanet ve ahitlerine riayet edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar…” olarak sayar. (Bak: Müminûn:23/2-9;Tevbe:9/71)
Buna benzer özellikler ortaya koyan Kur’an, özelde “İdeal İnsan” olmak için Peygamber efendimizi model gösterir. Bir Müslümanın, tavrına ve ahlakına özenmesi, ona benzemek için çaba göstermesi gereken kişi Peygamberimizdir. Rabbimiz, Rasûlullah’ın güzel bir örnek olduğunu Kur’an’da şöyle bildirmektedir:
“Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Rasûlü’nde güzel bir örnek vardır.” (Ahzab: 33/21)
Model gösterilen Peygamberimizin de “Sen yüce bir ahlaka sahipsin” (Kalem:68/4) buyrularak ahlakî karakteri öne çıkarılır. İşte Kur’an’ın istediği “İdeal Müslüman insanın” başvuracağı adres de budur. Kendine Rasulullah’ı (s.a.v) model alan Müslüman, Kur’an’ın istediği insandır. Çünkü Peygamber efendimiz, Kur’an’ın ete-kemiğe bürünmüş şeklidir. O’nun ahlakını soranlara Hz. Aişe validemiz, “Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz?” derken bu gerçeğe işaret ediyordu.
İşte Kur’an’ın “Yüce ahlak üzeresin” diye vasfettiği o Rasûl: “Kimsenin sözünü kesmezdi. Konuşmasını yarıda bırakmazdı. Konuştuğu kişi sözünü bitirmeden yahut gitmek üzere ayağa kalkmadan sohbetine devam ederdi.” (Konyalı Mehmed Vehbi, Tam Metni Sahih-i Buhari, c.4, s.340, Üçdal Neşriyat, İstanbul 1993)
O Rasûl’ün konuşmaları her zaman insanlara Allah’ı, O’nun gücünü ve büyüklüğünü hatırlatırdı. Daima Allah’a çağıran, insanlara Allah’ı sevdiren ve O’ndan korkup sakınmalarına vesile olan bir üslup kullanırdı. Peygamberimizi örnek alan Müslümanın her konuşmasından da Allah hatırlanmalıdır.
Ayrıca O Rasûl’e uyanlar, insanları O’nun gibi uyaran ve onlara müjdeler veren kişiler olmalıdır. Karamsar, bıkkın, ümitsiz ve tükenmiş bir profil çizmemelidir. Nitekim Peygamberimiz (sav) de ümmetine müjde verenlerden olmalarını şöyle buyurmuştur: “Kolaylaştırın, güçleştirmeyin. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Birbirinizle iyi geçinin, ihtilafa düşmeyin.” (Buhari, İlim,11; Cihad, 164)
Yine O Rasûl, son derece ince düşünceli, nezaketli, sabırlı, hoşgörülü, içli ve medeni bir insandır. Hem bir peygamber olması, hem devlet başkanı olması itibariyle, her kesimden insanla irtibat halinde olmuştur. Devlet ve kabile reislerinden zenginlerle, fakir, zayıf, kimsesiz yetimlerden kadın ve çocuklara kadar herkesle görüşmüştür. Tüm sosyal yapıları, yaşayış tarzları, huyları, alışkanlıkları birbirinden tamamen farklı insanlarla, her alanda diyalog kurmuştur. Hepsinin gönlünü hoş tutmuş, her birine karşı nezaketli, sabırlı, anlayışlı bir tavır sergilemiştir. Yanında çekingen duran ve heyecanlananlara karşı da “Ben, Mekke’de kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum”. Diyerek korkulan, çekinilen bir kral olmadığını vurgulamıştır.
Yine O Rasûl, “Muhammedü’l Emin” ismiyle şöhret bulmuş idi. Müşriklerin bile emanetlerini getirip teslim ettiği bir güven kaynağı idi.
İşte Kur’an’ın öngördüğü “ideal insan” karakter yapısı, Rasûlullah’ın modelliğinde kendini göstermektedir. Öyleyse Müslüman insanın modeli, Kur’an’da örnek alınması gerektiği söylenen Peygamberimizdir.
Yanlış adreslere gidilmemelidir.
Rasûlullah’ı rol model edinmeyen insanın karakterinde; alaycı, kırıcı ve basit espriler, hikmetsiz ve boş konuşmalar, soğuk ve donuk konuşma üslubu, tartışmacı ve kavgacı bir yapı, samimiyetsiz, yapmacık mimikler, sürekli kendinden bahsetme, kendini övme, karamsar, şikâyetçi bir üslup vardır. Nefsinin isteklerine boyun eğen, adaleti kendi menfaatleri ölçüsünde gözeten, agresif ve sinirli hareketler, kaba, görgüsüz, güven vermeyen tavırlar, sorumsuz ve bilinçsiz davranışlar mevcuttur. Bencil, menfaatçi, karşılık bekleyen bir anlayış, kibirli, egoist, kadınları bir eşya gibi görme ve aşağılama, eleştiriye ve değişime kapalı, estetik değerlerden yoksun, temizlikten uzak bir yapı kök salmıştır.
Peygamberi model alan bir Müslümanın karakterinde; onure edici espriler, övücü sözler, Allah’ı hatırlatan faydalı konuşmalar, güler yüzlü, samimi ve cana yakın, uzlaşmacı ve barışçıl yapı, doğal mimikler, hakedenleri övme, ümitvar, müjdeleyici bir üslup vardır. Vicdanıyla hareket eden, adaleti her durumda gözeten, sakin ve ölçülü hareketler mevcuttur. Nezaketli, ince düşünceli, güven verici tavırlar, sorumlu ve bilinçli davranışlar, fedakâr, karşılıksız iyilik yapan bir anlayış, mütevazı ve mülayim, kadınlara değer verme ve saygı duyma, eleştiriye ve değişime açık, estetik yönü gelişmiş, temizlikten anlayan bir karakter yapısı mevcuttur.
Sonuç olarak deriz ki; dünyanın huzur ve barış dolu geleceği için, peygamber ahlakıyla ahlaklanmış inançlı ve güzel huylu nesiller yetiştirmeye gayret etmek gerekir. Bu amaçla yetişme çağında olan çocuklara, başta Peygamberimiz (s.a.v) olmak üzere tüm peygamberleri Kuran’da anlatılan üstün yönleriyle tanıtmak, Kuran ahlakının gereği olan güzel davranışları öğütlemek gerekmektedir. Bu konuda aileler başta olmak üzere, eğitimciler, gazeteciler, köşe yazarları ve televizyonculara önemli sorumluluklar düşmektedir. İnançlı, vatansever, ahlaklı, dürüst nesillerin yetişmesi, hem toplumların, hem tüm dünyanın refahı için mutlak zorunluluktur.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi