Doğruluk: Söz ve davranışlarda, dinin tespit ettiği prensiplere uygun davranma ve söz ile davranışın bir olma halidir. Doğruluk, sağlıklı bir toplum yapısının temel taşı, yalancılığın da zıddıdır.
Bir memleketin iktisadî kalkınması, doğruluk ve güven esasına bağlıdır. Yani doğruluk güven ortamını sağlar. Güven ortamında küçük sermayeler bir araya gelmek suretiyle, memleketin kalkınmasına katkıda bulunurlar.
Bizim dinimiz, yalanı, aldatmayı, ölçü ve tartılarda hile yapmayı kesinlikle yasaklamış, hakikati, doğruluğu ve hakkı söylemeye büyük önem vermiştir.
Müslüman demek her konuda doğruluktan ayrılmayan kimse demektir. Çünkü doğruluk; Onurlu yaşamanın ilacı, kurtuluşun anahtarı, hidayetin gereği, imanın sönmeyen gür sesi, rahmet ve bereketin kapısı demektir.
Doğruları metheden ayet-i kerimelerde:
“Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar cennet ehlidirler. Yapmakta olduklarına karşılık orada ebedî kalacaklardır.” Buyrulmaktadır.( Ahkâf Suresi 46/ 13-14)
Beş vakit namazda okuduğumuz Fatiha Suresinde Yüce Rabbimiz,
“Bizi dosdoğru yola ilet…” diye dua etmemizi emretmektedir.
Sevgili peygamberimizin;
“Beni Hud suresi kocalttı” dediği ayet-i kerimede,
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” denilmektedir. ( Hud,Suresi 11/112)
Bu emir, Onun şahsında bütün müminlere hitap etmektedir. Çünkü Onun endişesi nefsi için değil, bilakis ümmetleri içindir.
Mümin, inancında, ibadetinde, niyetinde, dostluk ve arkadaşlık ilişkilerinde doğru olduğu gibi, sosyal hayatındaki alış verişinde ve yapmış olduğu kamu görevinde de doğruluğu tatbik etmek zorundadır. Zira ayet-i kerimede:
“Doğru erkekler ve doğru kadınlar için Allah, bağışlanma ve büyük ecir hazırlamıştır.”Buyrulmaktadır.(Ahzab sûresi 33/ 35)
İmanın tesiri davranışa yansımazsa, davranışın tesiri, imanı esir edecektir. Yani inandığı gibi yaşamayı terk eden insan, yaşadığı gibi inanmak zorunda kalacak ki, bu durum Mümin için manevi bir felaket demektir. Cenneti özleyen insanların iyilikten ayrılmaması gerekir. Bununla ilgili bir hadis-i şerifte:
“Doğruluk insanı iyiliğe, iyilikte cennete götürür.” Buyrulmuştur. (Buharî, Edeb; Müslim, Birr; Tirmizî, Birr)
Doğru çalışmanın egemen olduğu toplumlarda, kaliteli ve sağlıklı mal, eşya ve ürünler üretilir, binalar inşa edilir. Kalitesiz çürük sağlıksız ve hileli mallar üretilmez.
Doğruluktan sapanlar, kâr ettiklerini zannetmesinler. Zira ayet-i kerimede:
“Ayetlerimiz hakkında doğruluktan ayrılıp eğriliğe sapanlar bize gizli kalmaz. O halde, ateşin içine atılan mı daha iyidir, yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi? Dilediğinizi yapın! Kuşkusuz O, yaptıklarınızı görmektedir. Buyrulmaktadır. (Fussılet Suresi 41/40)
Yani doğruluğu kötüleyip, Ayetleri de menfaatine göre tahrif eden ve (riba faiz demek değildir faiz helaldır gibi) yanlış tevillere kalkışanları, Allah görüp gözetmektedir. Hesabını da Mahşerde soracaktır.
Kamil imana sahip olan mümin, özü, sözü ve muamelatı aynı olan kimse demektir. Yalan, hile, sahtekârlık ve aldatmanın her türlüsüne göz yummaz.
Dini, ırkı ve mezhebi ne olursa olsun, kimsenin izzet ve şerefine dil uzatmaz. Her işinde nefsini hesaba çeker. Hak ve hakikatin peşinden ayrılmaz. 25.11.2021
Ali KaraEmekli Müftü