Kur’an da ki bahsi geçen kıssaların tarihsel olmayıp insanlık yaşadıkça döngüsel bir özelliğe sahip olduğunu söylemek mümkündür. “Döngüsel”dir, derken tarihi süreç içerisinde tıpa tıp aynı olayların tekrarı yaşanacağı anlaşılmamalıdır. Fakat söz konusu kıssalar ve konular, insanlık var oldukca yaşanılan çağın sahip olduğu imkanları doğrultusunda farklı argümanlarla farklı alanlarda birden fazla çeşit olaylara işaret eder ve maksadını yansıtır.
Dünya var oldukça insanlık medeniyetinde yaşanacak olan olaylar karşısında nasıl bir vaziyet alınacağını ve taraf olunacağını işaret etmek maksadıyla anlatılan Talut ve Calut kıssası da bunlardan birisidir. Zalim Calut’un zulmünden kurtulmak isteyen o günkü toplum ısrarla başlarına bir önder gelmesini arzu etmektedir. Böyle bir ortamda ilginçtir ki toplum tarafından o günün maddeten güçlü olarak bilinen ve liderlik bekleyen insanların küçümsediği, hoşlarına gitmediği “Talut” isimli maddi bakımdan zengin olmayan ancak fiziken güçlü, kuvvetli, akıl ve zeka bakımından yönetim kabiliyeti bulunan, farkındalığa sahip olan bir kişinin toplumun lideri olduğundan bahsetmektedir. Herne kadar küçümseyeni ve istemeyeni olsada Talut o günün yeryüzü hakimiyetini elinde bulunduran zalim ve batıl düzenin yıkılması için gerekli alt yapı ve o günün teknolojik çalışmalarını elde etmek için millete liderlik yapmıştır. Gücü elinde bulunduran Calut’u yenmek ve yeryüzü hakimiyetine son vermek için yılmadan usanmadan her türlü zorlukları gögüslemek suretiyle hazılrık yapmıştır. Bu hazırlık safhasında da o günün şartlarında ki teknolojiyi üreten başarılı bir şahsiyet olan Davut isimli bir istisnai kişiliğe sahip bir insanla iktidarını güçlendirmiş tüm hazırlıklarını tamamlamış olarak Calut iktidarına son vermek için harekete geçmiştir. Liderliğini yaptığı devletini o günün hakim gücüne yani Caluta son darbeyi vuracak güce ulaşana kadar ki süreçte kendi taraftarlarının iktidar imkanlarından gayri meşru yollarla elde ettikleri menfaatler gereği Calut’la mücadele etmek istemedikleri ve bu tip insanların da sayıca fazla oldukları anlaşılmaktadır. Ancak Talut etrafında ki; batılı yok etmek ve hakkın hakimiyetini kendisine dava edinmiş adanmışlarla Calut’un karşısına çıkmıştır. Kur’an da bahsedildiği üzere neticesi zaferle sonuçlanan böyle bir mücadelenin geçmişte yaşandığını ve gelecekte de yaşanabileceği işaret edilmektedir. Talut ve Davut ile yaşanan bir sürecin Süleyman saltanatı gibi hakkın hakim olduğu dünya hakimiyetinin bir müjdesi olduğunu söylemek mümkündür. Kur’an’ın tarihselci değil maksatçı olduğundan yola çıkarak bahse konu edilen bu kıssanın çağımız versiyonunun yaşamakta olduğumuz yıllar olduğunu söylemek mümkündür.
Yüz elli yıldır dünyanın yaşadığı ve içerisinde bulunduğumuz yılların hakimi olan batıl düzenin bir Calut iktidarı olduğu apaçık ortadadır. İnsanlığın zulüm içerisinde inim inim inlediği, kan ve gözyaşının dinmediği, insanların birbirlerini boğazladığı inkar edilemez bir gerçektir. Bu çağın da Calut iktidarına son verecek bir Talut’u ve Davud’unun olmasından Kur’anda ki kıssasının maksat ve işaretinden dolayı zerre kadar şüphem yoktur. Çağımızda ki faizci kapitalist batıl Calut ve Deccal düzeninin yıkılmasının akabinde yani önümüzde çok yakın olan sibernetik çağda bir Süleyman saltanatının da doğacağını müjdelemek kahinlik olmasa gerektir.
Yüz yıl önce küresel haçlı batıl zihniyet tarafından varlığına son verilen Osmanlı Devletinin yıkılmasından sonra dünyada kurulan ve yüz yıldır devam eden Allahsız ve ahlaksız medeniyetin yıkılış sürecine girdiği ancak yerine gelecek olan küresel iktidarın aynı zihniyet tarafından sadece versiyon değişikliği ile sibernetik çağa adaptasyonu yapılmak suretiyle devamının önleneceği işaretlerini ülkemizde yaşamaktayız. Şimdilerde millet olarak çektiğimiz ekonomik sıkıntıların sebebi bu olsa gerektir. Bunun için Kur’an da bahse konu olan topluma Talut’u önder kılan ve Onada Davud’u bulduran sonrasında Calut iktidarına son verdiren İlahi kudret günümüz Talut ve Davut’u da görevlendirecek olup zalim kuresel iktidarı sona erdirecektir. Akabinde de Süleyman saltanatına benzer bir küresel iktidarı yeryüzüne hakim kılacaktır.
Kimbilir şimdilerde bu süreç Osmanlının bakiyesi Türkiye Cumhuriyeti önderliğinde işlemektedir. Ne mutlu günümüz Talut’un taraftarı olup da ırmaktan geçerken kana kana su içenlerden değil de ya bir avuç ya da hiç içmeyenlere! Ne mutlu deccalın yaklaşmakta olan yalancı cenneti metaverse bataklığında kaybolmayanlara!
Öyle bir zaman dilimi içerisindeyiz ki insanlık artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiş bulunmaktadır. Kur’an ifadesiyle bu yolun kaybedenleri çok olacaktır. Maalesef kazananları az olacaktır. Azda olsa bu gruba girebilmek için her zaman ifade ettiğimiz gibi Kur’anı, ayetler üzerinde tefekkür ederek okuyanların deccalın tuzağına düşmeyeceği, Kur-an’i hidayetin izini süreceği ve o yolda kendisini konumlandıracağından hiç şüphe etmesin.
Fehmi YAĞLI