Kardeş kıskançlığına sebep olmamak adına yapılan bir yanlış da yeni doğan bebeği sevmiyormuş gibi davranmaktır. Bu davranış şekli kapalı kapılar ardında bebeğin sevildiğini ve bunun Ondan saklanılması gerektiğini fark eden çocuk için daha büyük bir kıskanma sebebi, yeni doğan bebek için ise adaletsizlik olacaktır. Oysaki her canlının sevgiye ve özellikle bebeklerin dokunuşlara çok daha fazla ihtiyacı olduğunu anlatıp büyük çocukla birlikte yeni doğan kardeşi sevmek kıskançlığı azaltan doğru davranış şekli olacaktır. Kardeşi olsun ya da olmasın her çocuğa sevginin paylaşma ile azalmayacak bir duygu olduğu çocuğun kendi yaşantısından örnekler ile anlatılmalıdır.
Kıskançlık duygusu insanoğlunun fıtratında var olan ancak hem insanın kendi çabası hem de çevresel etkilerle törpülenip azalabilecek veya desteklenip çoğalabilecek bir duygudur. Yarattıklarını herkesten iyi bilen yüce yaratıcımız da bu durumu şu ayet-i kerim ile bildirmiştir.
“…Nefisler ise’kıskançlığa ve bencil tutkulara’ elverişli kılınmıştır. Eğer iyilik yapar ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah yaptıklarınızdan haberi olandır” (Nisa 4/128)
Kıskançlık duygusu yaşamın her döneminde görülebileceği gibi çocukluk döneminde biraz daha yoğun yaşanabilir. Genellikle çocuğun kıskançlık duygusu ile tanışması anne babaya olan sevgisinin sonucu olarak kardeşini kıskanmaya başlaması iledir. Doğal olarak ortaya çıkabilecek bu duyguyu engellemek veya en aza indirmek ebeveynlerin doğru tutumları ile olacaktır.
Yeni Doğan Kardeşi Kıskanma
Kıskançlık duygusu yeni doğan kardeş ile kendini göstermeye başlayacaktır. Çünkü anne ve baba yeni kardeş gelene kadar tüm ilgi ve sevgilerini çocuğun kendisine gösterirken artık bu ilgi ve sevgi bölünmeye başlayacaktır. Bunun için kardeş henüz doğmadan çocuğun bu yeni duruma hazırlanması gerekir. Ancak bu hazırlık çocukla gelecek kardeş hakkında uzun sohbetler edip Onu ikna etmeye çalışma şeklinde olmamalıdır. Çünkü çocukla yapılan ikna sohbetleri Onun farkında olmadığı yeni durum için endişe duymasına sebep olabileceği gibi ikna edilemez ise yeni kardeşin gelmeyebileceğini düşünmesine ve geldiği zaman ailesine kızmasına sebep olabilir. Bu yüzden çocuğu yeni kardeşe hazırlık süreci konuşmadan çok doğumdan sonra karşılaşılacak yenilikleri doğumdan önce hayata geçirmeye başlama ile olmalıdır. Yeni kardeş geldikten sonra çocuğun odası değişecek ise bu değişim kardeş gelmeden birkaç ay önce olmalıdır. Kardeşi doğana kadar ebeveynleri ile aynı odada yatan bir çocuğun yeri doğumdan sonra değiştirilmeye kalkılırsa çocuk bu durumu bebek yüzünden istenmeme olarak algılayacak ve bebeği kıskanacaktır. Yine kardeşi doğana dek bebek gibi davranılmış, kendi ihtiyaçlarını karşılamasına fırsat verilmemiş çocuktan bebek doğduktan sonra artık yaşına uygun davranmasını beklemek çocuk için bebekle birlikte gelen kabullenilmesi zor bir yenilik olacaktır. O yüzden çocuğa gelişimine uygun davranmak “ yapabileceğin konusunda sana güveniyorum “mesajı vermek doğru olacaktır.
Kardeş doğduktan sonra çocuğun kendini terkedilmiş hissetmemesi de oldukça önemlidir. Bu yüzden doğumdan sonra annenin azaltacağı sorumluluklar doğum öncesinde başlatılmalıdır. Mesela büyük çocuğun dersleri ile doğumdan sonra yeterinde ilgilenemeyecek anne bu sorumluluğu babaya doğumdan çok daha önce vermelidir. Kardeş doğduktan sonra ebeveynleri ile geçirdiği kaliteli vakti azalmayan ve hayatında önemli değişiklikler olmayan çocuk kardeşini daha çabuk kabullenecek ve sevecektir.
Kardeş kıskançlığına sebep olmamak adına yapılan bir yanlış da yeni doğan bebeği sevmiyormuş gibi davranmaktır. Bu davranış şekli kapalı kapılar ardında bebeğin sevildiğini ve bunun Ondan saklanılması gerektiğini fark eden çocuk için daha büyük bir kıskanma sebebi, yeni doğan bebek için ise adaletsizlik olacaktır. Oysaki her canlının sevgiye ve özellikle bebeklerin dokunuşlara çok daha fazla ihtiyacı olduğunu anlatıp büyük çocukla birlikte yeni doğan kardeşi sevmek kıskançlığı azaltan doğru davranış şekli olacaktır. Kardeşi olsun ya da olmasın her çocuğa sevginin paylaşma ile azalmayacak bir duygu olduğu çocuğun kendi yaşantısından örnekler ile anlatılmalıdır.
Kardeşler Arası Kıskançlık
Kardeşler arası kıskançlığın insanın yaratılışından beri sevgiyi paylaşamama ve rekabet gibi nedenlerle ortaya çıkabilecek bir duygu olduğu Kur’an- kerimin birçok ayetinde öğüt olarak insanoğluna bildirilmiştir.
Ademin İki Oğlu
“Onlara Âdem’in iki oğlunun kıssasını hakkıyla açıkla (çünkü onlar bu kıssanın tıpatıp uyduğu kimselerdir). Hani Âdem’in iki oğlu birer kurban takdim etmişlerdi de birinden kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen, diğerine;) seni mutlaka öldüreceğim’ dedi. Diğeri de Allah ancak emirleri ve yasaklarına aykırılıktan korkanların (kurbanını) kabul eder, dedi ve şöylece devam etti: Eğer sen, beni öldürmek için elini kaldırsan bile, ben seni öldürmek için elimi kaldıracak değilim. Çünkü ben Alemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım. Dilerim ki sen, kendi günahınla birlikte benim günahımı da yüklenesin ve sonra da Cehennemliklerden olasın. İşte zalimlerin cezası budur’ (Maide 5/27)
Yusufun Kardeşleri
“Andolsun ki, Yusuf ve kardeşleri kıssasında soranlara ibret alacak âyetler vardır. Onlar şöyle demişlerdi: Yusuf ve kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgili, biz ise güçlü bir grubuz. Doğrusu, babamız belli ki, çok açık bir yanılgı içindedir. Yusuf’u öldürün, ya da bir yere atın ki, babanızın sevgisi yalnızca size yönelsin… “ (Yusf 12/ 7-9)
Kur’ânî Öğütlerden Ders Almak
Kur’an-ı kerimin bu öğütlerden payımıza düşeni almak, kendi kardeş ilişkilerimizle örnek olmak ve evlatlarımızın ilişkilerinin daha iyi olması için üzerimize düşeni yapmak elbette ki görevimizdir. Ancak kardeşler arası kıskançlığın her zaman ebeveynlerin doğru davranışlarıyla düzeltilemeyeceğini davranışların en güzelini sergileyen Yakup peygamberin evlatlarının bile kıskançlığa düşebildiğini hatırlatarak, yapmaktan kaçınılması gereken durumlara değinelim.
Hatalarımız
Birçok ebeveynin çocuklarına örnek olması adına yaptıkları en büyük hatalardan biri kıyaslamadır. Anne-babalar zihinlerindeki çocuk kalıbına uygun çocuğunu diğeri ile kıyaslayarak –belki de onları motive ettiklerini düşünerek- faydalı olmaktan çok zarar vermektedirler.
“Abin hep sınıf birincisiydi senin aklın anca topta “, “Ablanın başarısını senden de bekliyoruz “..vs cümleleri ile sıklıkla kıyaslanan çocuklar, kıyaslandıkları kardeşleriniini kıskanabilecekleri gibi kendilerini de yetersiz hissedebilirler. Oysaki Şanı büyük olan Yüce Yaratıcımız her insanı çok özel ve çok farklı yaratmıştır. Herkes bu dünyaya çok farklı yeteneklerle donatılarak gelmiştir. Ebeveynlere düşen ise çocuklarının kendi istedikleri gibi olmalarını istemek yerine Onların un sahip oldukları yetenekleri fark edip, ortaya çıkarmaya çalışmaları olacaktır.
Ailelerin yanılgıya düştükleri diğer bir konuda çocukları arasında eşit davranmaya çalışmalarıdır. Oysaki eşitlik her zaman adalet demek değildir. 3 yaşındaki bir çocuğun 13 yaşındaki ağabeysine göre elbette ki daha fazla ilgiye ihtiyacı vardır. Ya da eşitlik adına karakterleri ve yetenekleri birbirinden farklı çocuklara aynı tepki ve davranışlarda bulunmak gelişen ve değişen şartlara rağmen eşitlik adına farklı kuşaklardaki kardeşlere aynı şartları sunma adil ve doğru davranış şekilleri olmayacaktır.
Erkek Çocuğu Tercih Cehaleti
Son olarak eski cahil Arap toplumlarından modern günümüz toplumuna kadar hemen hemen her toplumda görülmüş ve devam etmekte olan ancak inançlarımızda yer almayan erkek çocuğunu kız çocuğundan üstün görmenin, Yaratıcının vermediği hakları cinsiyetinden ötürü erkek çocuğa yüklemenin en büyük yanlış olduğunu hatırlatmak faydalı olacaktır.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi