Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 15 Aralık 2021’de Berlin’deki Reichstag binasında ilk hükümet açıklamasını yaptı.
Almanya’nın yeni Başbakanı Olaf Scholz’un Parlamento’ya verdiği ilk resmi brifingde yeni Alman hükûmetinin Çin’e karşı tavrının Merkel hükûmetinden farklı olacağını gösterdi. Ancak bazı gözlemciler Scholz’un de pragmatik davranarak Çin’dentavizler koparmak için bu politikayı gütmüş olabileceğni öne sürüyorlar. Ancak Alman devletinin ABD’nin fiili sömürgesi olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda bahsi geçen gözlemcilerin tahminlerinde yanılma oranlarının hayli yüksek olduğu dikkate alınması gerekiyor.
Alman medya organları da, Scholz’un Parlamento’ya verdiği brifingin, Çin konusunda Merkel modelinden ayrılmaya ve daha sert bir Çin politikasına işaret ettiğini bildirdi.
Scholz, Çarşamba günü, Scholz’un Sosyal Demokratlarını (SPD) Yeşiller ve liberal iş yanlısı Hür Demokrat Parti ile birleştiren üç partili bir koalisyon hükümetinin geçen hafta yemin etmesinin ardından Federal Meclis’e açılış konuşmasını yaptı. Konuşma, yeni hükümetin COVID-19 pandemisinden iklim değişikliğine ve dış politikalara kadar değişen konularla politika gündemini özetledi.
Çin’e atıfta bulunan Scholz, yeni hükümetin “Çin’deki insan hakları ihlallerine gözlerini kapamayacağını” ve aynı zamanda Çin’in önemli bir ekonomik ortak olduğunu söyledi. Scholz, “Çin politikamızı gerçek anlamda bulduğumuz Çin ile uyumlu hale getirmeliyiz” dedi ve pragmatik bir yaklaşım çağrısında bulundu.
Konuşması boyunca sürekli Çin’den sözeden Başbakan Scholz’un Selefi şansölye Angela Merkel’in yaklaşımından uzaklaşan daha sert bir Çin politikasının sinyalini vermiş oldu.
Ancak Çin Sosyal Bilimler Akademisi (CASS) Avrupa Çalışmaları Enstitüsü direktörü Feng Zhongping, Almanya’nın Çin politikasını değiştirip değiştirmeyeceğini ve değiştirecekse ne ölçüde değiştireceğini gözlemlemek için daha fazla zamana ihtiyaç olduğunu söyledi.
Çinli gazeteji li Feng ise olaya daha farklı açıdan bakarak şöyle değerlendiriyor:
“Önceki Merkel hükümetinin aksine, mevcut üç partili hükümetin başa çıkması gereken daha fazla iç ayrılık var. FeÇarşamba günü yaptığı konuşma, Scholz’un SPD’sinin Merkel’in Çin ile olan pragmatik politikasını sürdürmeyi tercih edeceği, ancak Yeşillerin Almanya’dan insan haklarına vurgu yapan daha radikal sesleri savunduğu için durumu yansıtıyor.”
Bilindiği gibi ABD ve Batı dünyası, Çin’i daha fazla sömürmek için Faşist Çin rejiminin baskı politikalarını bir şantaj aracı olarak kullanıyor.
CASS Avrupa Çalışmaları Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olan He Zhigao ise Çin medyasına verdiği demeçte, görevde olmaya alışmakta olan yeni Alman hükûmetinin dış politikalarını ayarlamak için daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu belirterek şunları söyledi:
“İnsan hakları konularındaki mevcut stres, yeni Alman hükümetinin önceki işbirlikleri sırasında Çin ve Almanya arasındaki görüş ayrılıkları olduğu için pragmatik yaklaşımını bir kenara atacağı anlamına gelmiyor. Anahtar, daha fazla işbirliği ararken farklılıklarla nasıl başa çıkılacağıdır – bu aynı zamanda Alman hükümeti için bir meydan okuma ve liderlerin siyasi bilgeliği için bir test olacaktır.”