islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5192
EURO
36,1876
ALTIN
2.964,12
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
9°C

İslâm Evrenseldir Derken

İslâm Evrenseldir Derken
8 Mayıs 2017 12:55
A+
A-

Allah’ın insanla son iletişimi, zaman içerisinde şekillenen şeriatlerin en son ve en ideal halini yansıttığını göstermektedir. Dolayısıyla yeryüzünde yaşayan insanları ıslah etmek ve felaha erdirmek amacıyla gelen şeriatlerin üst kimliği ile Hz. Muhammed’e gelen son şeriata bir bütün olarak İslam denilmiştir.

İnsanoğlu tarih boyu ürettiği bilgi ve gelişen bilişsel tekamülü ile hayatını kolaylaştıracak buluşlara imza atmış, buna bağlı olarak her dönemde ruhunu da tatmin edecek inançlar benimsemiştir. Bu tarihi seyirde insan kimi zaman sevgi, korku ve umutlarının bir ürünü olarak çeşitli ilahlar edinmiş, kimi zaman da peygamberler vesilesiyle yollarını aydınlatacak hakikati bulmuşlardır. Ancak her iki durumda da bu dini inançlar insanların bilinç düzeyine uygun form ve format ile gelişme göstermiştir. Bu noktadan baktığımızda son dinin, bilişsel olarak üstün bir seviyeyi yakalayan insan için en kamil ve tutarlılığını her daim sürdüren en disiplinli din olması gerekmektedir.

İslam dininin kendisinden önce indirilmiş tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarını tamamlayan ve onların yerine geçen bir niteliğe sahip olduğu görülmektedir. Kutsal kitaplardaki vurgular, aynı referans temeline sahip olup zaman içerisinde tahrif olanın yerine geçen onarıcı mesajlar mahiyetindedir. Son inen ilahi kitabın Kur’an olması ve üzerine yeni bir kitap gelmemesi, en son gelenin en kapsayıcı olmasını gerekli kılar. Nitekim İslam daha önceki şeriatlerin varisi olduğu için bir kitabın sonuç bölümü gibi kutsal kitapların tevhit mesajını özetleyen mahiyettedir.

Nitekim bir kitabın sonuç bölümünde önceki bölümlere atıf, mesajın son hali ve özeti bulunur. Kur’an ayetlerinde anlatılan kıssalar ve önceki peygamberlerin tevhit mücadeleleri birer tecrübe olarak kendisine miras kalmıştır. Yüce Allah; “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim”(Maide, 3) derken ve dinlerin ortak mesajının tevhid olduğunu söylerken bu umumi özete dikkat çekmektedir.

Yöresel şeriatler İslam ile ortak mesaj bağlamında evrensel bir boyuta ulaşmış, din olgusu yöresellikten sıyrılarak yeryüzündeki her insanın içerisinde yer bulacağı evrenselliğe kavuşmuştur. İslam’daki diğer peygamberleri kabul edip onaylama inancı, yöresel olanı evrensele ulaştırıcı bir rolünün olduğunu ortaya koyar. Bu noktadan baktığımızda kıyametsöylemi de son din olmanın doğal bir sonucu olarak insan ve inancının zirveye ulaşıp, imtihan dünyasında sona gelmenin adıdır. Çünkü Hz. Muhammed’den sonra insan için artık daha fazla uyarı yapılmayacaktır. O’nun vefat ettiği gün mesaj tamamlanmış olduğu için teolojik olarak kıyametin gerçekleşmesi artık mümkündür.

Allah’ın insanla son iletişimi, zaman içerisinde şekillenen şeriatlerin en son ve en ideal halini yansıttığını göstermektedir. Dolayısıyla yeryüzünde yaşayan insanları ıslah etmek ve felaha erdirmek amacıyla gelen şeriatlerin üst kimliği ile Hz. Muhammed’e gelen son şeriata bir bütün olarak İslam denilmiştir. Allah’ın bu son formu İslam olarak isimlendirmesi, onun bütün insanlığı kapsayacak şekilde evrensel olduğunu gösterir. İnanç boyutundaki bu evrensellik, muamele ve hukuku yedinci yüzyıla sabitleyerek bu alanları donuklaştırmayı gerekli kılmaz. İnen ayetlerin lafızları ve lafızlarla birlikte  gaye ve maksatlarını tespit ederek yeni durumlara çözümler getirmek İslam’ın evrenselliğinin bir parçasıdır. Nitekim bu alan, İslam hukukunda içtihat kavramıyla açıklanmış olup, sınırları Kur’an ve sünnet ile çizildiği takdirde kıyamete kadar gelişmeye ve yeniliklere açık bir dinamikliği ifade eder. En nihayetinde insanların hayatını etkileyip şekillendirecek son din/şeriat ancak bu evrensellikle tutunabilir.

Son olarak şu noktaya dikkat çekmek gerekmektedir. İslam’ın bu evrensellik iddiası sonraki dönemlerde ortaya atılmış ya da fetihlerle oluşan bir söylem değil, vahyin ilk safhasından itibaren yavaş yavaş geliştirilerek “Biz, seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik” (Sebe,28) hitabına yerleştirilen bir inançtır. Yerel inanışların/şeriatlerin kültür olarak telakki edildiği bu küresel dünyada ilim adamlarının da itiraf ettiği gibi ancak böyle disiplinli bir inanç sistemi hayata müdahale etme yetkinliğindedir.

Nitekim İslam yeryüzündeki bütün insanların hem dünya hem ahiret saadetini amaçlayan ve emir ve yasaklarıyla bir nevi ilerisi için yatırım yapılan sigorta sistemi gibi emniyetin ve kalp huzurunun teminatıdır.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.