30 hafızın icazet töreni, tarihi Sokullu Mehmet Paşa Camisi’nde gerçekleştirildi. Kabe’den alınan 4 parça Hacerül Esved’in de bulunduğu tarihi camide 30 hafızın icazetleri verildi. İcazet töreninde Kur’an okundu, hediyeler verildi.
Fatih Müftülüğü’ne bağlı Sokullu Şehit Mehmet Paşa Kur’an Kursu’nda hıfzını ikmal eden 30 hafızın icazet töreni, Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde gerçekleştirildi.
Dün öğle namazından önce başlayan törene Reisülkurrâ Mustafa Demirkan, Sokullu Kur’an Kursları İslami İlimler Derneği Başkanı İzzet Keleş, Fatih Müftüsü Hüseyin Baş, Sokullu Kur’an Kursları İslami İlimler Derneği Kurs Yöneticisi Olcay Tülüce, Mahmut Toptaş Hoca ve Sokullu Kur’an Kursları İslami İlimler Derneği kurucularından İsmail Şahin katıldı.
30 hafızın katıldığı icazet töreni Kur’an’ı Kerim tilavetiyle başladı. Törende Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Hafız Osman Şahin, Ayasofya Camii İmam Hatibi Bünyamin Topçuoğlu, Ayasofya Camii İmam Hatibi Ferruh Muştuer, Sultanahmet Camii İmam Hatibi Hasan Kara, Fatih Camii İmam Hatibi Metin Çakar, Beyazıt Camii İmam Hatibi Mehmet Duman, Nuruosmaniye Camii İmam Hatibi Fatih Kaya ve KLÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Selçuk Arslan Kur’an-ı Kerim tilaveti gerçekleştirdi.
Törende konuşan İsmail Şahin, konuşmasına “1975’ten beri bizi yalnız bırakmayan. Malıyla, canıyla dualarıyla her zaman bizim yanımızda olan sevgili hayırseverler ve bunları doğuran sevgili anneler hoş geldiniz safa getirdiniz” sözleriyle başladı.
“Reisülkurramızın, müftümüzün hocamızın şereflendirdiği şu mübarek mekanda, Hacerül Esved’ten 4 parçanın olduğu şu mübarek mekanda bazı şeyleri bilin istiyorum” diyen Şahin, geçmişte camide ezan okunurken hemen yan tarafta bulunan Halk Evi’nden yükselen davul zurna seslerini hatırlattı.
İsmail Şahinİsmail Şahin
Şahin, şöyle devam etti:
1973 yılında Eminönü Müftülüğü’ne memur olarak geldim. Allah selamet versin kıble kısmında tekkemiz var. Bu tekkemiz 1968 yılında tamir edilmiş, ondan sonra Süleyman Demirel tarafından Eminönü Halk Evi’ne verilmiş. Buraya memurken geldiğim zaman namaz kılalım dedik, öğle ikindi namazları, Eminönü Halk Evi’nin halk oyuncuları tarafından davullar zurnalar çalınır ve ezanlar öyle okunurdu. Onun için şu tabloya ne kadar şükretsek az. Mimar Sinan’ın yadigarı olan tekkede mezar taşları kırılmış, üzerine beton dökülmüş ve o betonun üzerine bilerek ezan vakti her zaman bizleri rahatsız eder pozisyonda idiler. Çok şükür burası bereketli. Abdurrahman Gürses hocam, Gönenli Hocam, makamları cennet olsun. Gönenli hocam çarşamba günleri burada bayanlara ders verir. Buradan genç hoca adaylarına da seslenmek istiyorum. Din görevlisinin eline dernekçilerin eline mümkün mertebe para geçmesin, para olan yerde şeytan çok olur. Sakın ola ki parayla fazla ileri gitmeyin.
“Bugün merasimini yaptığımız delikanlılarımız yeryüzünde şu anda bu sene eğitimde olan, geçen sene eğitimde olan, 100 yıldır 200 yıldır eğitim gören, bundan sonra da görecek olan diğer okulların tamamından daha şanslılar” sözleriyle konuşmasına başlayan Mahmut Toptaş Hoca, bütün ilimlerin İslami olduğunu söyledi.
Topbaş, şöyle devam etti:
Mesela hukuk fakültesini gittik ne yapıyoruz hukukçularımızın derlediği maddeleri ezberlerler veya anlar hale gelirler. Fizikçilerimiz matematikçilerimiz dağların yıldızların, elmaların yere düşmesinin ne kadar etki meydana getireceğini öğretir. Ama bütün ilimler İslamidir. Neden? Bütün kainatı yaratan Allah’tır (cc). Öyle olunca fizikçimiz kimyacımız da yine Rabbimin koyduğu tabiat ayetlerini keşfettiklerinden, tabiat kanunlarının kaşifi oluyorlar. Kur’an da geçmişte İsa aleyhisselama indirilen İncil, Musa aleyhisselama indirilen Tevrat da yine Rabbimin ayetlerinin tefsirini yapmış oluyorlar. Söz olarak sözlerin en güzelini Allah (cc) söyler. Yeryüzünde 8 milyar insanın, şu kadar bilim adamının, insanların tamamının sözlerini toplasanız onlar da güzel sözlerdir. Fikir kıvılcımları gibidir. Nasıl ki şu anda dünyanın yarısı gece, yarısında dünyada elektrik yanıyor. Ama toplasak bütün bu ışıkları güneş kadar etmez. Aynı şekilde yeryüzündeki insanların fikir kıvılcımlarını toplasanız Allah’ın bir ayetinin nuruna erişmez. Onun için ezberinizde 1 ayet varsa gönül evinize bir lamba asmış oluyorsunuz. İki ayet varsa 2 lamba. 6236 Ayet-i Kerime tamamen bu delikanlılarımızın gönlüne girmiştir. Nimet deyince aklımıza ne gelir? Ekmek. Bundan sonra nimetinizin birinci sırada geleni Kur’an olsun. Çünkü Rabbim doğrudan Kur’an’ı Kerim’in bize bir nimet olduğunu kendisi haber veriyor.
Kurs yöneticisi Olcay Tülüce ise ailelere çağrıda bulunarak, “Eğer sizler çocuklarınızı Kur’an kurslarına yönlendirirseniz, hem İslami eğitimlerini hem de herhangi bir kayıp yaşamadan okul eğitimine devam etmektedirler” dedi.
Tülüce, “Kur’an kursumuzdan mezun dernek yöneticilerimizle uyum içerisinde çalışarak, toplumun güven duyduğu, emin olduğu, kendisine, çevresine ailesine faydalı bir nesil yetiştirmek için elimizden gelen gayreti göstermekteyiz. Sizlerden istirhamımız yaklaşık 40 yıldır Kur’an sesinin yankılandığı kursumuza kendi ailenizden çoluğunuzdan çocuğunuzdan, özellikle 8. Sınıfı bitirmiş çocuklarımızın buraya yönlendirilmesidir. Bizler burada yaşıtlarının zaman ve zemin olarak çok kaygan bir dönemde her gün türlü türlü sıkıntılarına şahit olduğumuz bu neslin elimizden geldiğince vatanına ve milletine hayırlı bir nesil olması için elimizden geleni yapıyoruz. Yaklaşık 40 yıldır Kur’an Kursumuzda Kur’an sesi hiçbir zaman kesintiye uğramamıştır. 80 ihtilali, 28 Şubat süreci de bu süreçlere dahildir” diye konuştu.
Konuşmaların ardından yemek ikramı ve hafızlara hediye dağıtıldı.
Üç padişaha sadrazamlık yapmış Sırp asıllı Sokullu Mehmet Paşa adına yapılan iki camiden biri olan bu yapı; Kadırga Semtinde Su Terazisi Sokakta bulunmakta. Bir cami ve külliyeden oluşan eser 1571 yılında II. Selim’in kızı Esma Sultan tarafından, eşi Sokullu Mehmet Paşa adına yaptırılmıştır. Caminin mimarı Mimar Sinan’dır.
Caminin bulunduğu yerde daha önceden bir kilise olduğu; kapısının üzerindeki M.1571 tarihli kitabeden anlaşılmakta.
Sultanahmet Camii ile Küçük Ayasofya Camii arasında, Kadırga yokuşu üzerindeki Sokullu Mehmed Paşa Camii; bu eğimli arazi üzerinde tek kubbeli ve tek minareli olarak inşa edilmiştir.
Sokullu Mehmet Paşa Camii’ndeki ses ve aydınlatma sistemi, Mimar Sinan’ın diğer eserlerinde olduğu gibi kusursuzdur. Caminin mihrap, minber ve kubbe bölümlerinde Hacer’ül-Esved parçaları gömülü olması da eserin en dikkat çeken özelliklerinden.
Eminönü Kadırga semtinde yer alan külliye Mimar Sinan’ın eseri olup cami, medrese, tekke, dükkanlar ve çeşmelerden meydana gelir. Caminin kimin tarafından vakfedilmiş olduğu tartışmalıdır. Külliye adını veren Sokullu Mehmet Paşa’nın vakfiyesinde, gerek Eyüp Sultan’da türbesine bitişik medresenin gerekse Kadırga’daki caminin paşa tarafından eşi İsmihan Sultan’a hediye olarak yaptırıldığı belirtilmekte, buna karşılık İsmihan Sultan’ın vakfiyesinde söz konusu yapılar doğrudan ona mal edilmektedir. Postnişin olarak görev alması kararlaştırılan Nûreddinzâde Şeyh Mustafa Muslihuddin Efendi’nin inşaat bitirilmeden 1574’te vefat etmesi takkenin cami ve medreseye göre daha geç bir tarihte tamamlandığını gösteriyor.
Tekkeyle cami arasında camiyle aynı kotta yer alan hazirede postnişinlerin ve bunların aile fertlerinin yanı sıra Sokullu Mehmed Paşa ile İsmihan Sultan’ın oğlu İbrahim’in neslinden gelenler medfundur.
Mimar Sinan’ın ustalık eserlerinden biri olan Sokullu Mehmed Paşa Camisi’nde, İslam dininde kutsal sayılan, cennetten geldiği ifade edilen ve ana parçası Kabe’de yer alan ”Hacerü’l-Esved”in 4 parçası, 5 asırdır yer alıyor.
Camideki 4 Hacerül Esved parçalarından biriCamideki 4 Hacerül Esved parçalarından biri
Hacerü’l-Esved’in Türkiye’deki en büyük parçası ise Süleymaniye Külliyesi içindeki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nin giriş kapısının üzerindeki saçağın altında yer alıyor.
5 asırdır Sokullu Mehmed Paşa Camisi’nde muhafaza edilen “cennetten” parçaları, ramazan ayında da görmek mümkün.