islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4847
EURO
36,2367
ALTIN
2.960,31
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

FETÖ Savaşının ana cephesi: Zihin

FETÖ Savaşının ana cephesi: Zihin
23 Haziran 2017 07:24
A+
A-

Devletimiz FETÖ’yle her ortamda mücadele ediyor. Bunların açık ya da kripto olarak sızdıkları devlet kurumlarını, özel sektör alanlarını, güvenlik bürokrasisini kurtarmak için büyük bir savaş veriliyor. Yüzbinlerce beyni yıkanmış örgüt üyesinin üzerindeki zihin denetimini de çeşitli yollarla ortadan kaldırmak gerekiyor.

FETÖ ile mücadelede yapılanlar, başarılar ve yetersizlikler yeterince biliniyor. En önemli savaş ise zihinlerde yapılan mücadeledir. FETÖ üyeleri yurt dışında açıkça sosyal medya ve ortamlarda bu zihin savaşına katkıda bulunurken Türkiye’dekiler de gizli biçimde hala bağlılıklarını sürdürmekte, yeni bir darbe veya olayla şartların yeniden kendi lehlerine döneceğini beklemektedirler.

Örgüt üyeleri gerek 17-25 Aralık gerekse de ondan çok daha büyük etkisi olan 15 Temmuz darbelerini medya ve genel kamuoyu üzerinden değil örgütsel iletişimler ve iç propagandadan izlemekte ve yorumlamaktadır. Hatta örgüt içinden televizyonlara bakılmaması ancak izin verilen örgütsel Web sitelerinden dünyanın izlenmesi, Türkiye’deki bütün basının hükümet kontrolünde olduğunainanılması istenmektedir.

Bunun sonucunda örgüt üyelerinin zihninde bir komplo yapıldığı, iyi insanlara yani kendilerine zulüm yapılmakta olunduğu imajı oluşmuştur. Yapılan hakaret ve ağır suçlamalar arada bu insanların kendi iç iletişimlerinde yayınlamakta ancak suçlamalar örgüt elemanlarının örgüte sadakatini ve üzerlerindeki hipnozu etkilememektedir.

Bu nedenle yüzbinlerce insandan oluşan geniş bir kitlenin, 15 Temmuz’un bir komplo olduğuna, zalimlerin zulmü altında olduklarına, kendilerinden başka bütün Türkiye halkının beyni yıkandığına inanmaları, ülke için bir güvenlik tehdididir.

Bu inançlar içinde patlamaya hazır köşeye kısılmış hissindeki bireylerin intihar eylemleri yapması, iç savaşa yönelmesi ve benzeri uluslararası tertiplerde gönüllü rol almaları kaçınılmazdır. Bu nedenle örgüt üyelerinin zihnine karşı hem kitlesel hem de bireysel çalışmalar yapılmalıdır. Yapılması gereken sadece kamuoyunda değil, bu insanların zihninde de mücadeleyi başlatmaktır. Bunlar yalnızca aktüel olaylar üzerinden değil eşzamanlı olarak örgütün dini dönüşümleri ve diğer zayıf yönleri üzerinden olmalıdır.

Zihin mücadelesindeki ana noktaların başında, dinin kendilerine karşı olduğudur. ana noktaya koymadığı Kuran-ı Kerim’in, İslam’ın temel kaynağı olduğunu örgüt üyeleri de bildiğinden, ayet ayet Kuran ile örgütün çelişkileri ayrıntılı işlenmelidir. Açıkça ayetlerle çeliştiğini görmek en azından örgütü dini nedenlerle takip edenlerde etkili olacaktır. Belki örgüte hala devam edecek ama en azından zihnindeki siyah beyazlık kesinlik kaybolacak ve hareketleri yavaşlayacaktır.

Kuran’dan örgütle ilgili doğrudan ayetler de Münafıklık konusundaolanlardır. Bunlarda Münafıkların yöntemleri, yaklaşım tarzları, kaypaklıkları, kendilerini duruma göre konumlandırdıkları, iletişimlerinin gösterişli olması, samimiyetsizlikleri, komplocu ve entrikacı karakterleri, sürekli korku ve endişe içinde olmaları gibi çok sayıda Münafık özelliği sayısız ayetle belirtilmektedir. Bunların örgütle uyumluluklarının ortaya konması önemlidir.

Risaleler ve Said-i Nursiile çelişkiler de örgütün Nurculuğun devamı olduğunu zannedenler üzerinde etkisi olabilir. Şahs-ı Manevi, tüzel kişilik veya kurumsal Mehdiyet diye bir kavramın bulunmadığı, Mehdinin ve Mehdi talebelerinin Nurculuktan çıkmayacağı, dinin akıl ve mantık dahilinde idrak edilmesi ve tek bir şahsın rüyalarıyla tatbik edilemeyeceği, İslam birliği amacıyla bütün dünya Müslümanlarıyla olumlu iletişimde olunması gerektiği gibi pek çok nokta bulunmaktadır. Said-i Nursi’nin yaşayan bütün talebeleri örgüte karşı çıkmıştır. Bunların neden karşı çıktıkları anlatılmalıdır.

Bir putperestlik olduğundan, putun sahte olduğunuanlatmak da zihin savaşında düşmanı pasifleştirir. Örgüt içinde F. Gülen hakkındaki çocukluk, gençlik, örgütsel liderlik dönemlerine dair örgütte yaygın olan menkıbeler ve efsanelerin çelişkilerinin, belgelerle uyumsuzluğunun, hikayelerin tam tersine olduğunun, aksine eldeki net belgeler, çekimler, dinlemeler, anlatımlar sonucunda tersine bir yaşamı olduğu, anlatılanın zıddı olduğu, karanlık bir geçmişe sahip olduğu da etkili bir propaganda yöntemi olur. Gülen menkıbelerinin yıkılması ve Gülen’in geçmişinin incelenmesi haşhaşi fanatizmini zayıflatır.

Önemli bir alan da örgütbaşının vaazlarında ve televizyonlarda kullandığı samimiyetsiz, profesyonel iletişim teknikleridir. Örgüt liderinin, hüzünlenme, ses titretme, ağlama, kendini aşağılama, kendinden geçme gibi pek çok tekniğinin 1960’lardan bu yana Hristiyanlarca yaygın kulanıldığı, ağlama ve kendinden geçmelerin teknik olduğu net olarak filmlerde ortaya konduğunda, lidere karşı bir tiksinti de yavaş yavaş zihinde başlayacaktır.

Bir başka alan da örgütün alenen en eski dönemlerden bu yana yabancı ülkelerin istihbarat taşeronu olduğu, vatana ihanetettiğidir. Az da olsa hala vatanperverlik hisleri kalan örgüt elemanları en azından kesin olarak putlarının yabancı ülke casusu olarak hizmet verdiğini, hemen her konuda yabancı istihbarat servislerine bağlı çalıştığın görmesi önemlidir.

Vurgulanması gereken de Erdoğan’a yakın olmayan hatta muhalif olanların da yapılacak videolarda herkesin örgüte karşı olduğunu belirtmesidir. Örgüt kendi elemanlarına, aslında halkın örgütü sevdiği, siyasi partilerin örgütü desteklediği ama Türkiye’nin bir diktatörlük olduğu ve az sayıda kişinin rejimi ele geçirerek kendileriyle savaştığını, cahil halkın da medyadan bunu görüp desteklediğini işlemektedir. Oysa bütün siyasi partiler, bütün kanaat liderleri, bütün uzmanlar örgütün ne olduğunu bilmekte ve anlatmaktadır.

Bunların sistemli bir şekilde yüzbinlerce FETÖ elemanı ve sempatizanı üzerinde ülke içinde ve yurt dışında, medyada ve sosyal medyada, özgür ortamlarda ve hapishanelerde, hemen her yerde kullanılması, zihin savaşı açısından önemlidir. Hipnozdan kurtarılacak her FETÖ’cü örgüte darbedir. Fanatizmi azalan her FETÖ’cü örgütü yavaşlatır.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.