Ankara Üniversitesi’nde Başörtüsü Zulmü

mirathaber-ÖZEL-Vatandaşın inanç hürriyeti anayasal ve yasalar tarafından teminat altına alınmasına rağmen, hala bazı üniversitelerde İslam karşıtı öğretim görevlilerinin Müslüman öğrencilere zulmettiği ortaya çıktı.

Türkiye’nin Amerikan emperyalizminin Türkiye’deki kuklası ve tetikçisi olan Kenan Evren ve çetesinin kurduğu 12 Eylül 1980 Askeri diktatörlük rejimi, Müslümanlara kitlesel işkence yapmaya başladı. Müslümanları hayatın her alanından silah zoru ile çıkarmaya çalışan Emperyalizmin bu uşaklarının kurdukları zulüm yapısı yine milletin feraseti ile yerle bir edildi

Ne var ki bu dikta rejimin artıkları, beyinleri mağara devrinde kalmış ham yobaz faşistler yine Müslümanlara zulmetmeye çalışıyor. Tarihin gerisinde kalan bu dinozor zihniyetten biri Ankara’da boy gösterdi.

Başörtülü kız öğrencilere taciz ve hakarete varan davranışlar sergileyen öğretim üyesi ve görevlileri ile ilgili Ankara Üniversitesi yöneticilerinin hiçbir işlem yapmadığı ve şikâyetlere kulaklarını tıkadığı öğrenildi.

Tarihin çöplüğüne atılmış ilkel Jakoben zihniyetine mensup bu gerici kadroların bilimin merkezi olan üniversitelerde istihdam edilmesinin oluşturduğu büyük çelişkiye dikkat çeken siyaset bilimci akademisyen Dr. Mustafa Yıldız konu ile ilgili şunları söyledi: “Faşizan ve totaliter güdülerini genç nesiller üzerine uygulamaya çalışan bu gerici yobaz jakobenlerin üniversitede bir el tarafından korunduğu apaçık ortadadır. Bu faşist zihniyet ya üniversite yönetimleri ve YÖK tarafından korunuyor ya da (söylemeye dilim varmıyor ama) bunlardan korkuyorlar. YÖK üniversite yönetimlerinde gerici faşist jakoben zihniyete karşı ciddi bir korkunun olduğunu gösteren bir durumla karşı karışayız.”

YÖK ve Üniversite yönetimlerinin bu gerici yobaz jakobenlere göz yumarak anayasal ve yasal suç işlediklerine dikkat çeken Dr. Yılmaz sözlerini şöyle tamamladı:

ANKARA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ SUÇ İŞLİYOR

“Anayasamızın 24. Maddesinde bütün yurttaşların inanç hürriyeti açık bir şekilde güvence altına alınmıştır. Anayasanın 42. maddesinde de yurttaşların eğitim ve öğretim hakkı da tam ve özgürce teminat altına alınmıştır.  Ayrıca diğer yasalarla ve yönetmeliklerle bu hak ve hürriyetler teminat altına alınmış. Yurtaşların ya da Türkiye’ye okumaya gelen her bireyin bu hakları Anayasamız ve ilgili ceza yasaları ve yönetmeliklerle teminat altına alınmıştır. Bu yönetmelik, yasa ve anayasa maddelerini ihlal edenlerle ilgili işlem yapmak ve onlara engel olmak birincil olarak fakülte ve üniversite yönetiminin sorumluluğundadır. Üniversite yönetimi eğer yasaları uygulayıp bu baskıcı jakoben yobaz şahıslara engel olmuyorsa, suç işliyor. Yani bu durumda eğer Ankara Üniversitesi yönetimi öğrencilerin müşteki olduğu öğretim üyeleri ve görevlileri hakkında idari soruşturma açıp aynı zamanda adli soruşturma için durumu savcılık makamına bildirmemiş ise bu suçtur. Bu suç da Türk Ceza Kanunu’nun 381. maddesi kapsamına girer.

Umarım Ankara Üniversitesi yönetimi bu hataya düşmemişlerdir. Günümüz Türkiye’sinde bu faşist ve yobaz kadroların hala üniversitelerde barınabilmeleri ülkemiz adına ayrıca utandırıcı bir durumdur.”

ÖĞRENCİLER: “GERİCİ YOBAZ ZİHNİYETE KARŞI DURACAĞIZ”

Ankara Üniversitesindeki jakoben yobaz öğretim üyeleri ve görevlilerinin baskı ve hakaretlerine karşı üniversite öğrencileri bir bildiri yayımladılar. Öğrenciler bildiride yaşananları şu cümlelerle anlattılar:

“Ankara Üniversitesi Cebeci kampüsünde geçtiğimiz bir ay içinde Müslüman öğrenciler olarak inancımız üzerindin sözlü tacize, aşağılanmaya ve çirkin ifadelere maruz kalmaktayız. Fakültemizde ders işlenirken konudan bağımsız bir şekilde öğretim görevlisi tarafından  ‘Kamuda başörtülü memur görmek istemiyorum. Polise hâkime başörtüsü yakıştırmıyorum’ ifadeleri, diğer fakültemizde ise sınıfta tek tesettürlü öğrencinin bulunduğu bir derste ‘Başörtüsünü neden takıyorsunuz? Neden Farz? Başörtülü biri anlatsın’ ifadeleri kullanılmış akabinde arkadaşımız cevap vermesi üzerine tacize devam ederek ‘sesini yükselt, duyamıyorum, öne doğru gel’ emirleriyle provoke edilmiş, ardından da ‘Ben bu kadınlara çok üzülüyorum. Nasıl kendilerini ezdirmeye, baskılamaya, örtülmeye bu kadar istekli olurlar?’ ifadeleri ile birlikte inancımız, kendilerince tahkir edilmeye çalışılmıştır.

Mazide kalmadığının göstergesi olan ve toplumsal barışı bozan bu ifadelere başörtüsü ve inancı nedeniyle nefret suçuna maruz kalan, belli meslek gruplarına yakışmadığı ifade edilen ve dahi eşitliğe aykırı bir şekilde bu mesleklerden men edilmesi gerektiği konuşulan cümlenin muhatabı Müslüman öğrenciler olarak artık ‘dur’ diyoruz. Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde hala bu gerçi ve yobaz zihniyetin barındırılmasını istemiyoruz. Toplumu alenen kin ve nefrete teşvik edip provokasyonla tahrik eden bu zihniyet, eşitlik ilkesine aykırı bir duruştadır. Bugün bu eşitlikten uzak zihniyetin karşısında durmak, yarın başka yerlere sıçramasını da engelleyecektir.

Yasaksız ve saygısız zihniyetinizin karanlığı ile İslam’ın nurunu söndüremeyeceksiniz.”

Ankara Üniversitesi öğrenci kulüplerinden Hareket ve Adalet Kulübü ile Ankara Hukuk ve İstikamet Topluluğu (AHİT)’in imzasını taşıyan bildiride yetkililer de göreve davet ediliyor.