islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4888
EURO
36,2725
ALTIN
2.958,62
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

İslam Şiddet Değil Adalet Dinidir II

İslam Şiddet Değil Adalet Dinidir II
14 Kasım 2017 09:09
A+
A-

İftiralara Cevaplar 2

Milyonlarca zenci ve kızıl-deriliyi katledenlerin, ülkeleri zapt edenlerin, insanların özgürlük istemlerini çıkarları uğruna boğanların, hür ülkeleri güçleri ile tehditleri altında tutanların, milli egemenlikler için birbirlerini boğazlayanların aşağılık eylemleri ile Cihad’ı aynı zannedenler yalnızca kendilerini kandırmış, işbirlikçisi oldukları yerli ve yabancı emperyalistlere uşaklık yapmış olurlar.

Öldürülecek olan kimler

Doğu Perincek’in yönettiği “2000 e Doğru” dergisi Tevbe Suresi’nin 5. ayetinin anlamım sunarak, Bakara Suresi’nin 191. ve Nisa Suresi’nin 89-91. ayetlerine atıflar yaparak ayrıca Peygamberimizin “müşriklerle savaşmayla emrolundum” anlamındaki hadisini naklederek İslâm dininin nasıl şiddeti terviç ettiğini kültürel şiddetti içeren bir üslupla açıklamaya çalışıyor.

Derginin ana amacı müminleri tahrik, okuyucuları saptırmak ve İslâm muarızı kılmak olduğu içindir ki adeti olduğu üzere ilmi gerçekleri tahrif etmektedir.

Evet, müşrikler (putperestler / Allah’ın varlığı yanısıra güç odakları kabul edenler)’in öldürülmeleri Kur’an-ı Kerim’le emrolunmuştur. Peygamberimiz de mümin oluncaya kadar onlarla savaşmaya memur kılınmıştır. Ancak burada bilinmesi gereken ana husus savaşılacak ve bulundukları yerde öldürülecek müşriklerin kimler olduğu gerçeğidir.

Sözkonusu müşrikler başta Kureyş müşrikleri olmak üzere Mekke ve Medine çevresinde yerleşik olan ve bitmez tükenmez kinleri, düşmanlıkları ve tecavüzleri olan müşriklerdir.

Bunlar yıllar boyunca yüce peygamberimize ve ilk müminlere binbir türlü işkence etmiş, muhasara altında tutmuş ve başta Peygamberimiz olmak üzere müminleri yurtlarını ve ailelerini bırakarak Mekke’den Medine’ye hicrete mecbur bırakmış canavarlardır. Hicretten sonra da ellerine geçirebildikleri Müslümanları öldürmüş insanlardır. Müminleri, Medine’de de rahat bırakmayarak Bedir, Uhud ve Hendek harbine sebep olan kan dökücüler ve müttefikleridir. İslâm dininin tebliğini engellemeye çalışan ve kurulmakta olan İslâm devletine, çökertici tecavüzleri son bulmayan mütecavizlerdir…

Bunlar yaptıkları antlaşmaları çiğneyen, Arap Yarımadası’nda İslâm dininin yaşanmasına ve Haccın gerçekleşmesine engel olan kindar muarızlardır.

Mekke’nin fethinden sonra affedilmelerine rağmen, bir kısmı antlaşmaya yanaşmayan ve İslâm devletinin hükümranlığım tanımamakta ısrar eden güçlerdir.

İnsanları kullara kulluktan kurtaracak İslâm dinini kabul istidadı taşımayan ve düşmanlıkları müstakar bir yapı arzeden bu müşriklere dört ay nihai bir karar verme süresi de tanınmıştır. Bu süre sonunda evrensel nizam olan İslâm’ı kabullenmemeleri halinde kendileriyle savaşılacağı da önceden duyurulmuştur.

Gerçekleri kabul etmeyen, antlaşmaları çiğneyen, düşmanlıkları sönmeyen, semavi kaynaklı bir inanç taşımayan ve İslâm’ı yıkmak için geldiği cahiliyet yaşamı içinde birbirlerine egemen olmak isteyen bu azgınlara başka ne yapılabilirdi?

Kullarına karşı merhametli ve adil olan Allah yapılması gerekeni emir buyurdu. O’na ham ederiz.

Müslümanların ana vazifesi, insanlığı insanlığın zulmünden kurtaracak İslâm’ı insanlığa sunmaktır. Onun insanlığa ulaşmasını engelleyen ve insanların kendi iradeleriyle seçim yapmalarına mani olan sistemler ve sömürücü güçlerle mücadele vermektir.

Ana metod tebliğdir. İnce bir telkin edasıdır. Güzel yollarla mücadeledir. Ancak onun sunulmasına güçle karşı çıkanları güç kullanarak etkisiz kılmak da bu dinin metodudur.

İslâm kendisine, inanılması için değil, hakimiyetinin kabul olunması, insanların inanıp inanmama özgürlüğüne kavuşturulması için cihadı görev kılar.

İnanmayan toplumlar da İslâm dininin genel egemenliği altında özel inançlarıyla yaşayabilirler. Ancak hiç bir topluluk kendi mevzii inançlarım insanlık üzerinde sulta haline getiremez.

İslâm, uğrunda cihad edenlere kişisel veya milli egemenlik hakkı vermez. İnsanlara diledikleri sömürücü yönetimleri ikame etmek ruhsatı tanımaz.

Cihad’ın amacı insanları, insanların Rabbinin  adaleti altında yaşatmaktır. Mücahidlerin ana gayesi Allah’ın rızasıdır.

Ganimet elde etmek, topraklan yağmalamak, insanları köleleştirmek için savaşanlar zalimlerdir. İslâm zulümden ve zalimlerden beridir.

Evet İslâm’da cihad bütün insanların saadetini tekeffül eden Hakkı hakim kılmak içindir, insanların insanlar üzerindeki sömür hakimiyetine son vermek içindir.

Milyonlarca zenci ve kızıl-deriliyi katledenlerin, ülkeleri zapt edenlerin, insanların özgürlük istemlerini çıkarları uğruna boğanların, hür ülkeleri güçleri ile tehditleri altında tutanların, milli egemenlikler için birbirlerini boğazlayanların aşağılık eylemleri ile cihadı aynı zannedenler yalnızca kendilerini kandırmış, işbirlikçisi oldukları yerli ve yabancı emperyalistlere uşaklık yapmış olurlar.

Evet cihad kıyamete kadar devam edecektir.

Yeryüzünü parsellemeye çalışan güçler var oldukça, ilmi çalışmalar insanlığı mahvedecek projelere malzeme kılındıkça, topraklar ve insanlar ilahlaşan güçler ve sistemler tarafından sömürüldükçe insanlığın tek ümidi olan İslâm uğruna elbette cihad devam edecektir.

2000 e Doğru, Tevbe Suresi’nin 111. ayetini de eleştirmektedir. İnsanlık tarihi boyunca insanlığa egemen olmak isteyen zalim güçlerle çatışan her dönemin cihad yaranı müminlerine Tevrat, İncil ve Kur’an’da Cennet va’dedilmesini de şiddet unsuru olarak görmekte ve göstermektedir.

Zalimlerle, kendi çıkarları ve uluslarının menfaatleri uğruna insanlığın başına belâ kesilenlerle, insanlar üzerinde putlaşmak isteyen tarihi ve modern müşriklerle özgürlükleri ve insanlığın mutluluğu uğruna Allah için savaş eden yiğitlere elbette Cennet va’dedilecektir.

02.07.1987/ Zaman

Sürecek

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.