Hürriyet köşe yazarı Ahmet Hakan Ekrem İmamoğlu’nun mottosu “Engelliyorlar o yüzden hizmet yapamıyorum” hakkında açıklamalarına şu sekilde yorumladı:
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yeni mottosu bu.
Son günlerde İstanbul’un dört bir yanına afişler asıp şu mesajları veriyor:
*
– Otobüs almak istiyorum, aldırmıyorlar.
– Metro yapmak istiyorum, yaptırmıyorlar.
– Bütün işlerim tek imzaya kaldı.
Engelliyorlar o yüzden hizmet yapamıyorum
– Cumhurbaşkanı imza atmıyor.
– Bana iş yaptırmıyorlar.
– Beni engelliyorlar.
Eğer bu engelleme iddiaları…
Tartışmasız doğruysa ve tartışmasız hakikatse…
Söyleyebileceğim tek şey var:
*
Vahim! Gerçekten çok vahim bir durum.
*
Böyle bir engelleme olmamalı.
Böyle bir engellemenin, İmamoğlu’ndan ziyade İstanbul halkına haksızlık olduğu idrak edilmeli.
1994 yılına gidelim
Ama gelin, şimdi de olayın bir başka tarafına bakalım.
*
Ve biraz geriye, 1994 yılına gidelim.
*
Ne olmuştu 1994 yılında?
Engelliyorlar o yüzden hizmet yapamıyorum
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı dönemin dışlanmış partisi Refah Partisi’nin adayı Recep Tayyip Erdoğan kazanmıştı.
*
Daha seçildiği anda başladı Erdoğan’a yönelik kuşatmalar.
Felaket bir kuşatma altındaydı Erdoğan.
Öyle böyle değil.
Tablo, aşağı yukarı şöyleydi:
*
– Rejim… Erdoğan’a karşıydı.
– Medya… Erdoğan’a karşıydı.
– Bürokrasi… Erdoğan’a karşıydı.
– Hükümet… Erdoğan’a karşıydı.
– İş dünyası… Erdoğan’a karşıydı.
*
Çok iyi hatırlıyorum:
Engelliyorlar o yüzden hizmet yapamıyorum
Dönemin İstanbul Valisi, Erdoğan’a randevu bile vermiyor, engelleme adına elinden geleni ardına koymuyordu.
*
Hapisle korkutma değil de doğrudan hapsin kendisi söz konusuydu.
Tak diye hapse atmışlardı daha görev süresini bile dolduramadan.
Bir sonraki seçime girmesine de yasak getirmişlerdi.
Erdoğan, İstanbul’a ne yaptıysa…
İşte bu koşullar altında yaptı.
Kapanmış kapılara rağmen… Daraltılmış alanlara rağmen… Kısıtlanmış kaynaklara rağmen… Önüne çıkarılan engellere rağmen…
*
İstanbul’a yaptığı hizmetlerin onun siyasette yükselmesinin en önemli dayanak noktası olduğu gerçeğini de, dostu da düşmanı da kabul eder herhalde.
Belediye başkanlığı yaptığı dönemde Erdoğan’ı yakından takip eden bir gazeteci olarak şu tanıklığı rahatlıkta yapabilirim:
*
Erdoğan, bir tek gün bile…
– Hizmet edeceğim ama engelleniyorum.
– Şunu yapacağım ama yaptırmıyorlar.
Türü bir yakınmayla halkın huzuruna çıkmadı.
Böyle bir gerekçenin arkasına saklanmadı.
*
Hatta ve hatta…
Yaptığı hizmetlerin açılışlarında…
“Biz bütün engellemelere rağmen bunları yapmayı başardık” bile demedi.
Hiç girmedi bu konuya.
İşine baktı.
Şimdi gelelim esas meseleye:
*
Ne yani?
Ekrem İmamoğlu’nun bugünkü koşulları, Tayyip Erdoğan’ın 1994’teki koşullarından daha mı kötü?
Tayyip Erdoğan, bütün engellere rağmen bir şeyler yapmayı başarabildiyse…
Ekrem İmamoğlu niye başaramasın?
İşin detaylarına girmeden söylüyorum:
*
Tuttuğunu koparacak denli hizmet hırsıyla dolu olan, İstanbul’a hizmet dendiğinde yırtıcı bir kaplana dönüşen, gece gündüz proje peşinde koşturan, büyük bir aşkla işine odaklanan…
Bir belediye başkanını…
Hiçbir güç, engelleyemez.
*
Böyle bir belediye başkanı…
Kükremiş sel gibi olur.
Bendini çiğner, aşar.
Dağları yırtar.
Enginlere sığmaz, taşar.
Ama tabii ki…
Sürekli yakınarak, mütemadiyen şikâyet ederek, devamlı “engelleniyorum” mazeretine sığınarak, hep ama hep “Cumhurbaşkanı imzayı atmadı, o yüzden hizmet yapamıyorum” diyerek…
Bir sonuç almak da mümkün.
*
Ama 1994 örneği, bütün büyüyü bozuyor.