Kadının -özellikle istemediği zaman – kocasının arzularına anında karşılık verme gereği, bir mağdûriyet olarak değerlendirilemez mi?
Aile hukûkunun ve toplum ahlâkının korunması için kadına yüklenen ve kocası tarafından yapması yönünde ısrar gösterilen ibâdet nitelikli bu görevi üstlenmenin, onun mağdûriyeti anlamına yorumlanamayacağı açıktır. Eğer bu durum bir mağduriyet olarak değerlendirilirse, tek meşrû cinsel partneri olan eşi tarafından arzuları karşılanmadığı için tedirgin edilen, moral gücü zaafa uğratılan ve zinaya itilen erkeğin mağdûriyetini de kabul etmek lâzımdır.
Aslında ortada üzerinde durulacak bir mağdûriyet de yoktur. Çünkü insan her an ilişkide bulunabilen bir varlıktır. Cinsel ilişkiye başlama zamanının, onayı alınmaksızın iradesi dışında belirlenmesinin bazı kadınlarda iç burukluğuna sebep olacağı düşünülebilir. Ancak unutmamak lâzımdır ki ısrarla arzulanma ve sevilmenin onuru, bu burukluğu giderecek güçtedir.
Koca eşinin de arzulu zamanlarını gözetmesi gerekmez mi?
Kaldı ki ilişki için eşinin arzulu zamanlarını gözetmesi, Müslüman erkeğin de vazifesidir.
İslâm bilginleri, “… Kadın eşlerinizle güzel geçinin… ” şeklindeki Kur’ânî buyruğun bir anlamının da eşin arzulu zamanlarını gözetmek olduğu görüşündedirler. (Nisa 19) (Geniş bilgi için İslâm Göre Cinsel Hayat isimli 600 sayfalık eserimize bakılabilir. Bu kitap için www. alirizademircan. net adresimize bakılabildiği gibi, kitabın satın alımı için 0212 513 03 09 nolu telefona da baş vurulabilir. )