islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5197
EURO
36,1843
ALTIN
2.962,97
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
9°C

“İslâmofobi”den “İslamohobi”ye

“İslâmofobi”den “İslamohobi”ye
24 Ocak 2022 14:13
A+
A-

Geçenlerde dolapta birikmiş eski dosyalarımı derleyip toparlarken -ki karda kışta evde yapılacak en iyi işlerden biri de budur- bazı yabancı bilim ve sanat insanlarının “ezana, namaza, dua ve ibadete” dair ilginç görüşlerini içeren gazete kupürleri dikkatimi çekti. Siz değerli okuyucularıma aktarmak istedim:

New York Moda Haftası’ndaki defilesinden sonra ABD’li tasarımcı Donna Karan’la görüşen Sabah gazetesi muhabiri Esra Çoruh, ona Türkiye’den geldiğini söyleyince gözlerinin içi parlayan Karan: “Türkiye şimdiye kadar gittiğim en güzel yerlerden biri… Çok şanslısınız orada yaşadığınız için” der. Çoruh’un, “New York’u İstanbul’a benzetiyorum aslında. İkisi de enerji dolu. Ne dersiniz?” sorusu üzerine Donna Karan, oldukça derin anlamlar içeren şu harika cevabı verir: “İstanbul çok daha başka. İstanbul’da en çok sevdiğim ne biliyor musunuz? Camiden gelen ezan sesi. Bu ses insanlara ‘Tamam, herkes ne yapıyorsa bıraksın. Şimdi nefes alma zamanı’ diyor. Bence ezan sesi üniversal bir ses olmalı. Eğer dünyada insanlara yardım getirebilecek, bir arada tutabilecek, huzur verebilecek, barış sağlayacak bir şey varsa, onun da ezan sesi olduğuna inanıyorum. Çalıştığım başka organizasyonlarda da hissettiğim aynı ruh özgürlüğünü İstanbul’da ezan sesini duyduğum zaman hissettim.” (12 Eylül 2007, Sabah)

İkinci kupür yazar Aziz Üstel’in 27 Nisan 2009 tarihli Star’daki köşe yazısından bir alıntı içeriyor: Ruh bilimci Prof. Dr. Leonard Deuech uzun yaşamdan, sağlıktan, inancın yaşamdaki yerinden söz ettiği kitabının 117’nci sayfasında şunu diyor: “Dünyada yapılan bütün araştırmalar, eklem ağrıları, kalça kemiklerinde ve kaslarda ortaya çıkan sorunların en az Müslümanlarda görüldüğünü belirtiyor. Bunun nedeni de namaz. Çünkü namaz kılarken yaptığınız hareketler vücudunuzun çalışmasına, kasların güçlenmesine ve iç huzura kavuşmanıza neden oluyor… İç huzur da birçok hastalıkla başa çıkmak için birebirdir… Onun için, namaz kılmayı öğrenin. Müslüman olmasanız da ibadetinizi yaparken, namaz kılarak yapın… Ben, Katolik olmama rağmen 15 yıldır namaz kılıyor; Hazreti Muhammed’e de Hazreti İsa’ya ettiğim gibi dua ediyorum. Yaşım 73. Bugüne değin ne bir eklem ne bir kas ağrısı çektim.”

Üstel; ‘İlginç bir gözlem… Elbette biz Müslümanlar için namaz kılmanın nedenleri jimnastik yapmak değil!’ diye devam ediyor. Bir Katolik’in bile, namazın insanlar için yararını keşfetmesini önemsiyor…

Bu ilginç görüşler evde gündem olunca, çocuklar heyecanla internette rastladıkları iki anekdotu da tercüme ettiler. Bunlardan birincisi ABD’de yayınlanan 2014 tarihli “Din Sosyolojisi” dergisinde yer alan Kathleen Galek’in “ABD’deki Yetişkinlerde İbadet, Tanrıya Bağlılık ve Anksiyete Bağlantılı Rahatsızlık Belirtileri” konulu makalesinin özeti: Adı geçen dergide yer alan araştırmaya göre, “ibadet/dua eden insanların endişe, korku, kaygı ve sosyal endişe gibi duygulara kapılma ihtimali daha düşük….

İkinci anekdot, ABD’li oyuncu Lindsay Lohan’la yapılan röportajdan bir bölüm:

“-Sizi İslam’a çeken şey nedir?”

“-Beni genel anlamda dinler çekiyor ama İslam kültürü ve Müslümanlar bana çok yakın geliyor. Arap arkadaşlarımla kendimi bir aile gibi hissediyorum. Suriye’de çocuklarla çalışırken onların dilini öğrenmek istedim, onları daha iyi anlamak için. Türkiye’ye gittiğimde ise duaların/ibadetlerin beni sakinleştirip- dinginleştirdiğini hissettim… New York’a döndüğümde başımda örtü vardı ve görevli beni durdurdu; pasaportuma baktı, ismimi görünce özür diledi. Ama ‘başörtünüzü çıkarmalısınız!’ dedi. Benim için sıkıntı yoktu, çıkardım ama şu durum beni korkuttu: başını açmaktan rahatsız olan bir kadın ne hissederdi? Bazı ünlü kadın oyuncular da başlarını aynı şekilde örtüyorlardı, başörtüsü ve büyük gözlükleri ile…”

“-Siz neden başınızı örttünüz?”

“-Türkiye’den geliyordum ve bazı ülkelere gittiğimde saygımdan ötürü onlardan biri gibi davranınca kendimi daha rahat hissediyorum. Bu benim kişisel saygı anlayışım. Üstelik böyle çok rahatım.”

Henüz Müslüman olmayan Lindsay Lohan, “Niye Müslüman oldum demiyorsunuz?” sorusuna:

“-Çünkü daha bu süreci tamamlamadım” cevabını veriyor (https://youtu.be/-Dzf_XE3zH8).

Önyargısız bakış açılarıyla İslâm’ın güzelliklerini görebilenlerin bu duruşlarına, “İslamofobi”nin zıddı anlamında “İslamohobi” denebilir mi? Dedik bile… Rabbim cümlesine hidayet nasip eylesin. Âmin.

Abdullah Yıldız 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.