İçimizde körü körüne bir bağlılık içinde batı hayranı insanlar olduğunu, bu insanların batı hayranlığı içinde kendi manevi değerlerinden vazgeçerek batılın içinde debelendiklerini, herdaim yazılarımızda dile getirmeye çalışıyoruz. Keşke, ortaokul, lise ve üniversitelerimizde “sömürge tarihi” adı altında bir ders okutulsa da insanlarımız batının batıllarını görme ve öğrenme imkanına sahip olabilse… Körü körüne ve anlamsız bir şekilde batıyı taklit hastalığından kurtulabilse…
Batı’nın batık kültürünün hiçbir zaman medeniyet çizgisini yakalayamadığını, sömürgeleri vasıtasıyla, yani insanları, ülkeleri ve kıtaları hiç acımadan sömürerek zenginleştiğini öğrenebilse ve idrak edebilse… İngiltere’nin Hindistan’ı, Fransa’nın Afrika kıtasını, ABD’nin Kızılderilileri vs. sömürerek bugünlere geldiğini, dünayaya “İnsan hakları” adı altında pompalamak istedikleri şeyin göstermelik ve kocaman bir yalan olduğu gerçeğini, “Anlayana sizvrisinek saz, anlamayana davul zurna az” misali, biz dilimizin döndüğünce anlatmaya devam edeceğiz. Mirat haber’de yayınlanan önceki yazılarımızı takip edenler, bu gerçeği defalarca dile getirdiğimizi zaten biliyorlar. Yüce rabbim bizlere, batı hayranlığı içinde olanların Pür-melal halini açık, net ve özet olarak “Kim milyoner olmak ister” yarışmasında bir kez daha gösterdi. Tabiki de anlayabilen ve anlamak isteyenlere…
Türkçeyi bile ağzında yuvarlıyarak İngiliz aksanı süsü vermeye çalışarak konuşan bir Hanımefendinin yarışmacı olarak katıldığı bu programın ilgili bölümünü, çoğunuz sosyal medyada da görmüşsünüzdür. Tam bir Avrupa hayranı olan bu bayan, İngiliz kraliçesinin halkı selamlamasını çok beğendiğini hatta bayıldığını(!) seyircileri bu şekilde selamlamak istediğini söylüyor ve güya kendisini İngiltere kraliçesi yerine koyarak seyirciyi selamlıyor.
Tam bir akıl tutulması…
Tam bir akıl melekeleri iğdiş edilmiş insan portresi…
Ama bu selamlamadan sonra hemen arkadan muhatap olduğu soru ilginç… O fikir ve zikirdeki bir insan için akılları dumura uğratacak bir soru… Soru aynen şöyle:
1980’lere kadar hangi ülkedeki yetim, gayrimeşru doğmuş, ebeveyni alkolik, ayrılmış veya fakir olan çocuklar, devlet tarafından bazen açık artırmada satılarak çiftliklerde zorla çalıştırılmıştır?
Sorunun şıkları ise şöyle:
Danimarka, Norveç, İsviçre, Belçika
Soru karşısında değil ama şıkları gören bu hanım, tam bir şaşkınlık yaşıyor. Zaten bu şaşkınlığını da gizlemiyor ve “Aaaa… Ama…” dedikten sonra “Ama Kenan bey bunlar Avrupa ülkeleri. Cevaplar ortadoğu ülkelerinden gelseydi, anlayabilirdim” mealinde sözler sarfediyor.
Bu sorunun doğru cevabı İsviçre.
Ne oldu hanımefendi? Az önce Avrupa’ya hayran olduğunuzu, imkanınız olsa çocuklarınızı İsviçre’de yetiştirmek ve okutmak istediğinizi söylüyordunuz. Tabiki de bu hanımefendiyi suçlamak ve küçük düşürmek gibi bir derdimiz yok. Ama derdimiz, eğitim sistemimizde ki çarpıklığın ve yalan üzerine kurulmuş tarihi gerçekliğin, insanları ne hale getirdiğini görmek ve anlatmak adına bir derdimizin olduğu da bir gerçek.
İngiltere’de, 1980 yılına kadar zencilerin ve beyazların girdiği WC’ler ve otobüsler bile ayrıydı…
Aslında bu yarışmacı, Fransa’nın 1994 yılında Ruanda da yaptığı soykırımı hatırlayabilecek yaşta ama..
Demek ki insan, olaylara görmek istediği pencereden bakıyor…
Ne diyelim?
“Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az”
Sahi, biz de 4 Ekim 1926 yılında 743 sayılı yasa ile yürürlüğe soktuğumuz medeni kanunu; 1980’lere kadar yetim, gayrimeşru doğmuş, ebeveyni alkolik, ayrılmış veya fakir olan çocukları, devlet tarafından açık artırmada satılarak çiftliklerde zorla çalıştırılan İSVİÇRE’den almıştık değil mi?
Medeniyet ve medeni kanun mu dediniz?
Hangi medeniyet ve hangi medeni kanun?
Selam, saygı ve muhabbetlerimle.
Şaban DOĞAN