Yüce Allah’ın biz Müslümanlara bir hidayet rehberi olarak gönderdiği Kur’an, şüphesiz ki İslam ümmetinin ortak bilincini oluşturan ve bir kimlik inşa eden en önemli kaynaktır. Bu sebepledir ki Kur’an-ı Kerim’i anlama gayreti, nüzulünden beri Müslüman alimlerin en önemli gündemini oluşturmaktadır. Nitekim bu kitap, hem yaratıcıya karşı ibadetlerimizi şekillendiren, hem hayatı Müslümanca yaşama yollarını gösteren, hem de her dönem soru ve sorunlarımıza cevap aradığımız kutsal bir kaynaktır. İslam medeniyeti bu kitap ve onu hayata uyarlayan (yine kitabın şekillendirdiği) Hz. Peygamber’in sünneti üzerine inşa edilmiştir. İslam’ın bu iki temel kaynağına yaklaşım şekli ise kişi için istifadeyi ya arttırır ya da azaltır.
İlk Muhatap ve İlk Vahiy
Her zaman ilkler, mesajın temelini oluşturduğu için önemlidir. Dolayısıyla Kur’an’daki ilk ayetler ve ilk hitap, kim olduğunu unutan insanlığa satır aralarında kendini hatırlatmadır aslında.
İslam bütün ilkeleriyle bir bütündür ve birdinolarak hayatı kapsadığı için kitap ve sünnette değinilen hiçbir konu birbirinden bağımsız olamaz. İlahi emir ve yasakların nasıl sosyolojik, psikolojik, ahlaki olarak birçok yönü varsa, İslam da ancak bir bütün olarak yaşandığında kişide ve toplumda beklenen tesirini gösterir…
İşte tam bu noktada acaba ayetlerin nüzul sırasını takip ederek Kur’an’ın ilk muhatabı olan Hz. Peygamber’in aklını inşa edensürecigörmek mümkün müdür? Ya da ilk vahiydeki varlık ve bilgiye dair muhtemel manalarını yakalayarak İslam’ın inşa etmek istediği anlam dünyasına ulaşmak mümkün müdür sorusu akla gelir? Yani Alak suresinden başlayarak her ayette yeni bir zihin inşa eden Yüce Allah, bir model olarak vahiyle aklı nasıl inşa ediyorduracaba? Hangi konularadeğiniyor, ilk hitapta neleri önceliyordur? Bu ilk hitaptan bizler neler anlayabiliriz? Buyrun hep birlikte tefekkür edelim…
ALAK SURESİ
1- OKU… Yaratan rabbinin adıyla oku!
Her şeyi onunla, onun adıyla oku. Her şeye onunla, onun yaratmasından hareketle bak…
2- O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yarattı..
Alemi okumaya kendinden başla.. insanı anla…
Her şeyden önce kendini oku.. her neyi öğrenmek istersen kendinden hareketle bak…
Sen hiçbir şey iken o seni basit bir maddeden yarattı..
Tutunmaya muhtaç alaktan… bir damla sudan..
Kainattaki her şeyi de yoktan, hiçlikten yarattı..
İnsan (henüz) anılır bir şey değilken.. (İnsan Suresi 1)
3. Oku, Rabbin sonsuz bir kerem sahibidir.
Sen neden ve niçin yaratıldığını bilmeyecek kadar aciz ve cahildin
Ama O, tüm canlılar arasında seni seçti…
Muhatap olarak seni aldı kendine.. sana öğretti alemi..
Öğrenmeni sağlayacak bilinç verdi..
Bu, seni kainata halife yapacak bir nimetti.. emanetti..
Sana kendi ruhundan üfleyerek hayat hakkı verdi (Secde 9)
4- O ki, kalem ile yazmayı öğretti.
Sen hiçbir şey bilmez iken…
Öğrenmen gerekeni o öğretti.. öğretmekle kalmadı;
Öğrendiğini kayda geçirmene, tecrübelerinle bir hafıza oluşturmana fırsat verdi.
Kalem ile düşünceni tarihe kaydedebilecek, sonrakilerle paylaşabilecektin…
Böylece sen (ey insanoğlu) bilişsel bir inşa sürecine girdin…
Ama neyi bilmen gerektiğini dahi henüz bilmiyordun.. (Ahzab 72)
5- İnsana bilmediğini öğretip belletti.
Ben okuma bilmem dedin okumayı öğretti.
Sana düşünecek bilinç, yazacak kalem bahşetti…
Adem babana isimlerin hepsini öğretti..(Bakara 31)
Yoksa isimleri, kavramları, anlamları nerden bilebilirdin ki?
Nasıl anlaşır, nasıl konuşur, nasıl düşünürdün!
6-7. Ama, insanoğlu kendini müstağni sayarak azgınlık eder
Bilmek gurur verecekti. Zira şu kainatta tek bilen sendin.
Sen halifeydin.. Sen üstündün..
Yetmedi peygamberleri de gönderdi senin için..
Niçin seçildiğini tekrar hatırlatmak için..
….
Ancak insan yapacağını yaptı.. Çok nankördü çünkü.. (İbrahim 34)
Ona kendini ve yaratıcısını keşfetsin diye bahşedilen bu bilinç ile..
Yaratana, öğretene, belletene isyan etti.
Hem de kendisine “verilen akıl ile” onu inkar etti.
Halbuki hiçbir şey değilken onunla zengin olmuştu.
Akıldan daha büyük zenginlik mi vardı şu kainatta?
Ancak cahil ve kibirli bir zengindi. Kendini müstağni sandı..
8.Ey insanoğlu! Dönüş şüphesiz Rabbinedir.
Ey halife, ey bilinç zengini, ey kendini beğenen..
Ey kendini dahi bilmeyen; bildirilmeden..
Nerden ve ne için geldiğini bildiren Rabbin sana bir şey daha söylemektedir.
Hiçbir şey değildin yarattım, hiçbir şey bilmiyordun öğrettim,
Ancak sen sana öğretilenle azdın ve yaratanı unutup amacından saptın..
Ama sen hep halife kalmayacaksın..
Yarattığım gibi bana dönecek ve sana emanet ettiğim bilmesorumluluğunun hesabını vereceksin.
Sana bahşedilen o nimete layık isenimanınile mükafatı,
değilsen inkarınile de cezayı hak edeceksin..(Beyyine 6-8)
(Yaratan ve öğreten) Yüce Allah şüphesiz ki doğru söyledi…
Kur’an-ı Kerim’in mucize olduğuna delil olarak sadece bu ilk ayetler bile yeterlidir. Çünkü bir inşa süreci ancak bu kadar dipten ve temelden başlar. Ve her ayet birbirini ancak bu kadar güzel ve tutarlı bir şekilde tamamlar. Ve insanın sahip olduğu yaratılışınve bilgininnihai amacı da ancak bu kadar yakından hissettirilerek anlatılabilir.
İnandık ya Rabbi..
İndirdiğin her cümleye, her kelimeye, her harfe gönülden iman ettik..
Ve mutluluk ve düzenin ancak bu mesajla gerçekleşebileceğine yaşadığımız her krizden sonra yeniden şahitlik ettik, ediyoruz..
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi