SevgiliPeygamberimiz efendimiz yalanın ve yalan şahitliğin ne azim bir günah olduğunu açıklamak için sahâbilerine şöyle buyururlar: “Size büyük günahlardan da büyük olanları haber vereyim mi? Sahâbiler; buyur ya Rasulallah derler ve Peygamberimiz şu açıklamayı yapar: Allah”a ortak koşmaktır, ana-babaya isyan etmek; ilgisiz ve alakasız kalmaktır. “
Aziz Peygamberimiz büyükler büyüğü olan bu iki günahı arz ederken oturuyorlardı, sonra doğruldular ve pek ağır bir söylemle şöyle buyurdular:
Büyüklerden büyük günahlardan biri de yalan söylemektir ve yalan şahitlikte bulunmaktır.
Peygamberimizi bu “yalan söylemektir ve yalan şahitlikte bulunmaktır” ifadelerini öylesine çok tekrarladılar ki sahâbiler, keşke sussaydı da bu kadar üzülmeseydi, dediler.
Rabbimiz Furkan sûresinin 72. âyetinde de sevdiği müminleri bize vasıflarıyla tanıtırken de şöyle buyurur:
“Onlar yalan şahitlikte bulunmazlar.”
Yalan şahitlik konusuna değinmişken, şahitlik meselesine de biraz değinelim.
Şahitlik kurumu adaletin ruhudur. Bunun içindir ki Rabbimiz Kur”an-ı Kerim”in Nisa suresinin 135. ayetinde şöyle buyurur:
“Ey iman edenler; ana babanızın, akrabalarınızın ve öz canlarınızın aleyhine de olsa Allah için adaleti ayağa kaldırın ve Allah için şahitlik yapın ve …”
Bu emir küçük bir değişiklikle Mâide sûresinin 8. âyetinde de şöylece tekrarlanır:
“Ey iman edenler, Allah için şahitlik yapın ve Allah için adalet gösterin. Bir (kişiye ve)topluluğa olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Her şartta adil olun, sizi Allah”ın rızasına en çok yaklaştıracak işlem adalettir…”
Şahitlik konusu pek önemli olduğu için Bakara sûresinin 282. ayetinde şöylece görevlendirilmekteyiz:
“Çağrıldıkları zaman şahitler gelmezlik etmesin…”
Âdaletin tecellisi için şahitlik yapmak gerekiyorsa, şahitlik yapmamak adaleti katletmek veya gecikmesine sebep olmaktır.Rabbimiz önemine binaen bir sonraki 283. âyette, de şöyle buyurmaktadır:
“Sakın ha şahitliği gizlemeyin, şahitliği örten kişinin kalbi günahkâr olur.“
Mümin Yalancı Olamaz
Yalancılık büyük mü büyük günahlar arasında yer aldığına göre “Mümin yalancı olabilir mi?”şeklinde bir soru sorulabilir. Nitekim Peygamberimize soruldu da.
Bir sahâbi gelir ve ard arda sorar, peygamberimiz de cevap verir:
-Ya Rasulallah, mümin korkak olabilir mi?
-Olabilir, muhtemeldir.
-Mümin cimri olabilir mi?
-Olabilir, mümkündür.
– Ey Allah’ın Elçisi! Peki mümin yalancı olabilir mi?
– Olamaz, yalancılığı düşünülemez.
İnsan oldukları için müminler de korkak veya cimri olabilecekleri içindir ki Peygamberimizi “Allah”ım korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım.” şeklinde dua ederek Allah’a sığınmışlar ve bize sığınmanın gerekliliğini örneklendirmişlerdir. Bu duayı Peygamberimiz sık sık yaparlardı, biz de pek sık yapmalıyız.
Rabbimize îman ve güven arttıkça korku azalabilir olmakla birlikte büsbütün zail olmaz. Kendilerine Kitab verilmiş büyük Peygamberlerde biri olan Hz. Musa”nın dilinden korkulabileceği gerçeği açıklanmaktadır.
Rabbimiz,”Musa ile Harun”a, Firavun’a gidin, onu düşündürecek şekilde yumuşak bir dille Hakk”a çağıran” buyurduğunda onlar da “Rabbimiz gidelim, gidelim ama biz onun bize karşı azgınlık yapmasından kokarız” derler.Rabbimiz de “korkmayınız” buyurarak emrini tekrarlar.Demek ki korkmak beşeri bir haldir.
Cimrilik de böyledir. Yani cimri de olunabilir Olunabileceği içindir ki Peygamberimz “Cimrilik olan Şuhh’tan sakınınız” şekinde uyarıda bulunmuştur.
Ama yalan böyle değildir. Çünkü yalan Peygamberimizin ifadesiyle imana zıttır.
Ali Rıza Demircan
Devam edecek
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi