Hacc; Yeryüzünün sahte ilahlarına karşı tek büyük ilah Allah cc olduğunun mesajını bedenen Kâbe’de toplanarak göstermenin insancası olduğu;
Hacc; İbrahim Peygamberimizin Yüce Rabbimizden aldığı talimat gereği millet olma, dayanışma ve paylaşma şuurunun ilanı ve çağrısına cevap vermek olduğu;
Kâbenin sadece Müslüman toplum için değil tüm İnsanlığın doğru, isabetli yolu bulmasına sebep olabilecek bir özelliğe sahip olduğu; ancak bu özelliğinin şu an için henüz keşfedilemediğinden nasıl gerçekleşeceğinin şimdilik gaybi bir husus olduğu;
İbrahim Peygamber a.s. döneminin küresel gücünün ilahlaştırdığı putları; ateşe atılmayı göze alarak tek başına kırıp baltayı baş putun kafasına asıp Allah’tan gayri ilahlaştırılan her nesnenin yaratıcılıkta aciz kalacağını hal ile haykırarak, kıyamete kadar şirke isyan, tevhidi ilan etmenin adının Hacc olduğu;
Yeryüzünde insanların ilk olarak ikamet ettiği yerlerin sahipliği ile ilgili olarak aynı mekâna sonradan gelenlerle arasında bir mülkiyet-misafir ilişkisi söz konusudur. Bu ilişkinin tek istisnasının Kabe’nin bulunduğu yer olduğu;
Yeryüzünde mekân sahipliğin veya misafirliğin söz konusu olmadığı tek yerin içerisinde Kâbenin de bulunduğu Hacca konu yerler olduğu; ziyaretlerin Allah’ın hakkı için yapılan bu yerleri hiç kimsenin mülkiyet bakımından sahiplenmemesi veya kendisini misafir olarak görmemesi gerektiği;
Cenab-ı Allah cc hac ziyareti için yaptığı çağrıyı –Şirk müstesna- herhangi bir din mensubunu ayırmaksızın tüm insanlara yönelik olarak yaptığı;
Haccın insanların toplanmasına vesile olan ve bir araya geldikleri aynı mekânda her türlü dünyevi ve felsefi zihinsel tespitlerini paylaşan ve yarıştıran akıl sahiplerinin müşavere ederek doğru olan, hak olan yolu bulabilecekleri mesajını verdiği;
İnsanların dünyevi uhrevi her türlü işlerini aralarında danışarak yapmaları için toplanmaları gerektiği; Bu doğrultuda cemaat, tarikat, dernek, cemiyet, devlet gibi insan topluluklarının da bu amaçla teşekkül ettirilmesi gerektiği;
Yeryüzünün her yerinden Kâbeye ziyarete gelen İnsanların inanç ve ibadet birlikteliği sağlayarak dönüşlerinde kendi beldelerinde ki insanlara aktarma vazifesi yaptığı; Bu durumun silsile yoluyla Kıyamete kadar ibadet şekillerinin bozulmadan sıhhatli bir şekilde intikal ettiği ve edeceği;
Milyonlarca Müslümanın bir araya gelip güç birliği, gönül birliği yaptıkları Kâbenin, güvenlikli bir ortama ve katılanların da güvende olduğu bir mekâna dönüşmesinin sağlanması gerektiği;
Bedensel yapılan ibadet şekillerinin ilk olarak yapıldığı mekânın Kâbe olduğu ve Adem Peygamberimizden günümüze kadar yeryüzüne buradan insanların ziyareti neticesinde yayıldığı;
Allah’ın cc atom çekirdeğinden galaksilere kadar yarattığı tüm varlıklara ilham ederek kendi yörüngelerinde dönme hareketinin benzerini insanoğlunun isteğine bağlı ancak Kendisinin de hakkı olarak Kâbe etrafında yapmasını istemesinin “ilahi buyruk” olmasına delil olacağı;
İnsanoğlu için mekan bakımından barınak olarak ikamet edeceği ilk örnek evin Kâbe olduğu ve o gün bugündür insanların barınak olarak ev alışkanlığının yerleştiği;
İnsanların her türlü doğal ve suni afetlerden korunmak için evlerini sağlam inşa etmeleri gerektiği;
Kâbenin inşasından günümüze kadar ibadet edenler hiç eksik olmadığından, Peygamberimizin de noksan ve tahrif edilmiş kısımlarını düzeltmesi nedeniyle, namazın şekil bakımından nasıl kılınacağının tartışılmasının anlamsız olduğu;
Dünyada bugüne kadar gelmiş geçmiş ve gelecek hiç bir rejim ve otoritenin; evini namazgaha dönüştürüp ibadetini yapan hiç bir Müslümana bu tavrından dolayı zarar veremeyeceği ve engelleyemeyeceği;
Toplum da güzel işlere niyetlenen ve gerçekleştiren her insanın güvende olacağı; (Yaptıklarının güzel olduğunu zannedip iddia edenlerin değil) Güvenlik içerisinde yaşayanların da yaptıkları icraatlarının güzel olduğu;
Baba ve evlatların evlerinde birlikte inanç ve ibadetlerini her daim ilerletmeleri ve Allah cc için yaptıkları her tür amellerinin de kabulü için yalvarmaları gerektiği;
Evlerimizde güzel hareketlerde bulunmamız; bulunduğumuz mekânın İbrahim makamına dönüşmesine vesile olacağı; namaz kılarak da bu evde yetişen ve yaşamakta olan kişilerden, toplumun güvende olacağı;
Tarikat, cemaat, mezhep vb. insan toplulukları önderlerinin Allah için kurdukları teşkilatlarda insanlara inanç ve ibadette, Kur’anî manada temiz saf ve doğru olanı tercih etme ve bu yönde yönlendirme mecburiyetlerinin olduğu;
İnsanlar tarafından ziyaret edilmesi için Allah’ın cc çağrısı bulunan, inananlar tarafından ziyaret edilen mübarek Belde Kâbe’nin (bulunduğu coğrafi bölgenin güvenli olmadığı halde) bugüne kadar Dünyanın en güçlü devletler eliyle güvenlikli kılındığı;
İnsanın atası olan Hz.Adem’i yarattığında tüm meleklerin O’na secde etmesini emreden Yüce Yaratan cc Ademoğlularından kendisine yeryüzünde secde edilmesini isterken fiziki mekân olarak dört duvardan ibaret olan Kabe’ye yönelmesini istemesi, insanoğlunun şımarmaması ve büyüklenmemesi için olabileceği;
İbrahim ve İsmail Peygamber aracılığı ile yapılan Kâbe’ye ziyaret çağrısının altında yatan nedenlerden birisinin de insanların örgütlenme ve öğüt verme özgürlüklerine müdahale edilmemesi gerektiği;
Kâbeyi ziyaret eden kişi zihinsel olarak ziyaret ettiği mekan ve yapıları ilahlık seviyesinde anmaması, tek büyük Allah’ın c istemesinden dolayı işaret edilen ziyaret yerlerinde kulluk amaçlı bulunduğu ve ibadet ettiği;
Hac ibadeti ile Kâbede bulunan ziyaretçinin niyetinden başlamak üzere kendisini saf temiz yönde arındırması, kendisine ve bütün mevcudata karşı güzel duygu, hal ve hareketlerde bulunması gerektiği;
Kabenin bulunduğu yerde mukim ve oraları sahiplenen otoritenin, hacıları ticari bir meta gibi değerlendirip verdikleri hizmet karşılığında yüksek karlar yapmamaları gerektiği;
İnsanoğlunun fıtratında bulunan bir güç ve kudrete tapınma, teslim olma özelliğindendir ki; zamanla bu arzusunun dışa yansıması olarak put veya benzer eşyalardan veya zihninde varlığına inandığı soyut varlıklardan temsili olarak kendi elleriyle yaptığı nesnelere tapınma sapıklığına düşebildiği;
Yaratıcının, insanoğlunun zihinsel ve mekansal sapıklıklarının temizliği için Nebi ve Elçiler gönderdiği; Bu Nebi ve Elçilerden birisinin de Yahudi ve Hristiyanları da kapsaması açısından Kuranda detaylı anlatılan İbrahim Peygamber olduğu;
Hac ziyareti süresince fiziki yapıların ve mekansal ortamların değil; Allah’ı anmanın ve O’na yönelmenin vasıtası yapılarak Dünyalık ve Ahiretlik bir takım menfaatlere ulaşılabileceği;
Hac ziyaretinde yaptıkları sayılı günler gibi insana tahsis edilen bir ömür Allah’ı anarak ve ayrıca hem kendileri hem de fakirleri, sahip oldukları rızıklardan yararlandırmak suretiyle yaşamlarını sürdürmeleri onları hem dünyalık hem de ahretlik hayırlara vesile kılacağı;
Yüce Yaratıcı’ya ibadet yapılacak mekanların temiz tutulmasını;
Yeryüzünün her neresinde olursa olsun Allah’a ibadet için yapılan çağrı yerinin, temsili Makam-ı İbrahim olacağı;
Yeryüzünün her neresinde olursa olsun Allah’a ibadet için yapılan çağrıya cevap veren her kimse; yaşantısında sözü ile hareketlerinin, içi ile dışının uyumlu bir şekilde yaşam süreceğinin taahhüdünü vermiş demek olduğu;
Dünyada devlet otoritelerinin, İbrahimi çağrıya uyan ibadet ehli inanç sahibi insanların dinsel amaçları doğrultusunda örgütlenme özgürlüklerini sağlamaları ve bu doğrultuda inançlarını yaşamaları için her türlü devlet desteği vermeleri halinde o beldenin müreffeh ve güvenli bir ortama kavuşacağı;
Petrolün keşfedilmediği ve bilinmediği bir çağda coğrafi ve mekânsal olarak değer ifade etmeyen etrafı kayalardan ibaret çöl bir yerin kulları tarafından ziyaretini istemekle yeryüzünün istisnasız her karışının kamusal alan (Allah’ın hakkı) olarak katında kıymetli olduğuna işaret olabileceği bu doğrultuda doğa-insan ilişkisinde hakka hukuka ve adalete dikkat edilmesi gerektiği;
Mekânları ve zihinleri putlardan temizleyip arındıran İbrahim Peygamberin insanların hidayetiyle sonuçlanan bu başarısını kıyamete kadar unutturmamak için Yüce Allah bu yerlerin seyahate gücü bulunan insanlar tarafından ziyaretinden memnun kalacağı;
Bulunduğu ortamı mekansal ve zihinsel olarak putlardan (her türlü şirke konu husus) temizleme çaba ve gayreti içerisinde bulunan Müslüman her kimse bulunduğu ortam O’nun için Makam-ı İbrahim olacağı;
Pak duru tertemiz bir kalple İbrahimi davete kulak vererek; Zihinsel, mekansal, sosyal ve kişisel putlardan arınarak bilinçli bir hac ziyaretinin kişinin dünyalık rızkında hissedilir düzelmelere neden olacağı;
İbrahim Peygamberimizden günümüze kadar intikal eden ve İslam aleminde “namaz” ismiyle meşhur olan ibadetin; kıyam, rüku ve secde den ibaret fiziksel hareketler ve mekansal temizlikle birlikte zihinsel olarak da Allah’a ortak koşmaksızın o gün bugündür inananların birbirinden görerek aktarma yoluyla günümüze intikal ettiği;
Adına “şeytan taşlama” denilen hac ziyaretinde yedi ufak taşın sembolik olarak atılması; Müslüman’ın o ana kadar yaşadığı şeytani hal ve hareketlerinden tiksindiğini, lanet ettiğini ve o andan itibaren de bir daha yapmamak üzere terk edeceğinin hal ile beyanı olacağı;
Hac, Mekke şehrinden Hz. Muhammed’in (SAV) dilinden: Canın, malın, kadının ve inancın korunmasının Allah’ın emri olduğunun; hac ziyaretine gelen insanlara ve onlar aracılığı ile yeryüzü insanlığına ilanı ve yayılması demek olduğu;
Hac: Yaşadığın düzgün ve erdemli hayatın taçlandırılması ve/veya hac ziyaretinden sonra ki yaşayacağın hayatın düzgün ve erdemli olacağının sözü olduğu;
Safa ve Merve’de insana çare olan zemzem; Allah için adanmış ve yaşanacak bir ömürde çaresizliğe yer olmayacağının mesajını içerdiği;
Hac: Yüce Yaratıcının, yeryüzü ve insanoğlunun bizatihi kendi katında gizli bir usul ve yöntemle sürekli takibinde olduğunun Dünya lisanı ile inananlara ifadesi olduğu;
Kuran da “Allah’ın hakkı” ibaresinin sadece Hacda yapılan hal ve hareketler için geçmesi yeryüzü insanlığının canının, malının, inancının, aklının ve neslinin korunması konularında hak ve adalet üzere ittifak etmeleri gerektiğine dikkat çekmek için olabileceği;
Hacla ilgili ayetlerin düşünsel okumalarımdan zihnime yansıdı..
Kâbeyi ziyaret etmenin Kişiyi günahlardan arındıracağını;
Müslüman bir kimsenin detaylandırmak için sorduğu her dini sorunun şahsını teferruata boğacağı, farziyyet taşıyan ibadetlerin haricinde ki benzeri isteğe bağlı ibadetleri Rabbine söz vererek taahhüt altına girmeden fırsat buldukça yapması gerektiği;
Yol emniyeti ve rızık temini sağlanarak Hac yolculuğuna çıkılması gerektiğini;
Bulunduğumuz Beldede Müslümanlar olarak kalplerimiz birbirine ısınma emaresi taşımıyor ve göstermiyorsa İslam Dinine gerçekten inanamamış olma ihtimalinin olabileceğini;
Bir kışkırtma neticesinde birbirleriyle çatışma durumuna gelen iki farklı ırktan insan topluluğunu Peygamberimizin Kurandan ayetle uyarması neticesinde kavga etmekten vazgeçip kucaklaşmasına benzer bir ortamın, günümüzde şiddetle ihtiyaç olduğu; uyarıcının da bizzat Kuran ayetlerinin olabileceği;
Allah’ın cc insanlar üzerinde hakkı olan ve bu amaçla yapılan hac ziyaretinin Müslümanı cehennem ateşinden koruyacağını;
Hac ziyaretine gücü yettiği halde ve herhangi bir elinde olmayan neden haricinde gitmezse; gayri müslimlerin hacca gitmediklerinden dolayı onlardan bir farkının kalmayacağı;
Günümüze intikal eden Hadis okumalarımdan zihnime yansıdı.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi