Başta Türkiye olmak üzere bağımsız kalmaya çalışan bütün Asya, Afrika, Avrasya ve Latin Amerika ülkelerini fikir hürriyeti yoksunluğu ile suçlayan Avrupa’nın maskesi bir daha düştü.
Fikir hürriyeti, düşünce özgaürlüğü ve insan hakları gibi kavramları kullanarak yüzyıllardır dünyayı sömüren Avrupa, söz konusu kendi çıkarları veya kendilerine yönelik eleştiri olunca, hemen Engizisyon Refleksini göstererek farklı düşüneni sadece susturmuyor, kelimenin tam anlamı ile imha ediyıor.
Avrupalı sözde özgürlükçü ve serbest fikir savunucu medya da aynı çirkinlik, sahtekarlık ve iki yüzlülüğü sergiliyor. İngiliz BBC kurumu, devleti eleştiren bir haber yaptığında, İngiliz polisi elinde balyozla medya kuruluşunun binasını basmış ve bütün bilgisayarları kırmışlardı. İngiliz polisinin bu vandallığı mahkemenin verdiği yetkiye dayanarak yapması ayrıca dikkat çekiciydi.
İngiliz hükümetinin bu barbarlığına ne BBC ne de Avrupa basını sesini çıkarmamıştı. Avrupanın bütün medya kuruluşları ölüm sessizliğine bürünerek bu faciayı untutturmuştu.
Buna karşın Başta Türkiye olmak üzere Avrupa’nın çıkarlarına ve hegemonyasına boyun eğmeyen bütün alkelere yönelik “basın ve fikir Özgürlüğü” adeta bir öldürcü ve yıkıcı silah olarak kullanılıyor.
Türkiye aleyhine sürekli yayınlar yaparak düşünce ve fikir özgürlüğünü diline pelesenk eden ALman İstihbarat Servisi BND’nin perde gerisinde yönettiği Deutsche Welle (DW) fikrini açıkladığı gerekçesiyle Filistinli gazeteciyi işten attı.
Avrupa’da fikir özgürlüğü yok^diyen DW çalışanı Meryem Salim, kurumu tarafından hiç bir açıklama yapılmadan işten derhal atıldı. Alman DW medya ağının Salim’i işten atma gerekçesi de oldukça ilginç, Sözlü olarak Salime, “Avrupa’da nasıl ifade özgürlüğü yok dersin” diyerek işten kovulduğu tebliğ ediliyor.