Siyasetçi, ârif, naif, vakur olmalıdır. Öfke, saldırganlık, ayırımcılık, ötekileştirme ve düşmanlık siyasetçiye yakışmaz. Siyasetçinin gürültü çıkarma hakkı da yoktur. Milletimizin birliğe, dirliğe, istikrara ve dostluğa ihtiyacı vardır. Siyasetçiyi vekil seçip kendisini temsil için meclise gönderen irade yani müvekkiller, vekillerinin kavga yapmalarını hoş görmüyor ve onaylamıyorlar. Onları oraya gönderen millet, halkın ve devletin problemlerine çözüm üretmelerini bekliyor. Çözüm üretecek kapasitesi olmayanlar çaresizdirler çığırtkandırlar.
Çaresiz, yeteneksiz, bilgisiz, yüreksiz ve medeniyetsiz olanlar, kavga yaparlar. Kavgadan medet umar ve kavga yapmayı görev sayarlar. Tafra atıp kavga yapanların, bir yerlere mesaj vermeye kalkışmaları en azından doğru değil, çiğliktir, hamlıktır ve bir nevi düşmanlıktır. Suçlayarak kavga çıkarmak kimseye artı değer kazandırmamıştır kazandırmaz da. Kavgacı kendini hırpalar, hafif meşrepliğini sergiler. Yarardan çok zarara sebep olur.
Kavgacı zihniyetin, erdemini anlata anlata bitiremediği demokrasi her halde onlara hazımsızlığı ve çiğliği emrediyor. Olsa olsa bu yaptıkları, seviyesiz bir eylem ve millete karşı bir saygısızlıktır. Demokrasinin önemini vurgulayarak savunanların, demokrasi sayesinde seçilip, kavgadan başka bir şey beceremedikleri halde aldıkları yüksek düzeyde maaş ve ek gelirler, devlete yük ve millete ihanettir. On bir milyon emekli mağdurun hakkını gasptır. Ahlakî değerlere saldırıdır. Mecliste yalnızca oy kullanma memuru olarak el kaldırmak ve kendilerince artı değer olarak kavga çıkarmak akıllı insanın işi değildir. Özellikle ülkemizde kavgadan başka yapılacak çok iş vardır. Öncelikle yapacakları önemli hizmetler vardır.
Milleti dürüstçe temsil etme yerine ona buna çatarak, milletvekilliğini kazanç kapısı haline getiren zihniyet, halkın ve “tüyü bitmemiş yetimin” hakkını düşünemiyor. Hele kavga ederek milleti kamplara bölmeye yeltenmek fitne çıkarmak, fesadı yaymak, terörü beslemek, ekonomiyi baltalamak, kalkınmayı önlemek, dış şer güçleri umutlandırmaya yarar ve kokuşmuşluğu artırır. Ahlâkî ilkelere de zarar vermekten başka hiçbir şeye yaramaz.
Özellikle bugün her köşe başında kimi ebeveynin, yıllar önce doğum sonra çalınmış çocuğunu arıyor, kimi evlat, anasının babasının peşine düşmüş, arıyor, hasret ve ümitle onlara kavuşma özlemi ile yanıp tutuşuyor. Şu anda nice aile dramı hat safhada keşmekeşi yaşıyor. Müslüman milletin çocukları fuhuş batağına sürükleniyor, uyuşturucu illeti son surat gençlik arasında yayılıyor. Devleşmiş ticarî kurumlar, verdikleri hizmet bedelinin çok üzerinde para alıyor. Bunlar vatandaşı haraca bağlamışlar, üstelik devlet desteği ile amansız ve merhametsizce, hukuk dışı sömürü planlarını uyguluyorlar. İnsan haklarını sömürüyorlar. Daha niceleri yanında, devlete milyonlarca iletişim parası ödeten milletvekili koruma altına alınıyor ve bu korkunç soygun örtbas edildikten sonra, her kes suspus oluyor.
Üstelik bu kavgacılar geçim standartlarının çok fevkinde maaş aldıkları halde vatana ve millete yararlı hiçbir teşebbüste bulunmuyorlar. Ülkede sayılamayacak kadar çok olumsuzluğun süratle yayılması karşısında nedense bu kavgacı zihniyet, milletin derdine derman olmayı hiç akıllarından geçirmiyorlar. Amma unutmayın ki, haberlerde sizi dinleyen bebekler korkuyor ve ağlamaya başlıyorlar. Yine unutmayın ki, sizden öncekiler de çok kavga yapmış çok fitne ve fesat çıkarmışlardı. Kendilerine yazık etmişlerdi. Cürüm işlemekten ve kötü isimden başka hiçbir olumlu hatıra bırakmadan çekip gitmişlerdi.
Eski kavimlerden ve zamanımız toplumlarından olumsuz eylemlerin peşine düşüp huzursuzluk çıkaranların âkibetleri hep kötü olmuştur. Bu itibarla o mevki kimsenin babasının mülkü değildir. Onun için Kavga yapmayın memleket meselelerini Müzakere edin. Millet akıllı, verimli ve faydalı olmanızı istiyor. Basitleşmeyin. Yüzünüzü kızartacak davranış sergilemeyin. Yarın bir gün “dilim, seni dilim dilim olasın” deme gereği duymayın. Fiilen savaşan düşman askerleri durumuna düşmeyin. Millet sizi, hayırla ve sevgi ile ansın!
Söz söyleyeceğiniz zaman âdil olun, velev ki o akrabanız olsun. Allah’ın ahdini yerine getirin. Size bunlar tavsiye edildi. Umulur ki, öğüt alıp adaletle konuşursunuz. (Enam:6/152) Evet, siz âdil olun ki millet, mutlu ve huzurlu olsun! Esselamu aleykum.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi