Hikâye bu ya… Zengin biri vefat etmiş. Çoluk çocuğu feryadı figan içinde ağlamışlar sızlamışlar. “Sen ölemezsin baba” kabilinden feryadı figan içinde ortalığı ayağa kaldırmışlar ama nafile. Çare yok. “Her nefis ölümü tadacaktır” ilahi emrine, çaresiz boyun eğmişler.
Fakat bu ölen zengin adamın çocukları, babalarının kabirde geçirecekleri ilk geceyi ve babasının karşılaşacağı sorgu suali çok merak ediyorlarmış. “ Acaba babamız sorgu sualden geçebilecek mi?” sorusuna cevap aramaya koyulmuşlar. Sonunda da kendilerince bir yol bulmuşlar ve babalarının mezarının hemen yanına başka bir mezar kazdırmışlar. Birisi o mezara girecek ve babalarının Münker Nekir’in sorduğu sorulara verdiği cevaplara şahit olacakmış…
Dedik ya hikaye(!) bu…
Ancak çocuklarından hiçbiri boş mezara girerek sabaha kadar mezarda yatmaya cesaret edememiş. “Para her kapıyı açar” diye düşünmüşler ve mezara yatacak ve sabaha kadar babalarını sorgu ve sualini dinleyecek birini aramışlar. Elinde urganından başka bir mal varlığı olmayan ve bu urgan ile hamallık yapan bir gariban bulmuşlar. “Sana şu kadar para, bu kadar altın vereceğiz gir mezara demişler.” Çalışsa hayatı boyunca kazanamayacağı bu para teklifi karşısında gariban adam, çaresiz kabul etmiş boş mezara yatmayı ve akşam olunca yatmış mezara.
Mümker Nekir gelmiş zengin adamın mezarına ama bakmışlar ki yan mezarda bir canlı var. “Ölü zaten bizim, onu sonra da sorgularız ilkönce şu canlıyı sorgulayalım “ diyerek dönmüşler bizim gariban hamala:
“Kayıtlarda senin mal varlığın olarak sadece bir urgan gözüküyor.” Demişler. Bizim hamal korkuyla “Evet” dercesine başını sallamış. Münker bir taraftan Nekir diğer taraftan başlamışlar sorgu ve suale:
“Bu urganı nereden aldın, urganı aldığın parayı nereden buldun, bu para helal miydi haramıydı, malını taşıdığın insanlardan fazla para talep ettin mi, çocuklarına haram para yedirdin mi?” Münker Nekir’in soruları o kadar çoğalmış ve ağırlaşmış ki, bizim hamal sabahı zor etmiş ve kan ter içinde çıkmış mezardan.
Zengin babanın çocukları, babalarının kabirde ki ilk sorgusunu çok merak ettikleri için sabahın erken saatinde varmışlar mezarlığa ve hamalı görünce sormuşlar babalarının durumunu…
Bizim gariban hamalın ise cevabı şu olmuş:
Vallahi ben bir ipin hesabını sabaha kadar veremedim. Sizin babanızın işi çok zor vesselam”
Her hikâyeden çıkarılacak bir ya da birçok ders vardır mutlaka…
Son zamanlarda “Dünya beşten büyük ama biz beş markette Türkiye’den büyüğüz” dercesine büyük marketler, megaloman bir kişilik sergileyerek fiyatlarda istedikleri gibi oynamaya başladılar. Bu marketler zincirlerinin sahiplerine, zaman zaman yaptıkları hatalar dolayısıyla cezalar kesilse de bu cezalara aldırış etmeden yapacaklarını yapmaya, fiyatlar ile istedikleri gibi oynamayadevam ediyorlar.
Şurası bir gerçek ki, plandemi(!) ve sonrasında dünyada gelişen olaylar bütün dünyada tedarik zincirinde ki aksamalara ve fiyat artışlarına sebep oldu. Ancak bunu fırsata çevirmek ve parasına para katmak isteyen fırsatçı insanlar da ortaya çıkınca toplumda da ister istemez bir gerginlik oluştu. Bunu, en son Ayçiçek yağı almak için marketlerde birbirini ezen insanları görünce, şaşkınlık içersinde izledik ve anladık.
Nefsi emarelerinin boyunduruğu altında olan ve fiyatlar ilke oynamaktan zevk alan bu zenginlerin, ayetin tabiriyle “İstek ve arzularını ilahlaştırarak” hiç ölmeyecek ve hesaba çekilmeyecekmiş gibi paraya tapar insanlar olmaları, debelendikleri günah çukurunda biraz daha dibe batmalarına sebep olmaktadır.
Her insan gibi siz de öleceksiniz ve hesaba çekileceksiniz ey zenginler!
Hatta “Sarp ve sağlam kaleler içinde de olsanız ölüm sizi bulacak” ve herkes gibi huzuru ilahide hesap vereceksiniz. Siz hesap vereceksiniz de ben ve benim gibi kendi yağı ile kavrulanlar hesap vermeyecek mi? Tabii ki de verecek. Ama hikâyede ki fakir hamal misali, sizin mal varlığınızın yanında bizim dünyalığımız, hamalın elinde ki urgan misali…
Bendeniz o urganın hesabını verebilmek adına Kur’an ve sünnet çizgisinde bir hayata talibim. Ya siz….
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
NOT DEFTERİ: Ülkemizde ki zincir marketlerin, fiyatlar üzerinde istedikleri gibi oynamaları, gerçekten patolojik bir durum aldı. Bunları tedavi etmekte, hükümetin başlıca görev ve sorumluğu altındadır.
Şaban DOĞAN