YÖNETİCİ SİYASİ VE ASKERİ RİCALİN ÖNEMİ
Çanakkale zaferinin 107. yıldönümü kutluyoruz. Allah şühedamıza vadettiği âli makamları lütfeylesin. Rabbim merhum şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a da rahmet eylesin. Çanakkale zaferinin destanını yazmış, söylenebilecekleri dile getirerek tercümanımız olmuştur. Onun söylediği şu dizelerin üstünde, başka ne söyleyebiliriz:
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi…
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Niçin Şehidler Verdiğimizi Sorgulayamadık
Osmanlı ecdadımız on binlerce gencecik evladı ve aydınlarını bu savaşta toprağa vermiştir.
Çanakkale zaferi her yıl bütün devlet ve millet imkanları kullanılarak kutlansa yeridir. Yeridir de asıl ibret alınması gereken dersler de ihmal edilmemelidir. Maalesef bunu ihmal ediyor, yeni Çanakkale savaşlarının verilmemesi için alınması gereken dersleri milletimizin gündemine getiremiyoruz. Üstelik bu gün karşımızda Çanakkale’de müttefikimiz olan Almanya dahil bütün batı ülkeleri vardır. İngiliz aynı İngiliz’dir. Üstelik başımızda bir de Amerika belası var. Rusya da aynı Moskof’tur. Bütün İslam dünyasının bir Ukrayna kadar değer taşımadığı görüldü.
Evet dersler alınmalıdır. Bunun için sorular yöneltilmesi gerekir.
Biz niçin Almanya’nın yanında savaş girdik. Girişe mecbur kalışımızın asıl sorumluları kimlerdir?
Bizler Alman Mareşal Liman von Sanders’in kumandasında savaşacak millet miydik. Bu hale nasıl düşürüldük?
Çanakkale geçilmez yalanını niçin kendimize inandırmaya çalışıyoruz? Evet 1915 – 1918 yılları arasında destansı bir savunmamız var. 200 bini aşkın şehid verdikten sonra ne oldu da 1918 de İngiliz, Fransız ve italya donanması Çanakkale boğazını geçerek İstanbul’u beş yıl işgal altında tutabildi?
Tarihçi değiliz, görebildiğimiz kadarıyla baş sorumlular ve suçlular yeteneksiz ve muhteris siyasiler ve askeri rical olmuştur. Bir diğer anlatımla yönetici kesim.
Kuranımızın Mele’ dediği bu gibi kadrolar tarihi dönemler boyu batılların öncüleri ve peygamberlere karşı başlatılan karşıt mücadelenin de da savaşçıları olmuştur.
Halimiz Düşündürücüdür
Önemli bir sanayi kuruluşumuzu ziyaret eden inançlı genç parti başkanımıza problemlerimizi nasıl çözeceksiniz, diye sorulduğunda kolay demiş ve ilave etmiş:
Sol tandanslı bir genel başkan da “Merkez bankasını yönetimden bağımsız kılarak” işe başlayacaklarını- yani gerçekte Batı’ya ve Amerika’ya teslim olacaklarını- söylemişti.
Acı olan genelimizin tarih şuuruna sahip bilgili ve bilinçli inançlı insan yetiştirmenin önemini fiilen kavrayamayışımız, borca dayalı para sistemi ve faize müstenid ekonomiyle gelişebileceğimiz batılında ısrar edişimizdir.
Daha da acı üzüntü verici olanı ateist ve de deist olan AB kapısında onursuzca bekleyişte gelecek görmenin bütün siyasi ve askeri ricalin genel kabulüne mazhar oluşudur.
Allah milletimize ve özelde siyasi ve askeri ricalimize İslam’a dönüş basireti ve bilgece şahlanış ihsan eylesin.
Ümitsizlik haramdır. Sözlü ve fiili dualarımızla bekliyoruz. Allah kullarına merhametidir. O, “ol” derse her şey olur.
Sözü Rabbimize bırakalım:
“ Yaptıkları sebebiyle Biz bir ülkeyi/medeniyeti tarih sahnesinden silmek istediğimizde, onun servet ve nimetle şımarmış elebaşlarını yöneticiler yapar emirler yöneltiriz. Onlar da kurduğumuz doğal dengeyi/İslamî düzeni düzeni bozarlar. Böylece o ülke/medeniyet aleyhine hüküm hak olur; biz de onun altını üstüne getiririz.” (İsra 16)
Ali Rıza Demircan