islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4868
EURO
36,2376
ALTIN
2.961,79
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

KORKMA VER, VERME MALI ARTIRIR HAK VE HALK KATINDA YÜCELTİR

KORKMA VER, VERME MALI ARTIRIR HAK VE HALK KATINDA YÜCELTİR
15 Nisan 2022 09:36
A+
A-

Bismillahirrahmanirrahim

Güzel kardeşlerim; gönül tellerimi mıdraplayıp  titreştiren bir dörtlükle sohbetimize başlamak istiyorum:

Benim Hakk’a münacatım / Rızk için değildir haşa

 Hüda Rezzak-ı âlemdir/ Rızıksız kul yaratmaz ya.

Rızıksız hiçbir canlı yok. Yalnızca bizler gibi yükümlü varlıkların değil, her bir can taşıyan varlığın rızkını yüce Rabbimiz üstlenmiştir. Türleri milyonlarca, her bir türün içerdiği canlıların sayıları ise katrilyonlarca  olan varlıkların hayatlarını sürdürebilmeleri için muhtaç olduğu rızıklar Rabbimiz tarafından üstlenilmiştir. Hûd suresinin 6. ayetinde şöyle buyuruluyor:

Her bir  canlı varlığın rızkını üstlenen yalnızca Allah’tır. O, yaratıp rızkını üstlendiği her bir varlığın halini de, geleceğini de, dönüşeceği hali de bilir. Bütün bunlar Kitabün Mübin’de/Apaçık bir Kitab’ta kayıtlıdır. “

Rızık Endişesi

İlk müminler Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye Hicret etmeye mecbur bırakıldıklarında kendi aralarında şöylece söyleşirler:

  • Biz Medine’ye hicret edeceğiz, ama ne yiyeceğiz, ne giyeceğiz, nerede barınacağız?

Derin mi derin düşünceleri içeren bu gibi kaygılar Ankebût sûresinin 60. âyetinin indirilişine sebep olur:

“Nice nice canlı varlıklar vardır ki, rızıkları beraberlerinde değil, onların rızıklarını veren de, sizi rızıklandıran da Allah’tır. O, yarattıklarını işitir ve onları bilir.

Rabbimiz Fatır sûresinin üçüncü âyetinde nankörlüğe sapabilecek kulları da şöyle uyarır:

Ey insanlar, Rabbinizin üzerinizdeki sayılamayacak kadar çok nimetlerini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıracak Allah’tan gayrı bir rızıklandırıcı mı var? O’ndan başka hiçbir ilah yok. Böyleyken nasıl Rabbinizden saptırılabiliyorsunuz.”

Rızkın Az veya Çok Verilmesi

Sevgili kardeşlerim, yaşamımız için muhtaç olduğumuz rızıkları üstlenen Rabbimiz dilediğine az, dilediğine de çok veren Rabdir.

Bu ana bilgiyi Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’in birçok sûresi  yanı sıra Ankebut sûresinin 62. âyetinde şöylece açıklamaktadır:

“ Allah kullarından dilediğine rızkı genişletir. Dilediği kullarına da daraltır. Allah gerçekten her şeyi bilendir.”

Yenilen, içilen, giyilen ve yararlanılan nimetler anlamına rızıkları az veya çok olarak belirleyen yüce Mevla’mız, verdiği rızıklardan da vermemizi emrediyor.

Meselâ Hadid sûresinin 7. âyetinde şöyle buyrulmaktadır:

“Allah’a ve elçisi Muhammed’e inanın. Kullanımınıza verdiği mallardan da verin. İçinizden iman edip de Rabbinin rızası için verenleri büyük armağanlar beklemektedir.”

Bakara 234’te de şöyle buyuruluyor:

“Ey iman edenler. Hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun, hiçbir aracılığın (hiçbir şekilde faydasının ) olmayacağı o büyük sorgulama ve muhakeme günü gelmeden evvel, size takdir edip verdiğimiz rızıklardan verin. (Bu verme emrini tanımayıp uygulamayan ) Kâfirler zalimlerin ta kendileridir.”

Bu âyet, ve bu ayetin özellikle son bölümü bütün müminleri cidden ürpertmesi gereken mesajlar içermektedir, aziz kardeşlerim.

Verme Emri ile Kâfirlik Arasındaki Alaka

Allah’ın buyruğu gereği infak edilmesi /verilmesi gereğine ilişkin bir âyette “Kâfirlerin zalimlerin ta kendisi olduğu” şeklindeki beyanın ne alakası vardır? Kâfir, aslında İslâm’ın inanılması gereken iman esaslarını ve yaşanılması gereken kurallarını örten ve kabul etmeyen kişi anlamına gelir. Burada alaka şudur: Yaradan’ın verdiği rızıklardan verme emrini tanımayarak, Rabbinin bu emrini örten, yok kabul edenler zalimlerin ta kendileridir.

Maddî veya Manevî Olarak Verme

Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamberimizin Kur’ân’ı açıklayıcı sözlerinde doğrudan veya dolaylı olarak vermeyle alakalı pek çok emir vardır. Verme,  mal ve para gibi maddî; bilgi, tebessüm ve bir çift mutlu edici söz olarak manevî olabilir.

Vermek… Allah’ın rızasını amaçlayarak vermek, O’nun rızasına götürür. Rabbimizin öfkesini giderir, hataları-günahları bağışlatır.

Vermek, ömrü bereketlendirir, belaları giderir, kötülüklere mani olur.

Vermek, kibirden arındırır, günahlar üzerinde ölmekten korur, hastalıkları tedavi eder. Evet hastalıkları da tedavi eder.

Peygamberimiz, “Sadaka ile hastalıklarınızı tedavi ediniz.” buyuruyor. Sadaka kişinin imanını doğrulayan maddî veya manevî hayırlar/güzelliklerdir.

Verme ile Koruma ve Tedavi

Sadaka güleç yüzden bilgi sunumuna, etkileyici bir çift sözden fakirlere- yetimlere- işsizlere ve hastalara yapılacak maddî yardımlara kadar verilebilir olanların bütününü içine aldığına göre sadaka; hastalıklarımıza karşı koruyucu ve tedavi edici yöntemlerinden biri olarak görülmelidir.

Vermek Ekonomiyi Canlandırarak Cennet’e Götürür

Müslüman için vermenin dinen mecburi şekli olan zekâtın , anlamı nedir biliyor musunuz kardeşlerim? Zekâtın anlamı, arındırmak, temizlemek ve artmak/artırmaktır. Artırmanın ekonomik olarak da izahı yapılabilir.

Peygamberimiz biz hadislerinde şöyle buyuruyor:

Sizin verdiğiniz bir hurmayı (veya hurma benzeri meyveyi ya da bir lokma yiyeceği) Allah büyütür, sizin beslediğiniz bir hayvan yavrusunu besleyip büyüttüğünüz gibi büyütür. Büyütür de verilen hurma … dağ gibi olur. “ (Buhârî, Zekât 8 )

Peygamberimiz ahiretten söz etmiyor. Verilen mesaj dünya hayatı ile alakalı. Şu son dönemlerde kardeşlerim; bir kamu spotuna tanık oldum. Örnek olsun diye arz ediyorum. Şöyle deniyor: “Bir simit olsun al. Zira ondan çiftçi kazanır, değirmenci kazanır, fırıncı kazanır ve esnaf kazanır.”

Doğrudur. Siz basit de olsa bir değeri toplum ekonomisine aktarın. Yaradan, kişinin hayatında ve toplum ekonomisinde onu dağ gibi büyütebilir. Malumunuz verilen Dağ örneği çokluktan kinayedir.

Sözü uzattık, vermenin artıracağına ilişkin örneklerini vermeye başlayalım.

VERMENİNİ MALI ARTIRACAĞINA İLİŞKİN KUR’ÂN AYETLERİNDEN ÖRNEKLER

a.) İbrahim sûresinin 7. âyetinde şöyle buyrulur:

“Rabbinizin size bildirdiği şu geçeği hatırlayın: Eğer vererek şükredici olursanız verdiklerimi artırırım. Eğer nankörlük yapar da verme emrimi tanımazsanız azabım pek şiddetli olacağını da bilin. “

Görülüyor ki verileni artırma Rabbimizin vaadidir.

b.) Talak sûresinin 2 ile 3. ayetinde boşanma ile ilgili ölçüler verilirken, boşanmanın fakirlik doğuracağı korkusunu gidermek için Rabbimiz şöyle buyurur:

Kim Rabbinin emirleri ve yasakları uygularsa, Allah, ona problemlerinden bir çıkış yolu gösterir. Ümit edip beklemediği yollardan onu rızıklandırır. Kim Allah’a dayanıp güvenirse Allah ona yeter. Allah hükmünü yerine getirendir. O her şeyi programlamıştır.”

Rabbimizin uygulanacak emirlerinin bir bölümünün verme ilgili olduğu hatırlanırsa vermenin malı artıracağı gerçeği bu âyetlerden de anlaşılabilir.

c.) Sevgili kardeşlerim; Sebe sûresinin 39. ayetinde şöyle buyrulur:

…(İslâmî yasalara uygun olarak ) yaptınız harcamaların yerine Allah size başkasını verir. O rızıklandırıcıların en hayırlısıdır. “

Bu âyette de verilenin karşılığının verileceği açıklanmaktadır.

d.) Rûm sûresinin 39. âyetinde ise şöyle buyrulur:

“Allah’ın rızasını kazanmak için verdiğiniz zekâtlar var ya, o zekatları verenlerin verdikleri onlara katlanılarak verilecektir.”

Bu âyet verenlere katlanılarak verileceğini müjdelemektedir.

e.) Bakara sûresinin 261. âyetinde ise apaçık bir vaadle karşılaşmaktayız:

“Allah yolunda/onun rızasını kazanmak için verip harcadıklarınız yedi başak bitiren ve her bir başakta yüz tane bulunan bir tane gibidir. Allah dilediğine daha da artırır. Allah rahmeti geniş olan ve her şeyi bilendir. “

Bu âyette de ahiret sevabından bahsedilmeksizin verilenlerin yüz katı ve fazlasıyla değerlendirilecekleri bildirilmektedir.

f.) Bakara 276 ‘da da “ Allah faizleri mahveder ve verilen sadakaları artırır…” buyrularak da vermenin malı artıracağı hakikati pekiştirilmektedir.

VERMENİN MALI ARTIRACAĞINA İLİŞKİN PEYGAMBERİMİZDEN AÇIKLAMALAR

Aziz kardeşlerim; aziz Peygamberimizin bu ayetlere getirdiği açıklamalara gelince…

Peygamberimizi ilgili hadislerinde şöyle buyurur:

Allah’a yemin ederim ki, verme malı azaltmaz.(Tirmizî Birr 82)

 “Gizli ve açık Rabbinizin rızası için veriniz ki rızıklanasınız ve onun tarafından yardım göresiniz. “ (Müslim Zekât 36)

 Peygamberimiz Rabbimizin de şöyle buyurduğunu açıklar: “Ey Ademoğlu! Sen ver, Ben de sana vereyim.”(Buharî,Tevhit 35)

 Peygamberimiz her bir sahâbiye öğütlediği gibi Hz. Bilal’e hitaben de şöyle buyurur: “Ey Bilal; ver, gökleri içine alan Arş’ın sahibinin azaltacağını sanma. “

Ve gönül tellerimizi mıdraplaması gereken bir diğer hadislerinde ise Peygamberimiz  şöyle buyuruyor:

Ver ama sayma, sayarak verirsen Allah da sana sayarak verir.” (Buharî Zekât 21)

Bütün bunlar soyut açıklamalar. Gerçi bu soyut açıklamalar da bize hakikatleri beyan ediyor. Ama şimdi dikkatlerinizi rica ederek bir örnek daha sunacağım aziz Peygamberimizden…

Ürpertici Bir Misal

Müslim’in sahihinin Züht babından aktarımla açıklayacağımız olayın ürpertmeyeceği bir mümin insan düşünemiyorum. Ürpertmiyorsa kişi kendisini sorgulamalıdır. Aziz Peygamberimiz şöyle buyuruyorlar:

“ Sizden önceki topluluklardan adamın biri bir gün ovada/kırda dolaşırken başı ucunda bir bulut beliriverir. Kafasını kaldırır, buluta bakar. Bu sırada bulutun içinden ya da buluta yönelik bir ses işitir: Ey bulut, git falanca adamın bahçesini sula.

Bu emri alan bulut yön değiştirerek gider. Adamcağız da merakla takip eder ve bir süre sonra bulut taşlık bir alan üzerine suyunu boşaltır ve bu su mecrasını bularak bir bahçeye doğru akar. Adam takip etmektedir. Suyun yönelip aktığı bahçeyi bir zat sulamakta ve gelen suyu dağıtmaktadır. Adam, sulamakta olan bahçe sahibinin yanına gelir, selam verir, ey arkadaş adın nedir diye sorar. Bahçe sahibi niçin soruyorsun deyince macerayı anlatır ve ilave eder:

Arkadaş! Bu işin sırrı nedir? Senin için buluta nasıl emir verilir, der. Bahçe sahibi de şöyle der:

  • Vallahi ben pek çok şey bilmem. İnce hesaplar da yapamam. Ben Rabbimin bana verdiği mahsulleri toplarım, üçte birini kendime ve çocuklarıma ayırırım, Üçte birini tohumluk olarak ayırırım, üçte birini de çevremdeki komşularıma ve fakirlere dağıtırım. “ (Müslim Zühd 45)

Verme Seferberliğini / Devrimini Başlatmak

Allah’a ve Onun rızıklandırıcı olduğuna inandığımıza göre, geliniz verme seferberliğini başlatalım. Zekâttan başlayarak başlatalım. Vererek mallarımızı koruyalım. Peygamberimiz, vermek, maldan kaynaklanacak şerlerden korunmaktır buyuruyor.

Geliniz bir seferberlik başlatalım. Vererek mali krizleri engellemeye çalışalım. Vererek sağlığımızı koruyalım. Vererek tedavi olalım. Vererek mallarımızı artıralım. Vererek toplum ekonomisini canlandıralım.

Allah’ın vaadinden şüphe mi ediyoruz? Değil insanların, hasta hayvanların tedavisi için vakıflar kurmuş bir medeniyetin çocukları olarak bütün canlılara el uzatalım.

Geliniz, vererek kendimizi cehennem azabından koruyalım. Geliniz, vererek cennete yol almaya çalışalım.

Rabbim! Bana biraz daha ömür ver, senin istediğin gibi vererek salih kullardan olayım. “ diyerek bin pişmanlıkla yalvaracağımız fakat dualarımızın kabul görmeyeceği ölüm anı gelmeden evvel vermeye çalışalım.

Allah aşkına, nefsime ve sizlere söylüyorum. Varislere bırakacağımız mallar kadar olsun Allah için vererek âhirete götürebileceğimiz malları da sevelim. Aziz Peygamberimiz; Verdikleriniz mallarınızdır, veremedikleriniz varislerinizin mallarıdır, diyerek bizi uyarıyor. (Buharî ,Rikak 12)

Yüce Allahımızdan bizleri rızası için vererek dünya ve ahiret hayatının armağanlarını artıranlardan kılmasını diliyorum, aziz kardeşlerim.

ALİ RIZA DEMİRCAN 

 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.