Bugün ki siyasî çalışmalara ve bu alandaki manevralara dikkatle bakınca bu siyasilerin geçmişlerini ve yaptıklarını da görünce hayretlerle takip etmekten kendimizi alamıyoruz.
Gerçekten esrarengiz zeminlerde kıyasiye yanlış iş yaptıklarını görünce bu demokratik sistemin ne kadar tutarsız, ciddiyetsiz ve güvenilmez olduğunu idrak etmemek çok tuhaftır. Gerçekten çok acayip dümenler döndüğünü görüyor bu milletin geleceğini düşünüyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Gültekin Uysal, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu altılısı toplanıyor ve “güçlendirilmiş parlamenter sistemi” yeniden getirmek üzere anlaşıyorlar. Diyelim ki “güçlendirilmiş parlamenter sistemi” Yeniden gerçekleştirdiniz ülkeyi bundan yirmi sene önceki maceraya sürükleyip hariciyecilerinizin maaşlarını bile ödeyemeyecek duruma düşürmeyi mi hedefliyorsunuz? Başka acaba hedefleriniz nelerdir?
Bu durumda ülkeyi, aktivitesiz bir cumhurbaşkanı, çaresiz bir başbakan ile üç aylık koalisyon hükümetleri kurup yeniden çıkmaza sürüklemeyeceğinize ait garantiniz var mıdır?
Tayyip Erdoğan bu ülkeye fazla mı geldi? O, İsrail’e, Amerika’ya, Avrupa’ya, Rusya’ya ve diğer kimilerine dik duran biri, Karadeniz, Akdeniz ve Egede resmen egemenliğini ilan etmiş güçlü bir irade olarak görevini yapıyor. Savunma sanayiinde destan yazdı, Ulaşım ve alt yapıda ülkeye çağ atlattı. Yerli otomobilden, ilaç sanayii gibi nice engelleri aşmaya çalıştı. Üstelik yirmi senelik bir süreçte fasılasız durmadan görevine bütün gücü ile sürdürüyor.
Pekiyi, yukarıda ki yuvarlak masa liderlerinin hangisi, aziz milletimiz için fedakârlıkta bulunup bu ülkeye bir eser kazandırdı? Kalksın insanlık adına millete anlatsınlar, görelim. Milletimiz takdir etmesini bilir ve karşılığını vermesini de bilir. Amma yukarıda ki fotoğraf curcuna kelimesi ile ifade edilecek bir manzara olmaktan başka bir görüntü vermiyor. Aksine nice art niyetin depreştiğini âdeta yüksek sesle ilan ediyor. Biz bir zamanlar bunun benzeri trajik tiyatro seyretmiştik. Bu bize yabancı değildir. Kasvet yüklü bu tiyatroya göz atalım.
Sene 1909 Yahudi Emmanuel Karaso, Ermeni Aram Efendi, Arnavut Esad Toptanî ve Gürcü Arif Hikmet Paşa olmak üzere tarihimiz, milletimiz, dinimiz ve medeniyetimizin düşmanı bu dörtlü çete, Sultan 2. Abdülhamid Hanı tahtan indirme kararını tebliğ ederek emellerine kavuştular. Peşinden Osmanlı toprakları dağıldı! Kaderin tecellisi, bu büyük devleti hunharca yıktılar. Bütün bunlara rağmen en üstün medeniyeti yaşatan kıvamında ve kararında bir sistem olduğu halde bu sistemi bütün değerleri ile yıktılar. Yok ettiler. Ve düzmece bir sistem ile boşlukları kapatmaya çalıştılar. Yapacakları ne varsa yaptılar. Bunların işbirlikçi gafilleri de enkazın altında kaldılar. Henüz tarihin kaydetmediği ihaneti yapanlar ve onları destekleyen gafiller kendileri de zilletle perişan oldular.
Ne ilginçtir ve ne garip bir tecellidir ki, bunlar o gün yaşayan ve daha ne kadar gelip yaşayıp insanî haklarını kullanmak isteyecek insanların, haklarını yok edip yürürlükten kaldırdılar. O hasbî liderin haklarına ambargo koydular. İslam ümmetine telafisi çok zor zulmü reva gördüler. Kendi akıbetleri de daha beter oldu. Rezil ve sefil olarak göçüp gittiler.
Bu gün de başta Kemal Kılıçdaroğlu, herkesin hakkı hukuku verilmiş havasına giriyor ve fuhşun organize güçlerine destek vereceğini vadediyor. Aslında karı koca arasında düşmanlığı körükleyen, sözüm ona “İstanbul sözleşmesi” için yeşil ışık yakıyor. Milliyeti ve “milliyetçiliği!” tartışılan Meral Akşener, inadına basitleşen Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan yüz seksen derece dönüş yapacak kadar küçülüp, başarıyı hayal bile edemeyen Kılıçdaroğlu gölgesinde ikbal aramaları ile ne hale düştüklerini göstermemeleri, cidden düşündürücüdür. Aslında Temel Karamollaoğlunun, bu haliyle milletimize ne anlatacağı, merak edilmektedir!
Bütün bunlara rağmen insanları millet, milletleri ümmet, bireylerini kardeş yapan, onlara iki cihan saadet ve selameti kazandıran İslam, bütün ihtişamı ile geleceğe ışık tutuyor. Her tür cehaleti, ihtilafı, tefrikayı, dönekliği, vefasızlığı, zulmü ve kötü adına ne varsa hepsini ortadan kaldırıyor, insanlığa, yaşanır bir dünya vadediyor. Ebedî nimetlerin teminatını veriyor. Böyle bir sisteme ve temsilcilerine kim karşı koyarsa ebediyen lanetlenmiş olurlar. Siyasi bunalımın hedefi, Emmanuel Karaso fitnesi mi!?…
Esselamu aleykum İlhan ORAL