Sık sık sık okuduğumuz haberlerden birini daha bayramın üçüncü günü okuduk:
“Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, …belirlenen terör hedefleri ateş altına alınmış ve ilk belirlemelere göre 24 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Şehidimizin kanı yerde bırakılmamıştır, bırakılmayacaktır.”
İslam dışı toplumsal düzenimizde kasıtla işlenen cinayetlere, maktulün varislerini ve toplumu teskin edecek adil cezalar verilmediği için, bazı yörelerimizde insanlar katile kestiği ölüm cezasını gerçekleştirdiğinde örneğin “babamın kanı yerde kalmadı” derler.
Kanı Yerde Bırakmamak
Yargı kararına dayalı olmaksızın mukabil cinayet işlemekle “maktulün kanı yerden nasıl kaldırılıyor” anlamak mümkün değil.
İslam’ın cahili kişilerce tekrarlan bu “kanı yerde kalmadı” ifadesinin yukarıda örneklendirildiği üzere M. Savunma Bakanlığı’nca da kullanılması cidden esef vericidir. Çünkü kamu otoritesi intikam almaz. Teröristi/katili yakalar, yargı kararı ile ceza cezalandırır. Bu arada tecavüzlerini sürdürmekte olan terör eylemlerini ve yapılacağı ihbarını aldığı cinayetleri durdurmak ve vatandaşlarını korumak için gerektiğinde anında müdahale ederek can alabilir. Ancak bu tür can alış da hukukidir.
İnsan Öldürmek Ölüm Cezası Verilebilecek Yegane Günahtır/Suçtur
İnsanları, ilkeleri, yasaları ve kurumları Allah’a ortak koşmaktan, bir diğer anlatımla Allah’a inanılırken Onu ve yasalarını dışlamak olan laisizmden sonra gelen en büyük günah insan öldürmektir.
İnsan öldürmek azim bir günah olduğu gibi af ve tazminat seçenekleri ile birlikte ölümle cezalandırılabilecek tek azim suçtur.
İslam’a göre İnsan öldürmenin meşru ana yolu, katile yargı kararıyla ölüm cezası verilebilir olmasıdır. Ayrıca İslamî veya İslam’ın da onaylayabileceği yasal otoriteye silahlı başkaldırıdır. Bir de meşru savaştır. ( Bak. Bakara 178,190-191;Maide 33)
İnsanların insanlara zulmetmesini engellenmek için, işlenen cinayetleri Allah’ın koyduğu yasalara göre gereğinde ölümle cezalandırmak ise ibadettir; akıl ve gönül birlikteliğini kurabilen insanlar için hayatı ve sosyal dengeleri de koruyucudur.(Bakara 179) Daha açık bir anlatımla kanın yerde kalmaması için intikam amaçlı öldürmek yoktur. İntikam amacı devreye girerse cezalandırmanın nerede duracağı bilinemez.
Öldürme Ahlâkı
Oysaki İslâm’da öldürmenin bir ahlakı da vardır. Bu ahlakın gereği sınırları aşarak ve yapılanlara aynı şekilde mukabele ederek mesele kadınları, çocukları bilfiil savaşmayanları öldürmek yoktur. (Bakara 190; Nahl 126)
ETKİSİZLEŞTİRME
Bir de kullanılmakta olan ETKİSİZLEŞTİRME tabir vardır ki ölümü basite indirgemekte ve sıradanlaştırmakta ve de “ Kanın yerde kalmaması” söylemini pekiştirmektedir. Oysaki sebepleri ne olursa olsun ölüm, ayağa kalkılması gereken büyük bir olaydır. (Buharî, Cenaiz 50) Ölüme ve ölüye saygı, Peygamberimizin ifadesiyle yaratan-yaşatan ve ölümü takdir edip canları alan Allah’ı yüceltmedir.(Müsned 2/168)
Öldürme Estetiği
Üstelik öldürmenin ahlâkı yanı sıra estetiği de olmalıdır. Örneği işkence yaparak ve paramparça ederek öldürmek yoktur. Bu tür eylemler Rabbimizin yasakladı sınırları aşmadır. (Bakara 190)
Peygamberimiz şöyle buyururlar:
“Allah her şeyin ihsan üzere /Allah görüyor bilinci içinde güzel yapılmasını emretmiştir. Öldürürken bile güzelce öldürünüz…” (Elbani, M.S. Müslim Hn. 1249)
Sonuç
Kurucu iradenin laik devlete bağlı ve tabi kılmak istediği ve bu durumu bizim de süreç içinde kabul ettiğimiz İslam, doğal olarak İmam Hatip Okulları ve ilahiyatlarda bir hayat düzeni olarak okutturulmadığı ve Diyanete bağlı camilerde ve orta eğitimde öğretilmediği için cehaletimiz yaygındır.
Yargıtay’ın açılışında laik hukuka dua edecek ve şehitlikle taçlanabilecek can mal ve vatan savunması cihadını kanı yerden kaldırıcı etkisizleştirme hareketine indirgetecek derede de büyüktür.
Haram olmasa ümidimizi yitireceğim de…Allah sonumuzu hayreylesin.
ALİ RIZA DEMİRCAN