Bir yeri uzaktan görmek ve dinlemekle bizzat görmek, hayatı ve ilişkileri müşahede etmenin farkını
Farkını bir kere daha gördüm.
Pakistan, onlarca dil ve toplum grubunun yer aldığı büyük bir toplum.
O derecede yoğun bir nüfusa sahip. Bu kadar farkl ve yoğun bir nüfusu idare etmek de
kolay değil.
Hind kıtası, medeniyet ve yaşayış tarzı bakımından büyük medeniyetlere sahiplik yapan
verimli bir kültür havzası. Yunan, Budizm, Moğol, Babür, Roma, Hint ve İslam medeniyetleri bu kotaya
buralara mührünü vurmuş.
Şu anda ise, Hinduizm ve İslam halkların inaçlarına hakim. Fakat batı’nın maddeci ve ahlak
dışı anlayışları, buraları da etkilemiş gözüküyor.
birçok yer gibi Pakistan, ilk bakışta “İslami Aidiyeti” belli olan bir ülke. Dışarıdan
bakıldığında bu özellik hemen hissediliyor. Büyük alış-veriiş merkezlerinde okunan ezanlar,
yollarda İslami kavram ve dualar, bir an bile olsa size İslamı hatırlatıyor.
Pakistan’da okullarda. kız ve erkek çocukların genelde ayrı ayrı okullarda okudukları
görülüyor.
Ayrıca kız üniversiteleri de var.Her yerde insanlar, merhaba yerine “Selamünaleyküm” diye
birbirlerine hitabediyorlar.
Şehir merkezlerindeki ışıklı panolarında, işyerlerinin levhaların “bismillah, lailaheillalah”
kelimeleri normal görüntülerden.
Pakistan, dünyadaki ikinci büyük müslüman ülke. Eğer Bengladeş, Pakistan’dan
ayrılmasaydı, büyük bir müslüman ülke olarak, başka ülkeleri korkutabilirdi.
Pakistan, İslami sosyal bilimler alanında güzel ve verimli çalışmaların yapıldığı bir ülke.
Özellikle Üniversitelerde İslami ilimler, herhangi bir kısıtlama olmaksızın okutuluyor,
tartışılıyor İslam bir bilim felsefesi ve dava çalışmaları ilmi bir ilgi alanı olarak görülüyor.
Pakistan halkı Türkiye’yi kardeş olarak kabul ediyor ve çok seviyor. Türkiyeli olmanız, özel
bir ilgi ve samimiyeti getiriyor. ” Türkiye Kardeş” cümlesi, adeta bir slogan haline gelmiş.
Pakistan, teknik ve ilmi alanda ilerlemesine karşılık, hayat ve geçim seviyesi oldukça düşük.
Şehirlerin bazı bölgeleri harabe gibi. Çöpler toplanmamış, evler ve dükkanların hali
darmadağınık.
Hindistan’daki pislik ve kirlilik, Pakistan’da çok saha az görülüyor. Buna karşılık, çok temiz
ve düzenli yerler var.
Görebildiğim kadarıyla lüks, halkın tümüne yayılmamış henüz. Halkın Yüzde kırkının fakir
olduğu söyleniyor.
Pakistan, tarım ve hayvancılıkla geçinen bir ülke. Hayat, oldukça ucuz.
Fakat bu ucuzluğun getirdiği kalite kaybı, birçok mamulde kendisini hissettiriyor. Zengin
insanlar, büyük mağazalardan alışveriş yapıyor ve lüks restorantlarda yemek yerken;
fakir insanlar son derece mütevazi, hatta. yokluğa yakın bir hayat yaşıyorlar. Ama,
Hindistan’daki sefalet, Pakistan’da görülmüyor.
Urdu dili, en hakim dil. Bazı diller urduya yakın. Uzak olanları da var. Urdu dilinin, eski
osmanlıca türkçesinin birçok kelimesi aynı.
İngilizce entellektüel, ticaret erbabı ve öğrenciler tarafından biliniyor. Turistik otellerde
çalışanların çoğu , taksi şoförler gibi kesimler bile ingilizce bilmiyor.
Pakistan toplumu mütevazi, samimi fakat biraz kaba ve temizlik konusunda yetersizler.
Müslümanların bazı kurumları, kirli görünüme sahip. Ayrıca, şehir planlaması ve
düzenlemesi, önemli yerlerin dışında çok yetersiz. Türkiye’nin 30-35 yıl öncesi görünüme
sahip.
Pakistan’ın birkaç Üniversitesinde yaptığım konuşma ve ziyaretlerde, Osmanlı dönemi
misyonuna dönülüp dönülmeyeceği ve İslam dünyasının liderliğini düşünüp
düşünmediğimiz soruldu.
Bana göre bu sorular, Pakistan aydınlarının Türkiye’yi görmek istedikleri mevkiyi
gösteriyordu.
Akademisyenler, Türkiye’nin gelmiş olduğu batıcı ve seküler yapının devam edip
etmeyeceğini sordular. Ayrıca, Türkiye’de sosyolojinin ve sosyal ilimlerin hangi hedeflere
yöneldiğini sordular.
Pakistan’daki ilmi, fikri ve sosyal açıdan müşahade ettiklerim, bana yeni ufuklar açtı ve
yeniden kendimizi ve şartlarımızı düşünerek, batılılaşmanın birçok hassasiyetimizi yok
ettiğini düşündüm.
Pakistan ziyareti, kendimizi yeniden değerlendirebileceğimiz saf ve temiz bir dünyayı
hatırlattığı için şükrediyorum.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi