Yerli Alkollü İçki Üretim Ve Tüketim Artışından Memnun mu Olmalıyız?
AK Parti‘nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, T24 İnternet sitesinden Şirin Payzın’ın, “AKP’ye yönelik genel bir ön yargı var, şarap üretimine teşvik vermeyi düşünür müsünüz?” sorusunu, “Alkollü içki üretimini destekleyerek geldik, hükümet olarak yerli içki üretimimizi, diğer ülkelerden ithal edilen ürünlerin üzerine koyduğumuz vergilerle koruyarak geldik” cevabını verdi.
YORUMUMUZ
Yerli Alkollü İçki Üretim Ve Tüketim Artışından Memnun mu Olmalıyız?
İzmir’den büyükşehir belediye başkanı adayı olan AK Partili Nihat Zeybekci, AK Partili seçmenlerinin ekseriyeti alkollü içki tüketmedikleri halde hükümet olarak neden içki üretiminin artırılmasına yönelik teşviklerde bulunduğunu ifşa eder? Bu kendi seçmen kitlelerinin en azından içki konusunda duyarlı ve mütedeyyin olan belirli bir kesiminin AP Partiden uzaklaşmasına sebebiyet vermez mi? AK Partili seçmenler zannederim AK Partiye alternatif başka bir muhafazakâr siyasi parti göremedikleri veya Saadet Partisi gibi Milli Görüş kökenli bir partinin kazanma şansının az olduğunu düşündükleri için, gayri ihtiyari olarak oy verirken, elleri başka partilere kolay kolay gitmiyor. Ama yine de Zeybekçi’nin sanki başka bir kesime mavi boncuk dağıtmak istercesine itiraf gibi sözleri, seçimi kazanmak kaygısıyla Atatürkçülere ve İzmir’de güçlü olan CHP’li seçmenlere göz kırpmak olarak algılanabilir.
Nitekim KONDA’nın partililere göre alkol tüketimi ile ilgili yaptığı bir araştırmaya göre AK Partili olduğunu söyleyenlerin sadece % 9’u nadiren veya sık sık içki içmektedir. Halbuki kendini CHP’li olarak görenlerin içki içme oranı % 50 civarındadır. Bu oran belki de İzmir’de daha da yüksektir. O halde Zeybekçi, içki içen CHP’lilerin de oyununun peşinde olduğunu söyleyebiliriz.
Bu çarpık düşüncelerle siyasî hedefler uğruna alkole en azından sempati ile bakan Atatürkçülerin de oyunu almak gerekir. AREA Araştırma Şirketi tarafından “Türkiye Siyasi Gündem Araştırması-Ocak 2019”un ortaya koyduğu tablo özellikle AK Parti ve CHP’li seçmenlerin kendilerini “Atatürkçü” olarak tanımladığı oranlar dikkat çekti. Ak Partililerin sadece % 11,2’si kendini Atatürkçü olarak görürken, CHP’lilerde bu oran % 77,6’dır. Demek ki bu anlayışa göre iktidarda kalabilmenin tek yolu, her kesimden oy alabilecek tarzda politika yapmaktır. Nitekim AK Parti döneminde alkol tüketimi ilginç bir şekilde arttı. Tabiî buna bağlı olarak yerli alkollü içki üretimi de arttı. Sadece Tekirdağ’daki rakı üreten fabrika sayısı 9 kat artış gösterdi. Bu arada eğer nüfusunun sadece % 50’sinin Müslüman olan Lübnan’ı saymazsak Türkiye, İslâm ülkeleri arasında en çok içki tüketen ülke olarak birinci sırada yer almaktadır.
İçki Üretimi ve Tüketimi Artarsa Suç Vakıaları da Artar
Türkiye genelinde 215 şarap, 15 cin, 12 bira, 12 rakı, 6 votka ve 5 likör fabrikası olmak üzere toplam 233 alkollü içecek üretim tesisi bulunmaktadır. Tüm alkollü içeceklerin içeriğinde farklı miktarda yer alan saf alkolün toplam tüketimi olarak alındığında, Türkiye’de toplam alkollü içecek tüketimi, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) verilerine göre, 2004-2015 yılları arasında % 16 artış göstermiştir.
Türkiye’de biradan sonra en çok satılan ikinci yerli içki konumundaki rakı tüketimi, mutlak alkol cinsinden Türkiye alkollü içki satışında % 21’lik paya sahip. Yine TAPDK verilerine göre, 2016 yılında iç piyasada tüketilen rakı miktarı yaklaşık olarak 36 bin tondur. Diğer yandan distile alkollü içecekler (brendi, viski, rom, cin, votka, likör) ithalatında da düzenli ve yüksek hızlı artışlar dikkat çekmektedir. Distile alkollü içecekler pazarında viskinin tamamen ithalata bağımlı olduğu görülürken, tüketimi büyük oranda yurtiçi üretimle karşılanan votka ithalatı da artış eğiliminde. Özellikle yılda ortalama % 13 oranında artan viski ithalatı, cari açığı olumsuz yönde etkilemektedir.
Malumunuz içki üretimi ve buna paralel olarak tüketim de artarsa toplumda alkole bağlı cinayet, aile içi şiddet, gasp, trafik kazaları vb suç olaylarının yanında alkolizm gibi madde bağımlılığına yol açan hastalıkların sayısında da hızla bir artış gösterir. Türkiye’de ceza infaz kurumu sayısı 2010 yılında 371 iken bu sayı 2017 yılında 386’ya çıkmıştır. Ve halen de yenilerinin inşaatı devam etmektedir. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de ceza infaz kurumlarında yaşayan hükümlü ve tutukluların toplamı 2010 yılında 130 bin bile değilken bu sayı 2017’de 233 bine ulaşmıştır. AMATEM’e tedavi için başvuran alkoliklerin sayısında da hızlı bir artış gözlemlenmektedir.
İçki tüketimi artıyor aynı zamanda tutuklananların sayısı da artıyor. “İçki, bütün kötülüklerin anasıdır” hadis-i şerifi bizim AK Partili yöneticiler herhalde unutmuş olacaklar ki alkol tüketimi üzerinden elde edilen vergi gelirinin cazibesine kapılmış olacaklar. İçkiden ÖTV’den her yıl elde edilen 3 milyar TL civarındaki paranın alkoliklerin tıbbî rehabilitasyonuna ve ceza infaz kurumlarının tutuklularına ve personeline gittiğini ve hatta bu paranın da yetmediğini düşünürsek, içkiden elde edilen gelirinin de bereketi olmadığı anlaşılmaktadır.
Velhâsıl-ı Kelam
Bütün üretimlerimiz mümkün mertebe yerli ve milli olsun ancak alkollü içecekler gibi zararlı olan ürünlerin üretimi bunun dışında tutulsun. Çünkü alkol üretimi de tüketimi de ne maddî, ne de manevî yönüyle fayda sağlayan bir içecektir. Fayda sağlamadığı gibi toplumsal maliyeti, gelirinden her zaman daha fazla olacağı için akl-ı selim sahibi siyasetçilerin de alkollü içeceklerin üretiminin artırıldığı ile gizli veya açık övünmek yerine halkın ve özellikle gençlerin sağlığı açısından bununla nasıl mücadele edileceği yönünde yeni çözüm stratejileri sunmaları gerekir. Şahsen ben yerli alkollü içki üretim ve tüketim artışından hiç memnun değilim. Ya siz?
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi