İnsanın yaratılmasına ve var olmasına sebep, bir yudum sevgidir aslında. Tasavvufi düşüncede Cenab-ı Hak, insanı kendi sevgi pınarından yaratmıştır.[1] O bir yudum sevgiyi tadanlar, Rabbimizin insanı eşrefi mahlûkat olarak yarattığını idrak edebilen insanlardır.
Kur’an-ı Kerim’de, Cenabı Hakk’ın kendilerine sunmuş olduğu sevgiyi hissetmeyen yürekler, göremeyen gözler ise, dünya hayatında “Sırat-ı Müstakim” çizgisinden ayrılan insanlardır. Dünya hayatını “oyun ve eğlence”[2] olarak gören insanlar, o sevgiyi anlayamamaktadırlar.
Cenab-ı Hak, insanı yaratırken en güzel şekilde yaratmış[3] ve yeryüzüne halife olarak göndermiştir.[4] Dünyaya imtihan etmek için gönderdiği insanoğlunu, birbirleriyle tanışsınlar ve kaynaşsınlar diye de farklı ırklar da ve kavimler de olmasını murat etmiştir.[5]
Yüce Rabbimiz son din İslam’ı bizlere gönderirken, insanoğlunun sevgi ve muhabbet dili ile aralarındaki barışı sağlayabileceklerini de haber vermiştir. Aynı zamanda yüce Rabbimizin; son peygamber olarak iletişimini sevgi üzerine kuran Hz. Muhammed (sav)’i göndermesi, insanlığa medeniyetin kapılarını açmıştır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in hayatı, insanlığı cehaletten medeniyete götürecek bir yoldur. İki cihan güneşi bu yolda, hep ‘sevgi dilini’ kullanmıştır. Asırlar önce, insanlığın yüzdüğü cehalet denizinde medeniyet gemisini yola çıkaran güllerin efendisi, insanlığı düştüğü bataklıktan kurtarmaya çalışmıştır. Peygamberimiz (s.a.v) o medeniyet gemisinden, boğulmakta olan insanlara can simidi atmış, tebessüm ve sevgiyle elini uzatmıştır. Bir kısım insanlar kendilerine uzatılan eli tutmuşlar, bir kısmı da cehalet denizinde boğulmayı tercih etmişlerdir. “Âlemlere rahmet olarak gönderilen” sevgi ve barış Peygamberi, medeniyet gemisinin kaptan-ı deryasıdır. O kaptan-ı deryanın pusulası, hayatı boyunca hep barışı ve sevgiyi göstermiştir. Pusula hiç şaşmamıştır. Kıyamete kadar da şaşmayacaktır.
İnsanlar dün nasılsa, bugün de aynı pozisyondadırlar. Medeniyet gemisine binmek istemeyen Ebu Cahiller, her dönemde çıkmış ve var ola gelmişlerdir. Günümüzde de İslam’a ve Peygamberine husumet besleyen bu cahiller, düştükleri cehalet çukurunun içinde debelenmektedirler. Ama bizler, Peygamberimiz (sav)’i “rol model” olarak alan biz Müslümanlar, İSLAM’I tebliğ konusunda var gücümüzle çalışmaya devam ederek, cehalet çukurunun içinde debelenenlere elimiz uzatmaktan da geri durmayacağız.
Savaşların bittiği, insanların pisipisine ölmediği, çocukların tüm safiyetlikleriyle parklarda oynadığı, sevgi ve muhabbet dolu bir dünya da buluşmak duasıyla…
Gülmek, ağlamak, üzüntü ve sevinç hep insan için
Bu kadar da dünyalık çıkarlara dalmak, acaba niçin?
İnsanları sevmemiz gerekiyor, için için
Sevmek ve sevilmek, yürek zenginliğimiz için.
[1] Secde suresi 32/9
[2] Ankebut suresi 29/64
[3] Tin suresi 95/4
[4] Bakara suresi 2/30
[5] Hucurat suresi 49/13
Şaban DOĞAN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi