Bu başlığı yazarken emin olun kendi kendime utandım ve yüzüm kızardı. Ne garip bir dünyada yaşıyoruz değil mi? Bu fiili sokak ortasında yapanlar utanmıyor ama bunu durum tespiti için yazan ve çizenler, yazarken bile utanıyor. Belki de bu kişiler ile aramızda ki en önemli kırmızıçizgi bu utanma duygusu olsa gerek…
Eski insanlar, toplumda bir ahlaksızlık ve gayri meşru hareket gördüklerinde “Dünyanın çivisi çıktı” derlerdi. Bu konularda toplumun başka bir reaksiyonu da “Başımıza taş yağacak” denilir, bu insanlar tarafından etrafta ki insanlar bu şekilde uyarılırdı.
Evet, gerçekten dünyanın çivisi çıkmış durumda! Bizzat insanoğlu, özgür yaşamak adı altında dünyanın çivisini çıkarmış, kendi elleriyle hüsran olacak olan sonunu hazırlamıştır.
Maalesef jakoben laik sistem, İslam’a muhalif olan ve muhalif yaşayan bir toplum meydana getirdi ve ayeti kerimenin tabiri ile günümüzde hayvandan daha aşağı yaşayan insan kılığında mahluklar topluluğu oluştu. Bu tepkimizi aşırı bulanlar yüce rabbimizin şu ayetine kulak versinler lütfen…
“Sen inkârcıların çoğunluğunu Allah’ın İslam ile koyduğu ölçüleri dinler veya akıllarını kullanabilir olduğunu mu zannediyorsun? Onlar dört bacaklı hayvanlar gibidirler. Yaşam bakımından da hayvanlardan da aşağılardadırlar.” (Furkan 44)
Çıplaklığın moda olarak kabul edildiği, kimisinin utanmadan sokak ortasında cinsel ilişkiye girdiği, kimisinin Kur’anı Kerimi tekmelediği, kimisinin de göğüslerini açarak gezdiği bir toplum için, “Dünyanın çivisi çıktı” deyimi bile yetersiz kalıyor. Yok laiklikti, yok din ve vicdan özgürlüğüydü, yok fikir özgürlüğüydü derken, seküler hayatın bizi getirdiği pür-melal halimiz maalesef ortada…
Yazıklar olsun!
Doğada bile bazı hayvanların çiftleşirken kendini gizlediklerini görüyoruz. Bu nasıl utanmaz ve aymazlıktır ki, herkesin geçtiği bir yolda cinsel ilişkiye gireceksiniz, göğüslerinizi açıp markete gireceksiniz ve bunu özgürlükler adı altında yapacaksınız. Bunu da yaparken, karşınızda ki insanların özgürlüklerini kısıtladığınızı bilerek yapacaksınız. Ben, ailem ve çocuklarım, sizin bu ahlaksızlığınızı görmek zorunda mı? Doğru ve yanlışı ayırt edemeyecek durumda olan akıl baliğ olmamış çocukların hatta gençlerin, sizin bu hayvani hareketinizden etkilenmemeleri mümkün mü? Haaa biz zaten ahlaksızlığın yayılması ve insanlar tarafından doğal görülmesini istediğimiz için bunu yapıyoruz derseniz, bizim de size “canınız cehenneme” deme özgürlüğümüz var bunu da unutmayın. Çünkü bizler, Allah’ın bütün ayetlerine gönülden inanıyoruz ve yüce rabbimiz de bu konuda şöyle buyuruyor:
“İnananlar arasında çirkin şeylerin yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da ahirette de çetin bir ceza vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Nur 19)
Ateist, deist ya da bilmem ne ist peşinde koşanlar!
Bırakın bu milletin yakasını…
Hangi ist’in peşinden koşuyorsanız koşun ama bu millete benim gibi düşüneceksin, benim gibi davranacaksın, benim gibi yaşayacaksın dayatmasında bulunmayın. Evlerinizde yaptığınız hayvanlıkları, sosyal medya aracılığı ile paylaşmadıkça ve evlatlarımıza kötü örnek olmadıkça bizim için sakınca yok. Evlerinizde her haltı yiyebilirsiniz ama bu millete bunu dayattığınız zaman, insanları patlatırsınız ve toplumu kaosa sürüklersiniz. Kim bilir belki de istediğiniz tam da budur…
Her zaman tespitte bulunduğumuz gibi, Medeni olmak demek Avrupa’nın ya da genel mana da Batının ahlaksızlıklarını alıp toplumumuzda yaygınlaşmasını öngörmek ve sağlamaya çalışmak değildir. Çünkü bu ahlaksızlıklar, hemcinslerin evliliği dahil Hollanda başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin pek çoğunda aleni işlenmektedir. Defolur gidersiniz ve orada medeni(!) bir şekilde özgür özgür yaşarsınız.
Gerek mezkur olay olsun, gerek Kur’anı Kerim’e tekme atma olayı olsun, toplumun sinir uçlarıyla oynamak ve germek için yapıldığı aşikardır.
Yapılan hayâsızlıkların perde arkasında, toplumun sinir uçlarına iğne batırmak, akabinde de sosyolojik olarak fay hatlarını harekete geçirmek gibi bir amacın olduğu da açık ve net bir şekilde görülebilmektedir. Burada sağduyulu olmak, yapılan ahlaksızlığın yanlış olduğunu haykırmak tepki koymak gerekiyor. Tabi ki de kanun koyucuların da, bu gibi ahlaksızlıklara meydan vermemek adına düzenlemeler yapması, işin olmazsa olmaz kısmını oluşturuyor.
İstanbul sözleşmesi, 6284 sayılı kanun derken toplumun geldiği noktada, yöneticilerimizin nerelerde yanlış yaptıklarını düşünmeleri ve tespit etmeleri, sonrasında da yaptıkları yanlışları düzeltmeleri gerekiyor.
Selam, saygı ve muhabbetlerimle….
Şaban DOĞAN