Kur’ân penceresinden doğal çevreye baktığımızda kavramamız gereken bir hakikat de çevremizi oluşturan varlıkların bize Şükreden kullar olmamız için yaratıldığı ve verildiğidir.
Yaratan Rahman, Rahim ve Hakîm… Bizi yaratmadan önce yeryüzünü bizim ihtiyaçlarımızı karşılayacak şekilde halk etmiştir.
Nimetler sürekli tazeleniyor, Yaradan kudretini izhar için yeni yeni varlıklar yaratmakta devam ediyor. Her biri orijinal, zerreciklerden galaksilere kadar sayıya sığmaz varlıkların hiç biri, diğerinin benzeri değil.
Rabbimiz, “bakın yeryüzüne, bakın göklere, bakın hayvanlara örneğin bakın develere,” diyor. Hangi varlığa bakarsak bakalım bir sanat harikası. Neden? Çünkü Rabbimiz olan Allah mükemmel üstü mükemmel de ondan. Mükemmel olanın, yüce olanın, aşkın olanın yarattığı da muhteşem oluyor.
Buradan bir gerçeğe daha intikal edelim. Yaratılan ayetler yani her bir varlık örneğin güneş, nehirler, bitkiler, arslanlar, madenler nasıl mükemmelse Yaradan’ın insana hayat düzeni olsun diye gönderdiği Kur’ânî ayetleri de öyle mükemmel.
Kur’ânsız insanlık kaoslara sürüklenmeye, ürettiği medeniyetler de yıkılmaya mahkûmdur.
Evet doğal çevre bize şükredici kullar olmamız için verilmiştir:
“(Allah) su ile sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve diğer meyvelerin hepsinden bitirir. İşte bunlarda düşünen bir toplum için büyük bir ibret vardır. O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlar da Allah’ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır. Yeryüzünde sizin için rengârenk yarattıklarında da öğüt alan bir toplum için gerçek bir ibret vardır. İçinden taze et (balık) yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O’dur. Gemilerin denizde (suları) yara yara gittiklerini de görüyorsun.
(Bütün bunlar) onun lütfunu aramanız ve nimetine şükretmeniz içindir.” (Nahl 10-14)
“Kudretinizle yarattığımız o küçük ve büyükbaş hayvanlara bakmazlar mı? Onlara sahip konumundalar. O hayvanları insanların emirlerine verdik. Taşımacılığından yararlanıyorlar, etlerinden yiyorlar. Onlar için o hayvanlarda nice faydalar ve içecekler var. Şükür etmeyecek misiniz?” (Yasin 71-73)
Kur’ân’da bir çok ayet böyle bitiyor; Şükretmeyecek misiniz?
Şükretmek için de bütün nimetleri Mevla’dan bileceğiz. Allah’tan bilmezsek Ona ortak koşmuş oluruz. Çünkü anan, baban, coğrafyan, aklın, kabiliyetlerin, malın her şeyin Allah’tan. Allah’ın sana ikramıdır.
Evet, nimetlere aracılık yapan insanlara da teşekkür edeceğiz ama önce nimetlerin Maliki olan Allah’a şükredeceğiz. Bir de şükür için sahip olduğumuz nimetlerden yararlandıracağız. Mesela Hoca/öğretmen-öğretim üyesi isek, para vererek şükredemeyiz, konuşacağız ve yazacağız. Parasal imkânlara sahipken de “Ya Rabb’i sana şükür olsun” diyerek dille şükredemeyiz. Para-mal vereceğiz . Sahip olduğumuz nimet neyse ondan vereceğiz yani yararlandıklarımızdan, yararlandıracağız.
ALİ RIZA DEMİRCAN