islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Mukayeseli Dinler Tarihinde Kutsal ve Mukaddes Mekanlar

Mukayeseli Dinler Tarihinde Kutsal ve Mukaddes Mekanlar
24 Haziran 2022 10:00
A+
A-

İnsan, maddi şeyler arasında daha somut varlıklara (şahıs ve mekanlara) ve manevi şeyler arasında soyut olgulara (vahiy, mucize, ahiret gibi) kutsallık ve mukaddes olma durumunu nispet etmektedir. Dinlerde maddi şeylerin mukaddes kılması için temizlik ve arınma şartları gerekmektedir. Manevi olanın mukaddes, kutsal kabul edilebilmesi için ise tam ve mükemmel olduklarının zikredilmeleri ve tüm noksanlıklardan uzak her türlü dünyevi kirlerden beri olduğunun vurgulanması gerekmektedir. Zira ortak bir nokta olarak dindarlar için bir şey ne kadar temiz, arınmış, tam ve eksiksiz olursa o kadar kutsal kabul edilecektir.

Dinler Tarihinde kutsal ve kutsallık, gizemli ve olağanüstü güç ile olan bağlantısı sebebiyle birtakım eşyaya, bazı insanlara, hayvanlara, bazı mekanlara ya da zamanlara üstünlük, ayrıcalık atfedilmesidir. Her dinde inananlar, o dinde zaman içinde belirlenen bazı belli yerlere diğer yerlerden daha fazla kutsallık atfetmiş, burasını ulûhiyetin yoğunluk kazandığı merkezler olarak görmüş ve buralara ömründe bir defa da olsa, ziyaret etmek arzusu duymuştur.

Dinlerin kutsal mekan algısının çerçevesini genel anlamda fiziksel ve metafiziksel açıdan dünya görüşleri özel de de kutsal mekan algıları belirlemektedir. Söz gelişi Çin kültüründe alem Yin- Yang ilkelerine bağlı diyalektik bir şekilde birbirlerini tamamlayıp gök Yang ise yer Yin prensibine göre çalışmaktadır. O yüzden tüm alem tencere -kapak gibi birbirlerinin karşılığı aranıp durur. Gök kutsal ise onun gölgesi toprak da (Çin) de onun gölgesi olup ikincil derece kutsaldır. Çin kültüründe mekan statiktir yani değişmez bir karakterdedir. Zira her şey, değişmeyen kurallarla dolu olan göğe uygun olmalı canlılar da Göğün/Tien’in emrine göre olmalı ve yaşam sürmelidir. Şinto inancına sahip Japonlar için tüm alem, kutsal ruhlar (kamiler) ile dolmuş olup 16. Yüzyıla kadar tüm alem, Kamilerin Yolu (Sokyo Ono) Şintoizm, kutsal kamilerin dolduğu mukaddes mekan olarak sadece Japonya’dan ibaret sanılmaktaydı. Hint kültüründe asıl olan tanrıların yaşadığı gök olup Ganj ırmağının suladığı Hindistan’a ait coğrafi yerler de okunan vedaların çınladığı alanlar mukaddes mekanlar olarak kabul ediliyordu. Yahudiler tüm alemi en derin çekirdekte Kudüs merkezli bir kutsal vaad edilmiş toprak kavramına göre maddi, dünyevi ve Siyonist emeller planında katman katman düşünmektedirler. Hıristiyanlar ise tıpkı sözde bedenleşmiş tanrı olan İsa Mesih’in göğe çekilmesi gibi gelecekte göğe yükselip cennete dönüşecek “Göksel Kudüs” krallığı bağlamında kutsal mekan kavramına soyut, metafizik ve son günlere ait bir kavram olarak düşünürler.

İslam’da Kutsal ve mukaddes mekanlar kavramına gelince; bu bağlamda insanın inanç haritasını koruyucu ve kollayıcı (müheymin) olarak İslam dininin tüm inançlara karşı tasnif, tipoloji, kavram ve algı yaratma bakımından açık ara üstünlüğünü bariz olarak göze çarpmaktadır. “Zaten İslam, beşeri konularda diğer inançlar ile mukayeseye imkan sağlayıp kendisini izhar ederken bilhassa Tevhidî konularda ise eşsiz bir form ile en üstün, kahredici ve en yüce oluşunu daima göstermektedir”. Bu açıdan İslam tüm geleneklerin üzerinde kötü yönlerini kahredici, iyi yönleri ortaya çıkarıp olarak onay verici, unutulan yönleri hatırlatıcı (zikra) olarak hareket etmektedir. Bu açıdan tüm dinler kendilerinin kutsal kabul ettiği her şeyi genel anlamda mukaddes kategorisinde değerlendirirken, İslam özellikle tevhide doğrudan etki eden konularda hassas ve hikmet ile hareket etmektedir. Bu yönde son ilahi vahiy, Allah’ı Yüce Kutsal Varlık (Kuddûs) olarak zikretmiştir. Dahası Kur’an, Kuddûs Allah ile O’nun tecelli ettiği yerler (mesela mukaddes Tuva vadisi) arasında da ayırıma dikkat etmiş hatta mukaddesatın izlerinin veya tezahürlerinin olduğu yerleri bile “mübarek” (mesela Kudüs) kabul edip bir başka kutsal mekan türü olacak şekilde kategorize etmiştir.

Prof. Dr. Mustafa ALICI

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.